Çarşamba, Haziran 21

En sevdiğim sensin, elma!


Adil olmak kaygısı yüzünden mi yoksa ilk sırada yer alan ile beğenim ölçümlendirilecek diye korkumdan mıdır nedir, en çok sevdiklerim sıralamam yoktur. Ennn sevdiğim yazar, film, renk, şehir vs sorulduğunda düştüğüm panik duygusunu anlatamam. Açıklamalar, ama'lar, aksi yönde şerhlerle bu en sıradan soru ile basit bir iletişim köprüsü uzattığını sanan sohbet arkadaşımı yıldırırım. Hakikati yalnızca hakikati arayan cevval bir dedektif kesilmişken en sevdiğim renk için kırmızı mı dedim mesela, "ama" derim "hiç giymem kırmızıyı. Yaşam alanımda da olmasın isterim, beni sinirlendirir. Öyle ki çevremde olan kırmızının tonlarına göre günün agresyon frekansı da belli olur. Lakin, çabuk sinirlenen biri olduğum için de adil olan benim kırmızıyı sevmemdir. Sohbetimi, dost yeşiller, mahzun sarılar, lacivertler, beyazlar ve tabi siyahları gücendirmiş olmanın endişesi ile son verirken ortamdaki genel mutsuzluğu da gelin siz takdir edin:))




En sevdiğim meyvenin ne olduğu sorusu bunun dışında tabi. Elma, diyiveririm saniyesinde. Açıklama filan da yapmam. Ne onun varoluş efsanesindeki seksapel rolü, ne vitamin değeri,
ne en usta ahçıların elinden çıkan tatlılara fark atan lezzeti... Suskunluğumun romantik hikayesi şudur: Çocukluğumla ilgili hiç bir görüntü ya da bilgi kırıntısını hatırlamayan annem sadece elmayı çok sevdiğimi düşünür nedense. Seyrek ziyaretlerimde beni gördüğü an elma ikram etmesi gerektiği fikri de belirir bulanık zihninde. Annem beni tümden unutmasın diye ben elmayı sevmemezlik edemem. Ben en çok elmayı severim.

Size bu değerli bilgiyle merhaba demek istedim:) Siz de en sevdiğiniz şeyleri bir düşünün bakalım; nesneler, şehirler, kitaplar, onlarla içlidışlılığımızı tayin eden anılarla sevilesi, değil mi?

Hoşçakalın.

7 yorum:

asliberry dedi ki...

merhaba,
sevgilerimle

endiseliperi dedi ki...

Teşekkür ederim içten ilginiz için.

Adsız dedi ki...

biraz gec kaldim galiba ben bu merhabaya cevap vermeye ama "yeni kesfettim" mazeretimi kullanarak bir iki satir yazayim dedim. okudugum yazilariniz bu gunlerde en cok ozledigimin eski arkadaslarim oldugunu hatirlatti bana. bir tane degil ama hepsini birden. en cok hangisi diye sorulunca ben de kolay cevap veremem, hele tek bir cevap mumkun degil. benim de galiba en cok sevdigim mevya elma ama yesil, hemde eksi ve de sert, sulu. bir de seftali.

Adsız dedi ki...

Merhaba,

siteni yeni kesfettim...sitenin adi hemen ilgimi cekti...endiseli olmak benim dogamdada var cünkü...bundan sonra yazilarini takip ederim...hosegldin :-)

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir Merhaba olmuş.
İstanbul'a ilk geldiğim günden beri içimdeki hüzündür, köyde yediğim elmaların lezzetini hiç bulamamak..Ben de en çok elmayı severim...:-)

endiseliperi dedi ki...

yaşasın! demek sen de elmayı çok seviyorsun. elma kardeşliğine hoş geldin:)
teşekkür ederim, aze'ciğim. emin misin, en baştan başlayıp okuyacak mısın sahiden? sıkıcı yazıları hemen geç.

öpüyorum seni. sevgiler.

ismail pelit dedi ki...

bak şimdi ilk yazılan post neymiş diye bakayım, dedim. karşıma elma çıktı: bir zamanlar anadolu'da için yazdığım yazının merkezinde de elma vardı...

ilginç bir meyve, fazla dayanaklı, anadolu'da yöreden yöreye değişiyor tadı. değişmeyen ona yüklenen sevimlilik. sıkılganlığı hiç hatırlatmaz: çatacak kaşları yoktur. eşelek deriz ya biz, yiyemediğimiz şu çekirdekli kısma. fransızların elmanın kalbi diyorlar ona. kalbi olan bir meyve...