Pazartesi, Temmuz 17

Antoine&Arçil

Truffaut’nun filmi Dörtyüz Darbe ( Les Quatre cents coups)’deki Parisli çocuk Antoine ile aynı yaşta Arçil. Okuldan kaçıp sinemaya giden, yatağında mum ışığında Balzac okuyan Antoine, biraz da annesi ve üvey babası tarafından ihmal edildiği için serseriliğe meyilli. Hatta bir gün daktilo çalar ve pişman olup geri götürürken de yakalanıp hapishaneye gönderilir. Oradan da kaçan çocuğu filmin sonunda geniş, geniş bir okyanusun yanında yapayalnız görürüz. İçimiz burkulur, tuhaf bir suçluluk duygusuyla filmi yıllarca unutamayız

Arçil’in ilk ismini ben koymuştum: Ada. Yalnız olmayı sevsin, kimse olmasa da hayatta başının çaresine baksın, kendini oyalayacak şeyleri keşfedebilsin, diye. Ada olmadı, Arçil. Çok sosyal, dokunarak seven insanlardan, dostluğa, arkadaşlığa, mavra (Buralarda geyik yapmak, muhabbet etmek yerine kullanıyor yaşlılar) yapmaya meraklı. Hızlı mizah duyumu, içli de olan doğasını gizliyor. Elinde hiç olmayan nedenlerle çalımlamayı, tökezleyip kalkmayı, insanları erken yaşta tartmayı öğrenmek zorunda kalıyor. Ada’ya ölüm döşeğindeki babasını ziyarete gitti. Hastaneden eve gönderilmeyecek kadar durumu ağırlaşan babasının nasıl olduğunu sorduğumda mahzunlaşıyor oğlumun cıvıltılı sesi, nedense sesini alçaltıp, kötü, diyor.

Arçil, boyunu aşan dalgaları ile okyanusun karşısındaki Antoine’ı anımsatıyor. Orada, uzakta, ölüm, kaçınılmazlığını incecik hissettirirken belki biraz Ada olmuş olarak dönecek oğlum.

1 yorum:

endiseliperi dedi ki...

Teşekkür ederim Yasemin, Photoshop öğrensem neler neler yapacağım; şimdilik maviye boyayabiliyorum.
Mavra sözü çok geçer burada, bazen edilen sohbeti küçümsemek bazen de mavra yapıp neşemizi bulalım, anlamında."Yahu çok mavracı o adam dersen," zevzek, güvenilmez ama canım kötü niyetli de olmayan bir adamı tarif etmiş olursun.
Sevgiler