Cuma, Temmuz 21


hazırlandın diyelim...

Öyle yorgunum, öyle kederliyim ki bir şehri, üstelik 2. kez terketmekten. Henüz aldığım kararı açıklamadığım eşyalar, sus pus, nefeslerini tutmuş, taş kesilmişler.

nesnelerin, o adlandırılamayanların arasındayım. Yapayalnız, kelimesiz, güçsüz olan beni kuşatıyor; altımı, üstümü, ardımı dolduruyor. Bir şey istedikleri yok, kendilerini kabul da ettirmiyorlar; şuradalar sadece. -Jean Paul Sartre-

Mahalle imamının sesi çok güzel. Bugün sela okudu o içli sesiyle, uyandırdı beni. Hiç tanımadığım o ölü adam için ağladım yatakta. Mezarında çiçekler açsın, toprağı bol olsun.

"Oysa" dedim kahvemi alıp, sevgili iskemleme öyle dimdik oturup,
"nesne konuşur... - sabahattin kudret aksal- ve küser de üstelik." "Bir karar verdim," dedim, " suskun eşyalara, "karar omurgası hayatın, hayatı yokuş olanların. Ben karar vermezsem, yorgunluğumla kalakalsam, üzüntümle şefkati davet edip dursam, yazıksansam, suratımı sizi korkutacak kadar asmasam, yıkılır, bozulur, omurgasızlaşır her şey." Ama eşya da olsa bir depo da uyumayı istemez. -Ahhh bir depo bulunacak.- Sarılacak sarmalanacak eşyalar ve somut yaşam ile bağları kopartılacak. Mesafeli ve manalı suskunlukları ile kuyuya atılmış ölü gibi içime yerleşecekler.

Kim yapacak tüm bu işleri? Kim, bu komik denecek kadar ölçüsüz kararları ile kaderini şaşırtan?... ihmal edilmiş çocuklar gibi, oysa apaçık olan doğru ile yanlışı, normal ile anormali bedeller ödeyerek öğrenen? Kendi dalgınlığında boğulan, unutmayı becermesinden medet uman?

Neşeli ve komik şeyler yazacağım bundan sonra. Gayretim bu olacak. Şu şiirden de sonra...

HAZIRLANDIN DİYELİM

hazırlandın diyelim bir yolculuğa
"bu, yalnızlığa da olabilir"diyor birisi
dayanıklı mısın bakalım
silahın nedir
ilkin asfalt ve beton
bir bakarsın önün ardın su kesilir
yüzme de bilmezsin ayrıca
"çocukluktan kalma şeyler bunlar"
diyor matrağa düşkün biri
"nasıl olsa yenilir"
Oysa kavradığım herşeyin adını bilmek
biraz bunaltıyor beni
örneğin bir atom santrali projesi
Hollanda'daki bir caz konseri
ölececeğimi biliyorum nasıl olsa
ama gölgemi önüme düşürüyor
güneş önümden gelirken
şaşırıyorum gövdemi
matrağa alışkınım aslında ama
ille kayayı delen incir,
suları aşan gemi!


Turgut Uyar

9 yorum:

teyzenteyfik dedi ki...

Merhaba...
Sanirim bu siralar tatsizliklar ya da seni tatlandiramayan bir hayat var etrafinda... Umarim hersey en kisa zamanda yoluna girer...

Adsız dedi ki...

Yaw ne gözel bi yazı olmuş bu! Yüreğinize sağlık efenim. Gısgandım.

Adsız dedi ki...

Peri Hanım,

Allahaşkına siz bi de avukat mısınız harbiden ayrıcana yani?

Adsız dedi ki...

Allah Allah! Yorumlar niyçün çıkmıyor? Yoksa tehirli mi çıkıyor? Yoksam moderasyon mu var, ya da inhibitasyon?

Adsız dedi ki...

Evet, şimdi bir daha okudum. Dünkü potum için kusuruma bakmayınız efenim. Ne de olsa ihtiyarlık işte, yakında Alzheimer Bey de ziyaretime gelir!

Adsız dedi ki...

Ayrıcana, ne gadder ziyadesiynen severim bu bu şiircağızı, biliyonuz mu da neşrettiniz efenim? İçinize mi doğdu? (Ben de sankim benim için neşredildi zehabına, vehmine felan kapıldım şinci!)

endiseliperi dedi ki...

şiiri seven herkes turgut uyarı da bu şiiri de çok sever, hatta sevmeli metin bey.

endiseliperi dedi ki...

Çok haklısın Ece. Sen yazınca farkettim, güya neşeli şeyler yazacaktım ama nerdee.

Adsız dedi ki...

Utandım o ses tonumdan, bir yıl sonra bu aptal yorumlarımı okurken tesadüfen... Özür dilerim, çok geç oldu ama lütfen kabul edin Peri Hanım.