Perşembe, Ekim 26

MÜZİK ANI-
SUZAN VEGA-My name is Luka
TRACY CHAPMAN- Fast Car


Mülkiyeliler Lokali

Yurda saatinde gitmezsek, abuk sabuk sorunlarla karşılaşır, hiç de saygı duymadığımız görevlilere derdimizi anlatmak için dil dökmemiz gerekirdi. Hiç kuralları tartışan biri olmadım. Uyumsuz doğam gün gibi ortada olsa da. Karşı çıkmak için ortak bir dil üzerine anlaşmak gerekiyordu ve bence öyle bir dil yoktu gençken dünyayla aramda. Ceza almışsam hiç karşı çıkmadan paşa paşa çektim. Karşılaştığım kurumların budala çalışanlarının bilgiçlik taslayıp, göstermekten çok haz aldıkları otoritelerini kullanıyor olmalarının hazzını hiç vermedim onlara. Hiç eşitlenmedim. Çalışkanlığımda, kurallara uyuşumda sinir bozucu bir kibir vardı sanırım. Ne yapılması gerekiyorsa yaptım. Evet, yurda saatinde dönerdik bu yüzden. Dönerdik dediğim ben ve bi'tanecik kız arkadaşımla. Çok arkadaşım vardı ama o bi'taneydi. Dönmeden önce mutlaka başka bir yere daha uğrardık; Mülkiyeliler Birliği Lokali’ne. Ankara’da bir süre yaşamış olanlar elbette biliyorlardır Mülkiyeliler Lokali’ni. İmge Kitapevi, Dost… Eskiden ASPAVA kahvesi vardı. Dost’tan kitabımı alır, ASPAVA’ya oturur, tepede çardak, güneş hafiften ısıtırken , demli çayımı içer, kitabımı okurdum. 23. yaşgünümde kendime kitap hediye etmiş, ASPAVA’ya oturup kitabı bitirmiştim. Beckett, Malone Ölüyor. Kitapları çizen, kenarlarına yazı yazan biri olmadım hiç. Ama o kitabın sayfalarını, incecik açılmış kurşun kalemle doldurduğumu hatırlıyorum. Keşke bulabilsem ama kaybolup gitti çoktan.

Yaz kış, akşamları Mülkiyeliler Birliği’ne mutlaka uğrardık. Arada sırada Mülkiyeli kimliği soran kapıdaki görevliye, Sevgili Oktay Abimizi ziyarete geldiğimizi söylerdik. Sigara dumanının içine merhabalarla dalar ve kahkahalarla tanıdık bir masaya oturur, soğuk birer bira söyler, sigaramızı tellendirirdik. Müthiş şeyler konuştuğumuzu, çok mühim olduğumuzu filan düşünürdük sanırım. Çok gülerdik. Hatıramda hep Suzan Vega'nın "my name is Luka”sı ve Tracy Chapman "fast car"ı var arka planda. İşte tam şimdi duysam bile içim neşeyle dolar, ağzımda bir kahkaha yuvarlanır.
Sigara ve alkol o sahne kadar uzak olsa da neşesi hep içimde o şarkıların.
İşte; açın, dinleyin.

suzan vega

tracy chapman


Saçımı,
Suzan Vega'nın
kahkülleri gibi kestim.
Yakıştı mı, hiç
emin değilim.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

bir de tanita tikaram vardı, aynı dönemde ortaya çıkıp sonra hayatımızdan sessizce çıkıp giden. sözleri pek merak etmeden dinlerim ben şarkıları ama şimdi baktım da ekşi'den, "twist in my sobriety"de tanita "all good people read good books" demiş.

Kelebek Etkisi dedi ki...

aynı dönemlerde miydik emin değilim ama mülkiyeliler birliği, imge kitabevi,dost kitabevi... beni gerilere götürdü... Farkettim ki özlemişim; o günleri, insanları,yurda giriş saatinden hemen önce alelacele içtiğim birayı, sokağın kalabalıklığını, kimi zaman o kalabalık içinde ki yalnızlığımı...

teyzenteyfik dedi ki...

Endiseli Peri tam bu mevsimler icin bir müzik tavsiyesi var sayfamda. Sana özellikle tavsiye ederim.

:)

Sevgiler...

asliberry dedi ki...

ya kakül sana çok yakışmıştır eminim, fotoğrafını koysana, çok güzel olmuştur mutlaka.

Adsız dedi ki...

gercekten bizi nerelere goturdun endiseli peri. uzun sure gezindim youtube'de 80'lerin sarkilarini bulup dinledim. ben universiteli degildim o zamanlar, ortaokuldaydim daha.ozellikle tracy chapman'i oyle cok dinlerdim ki anneme fenalik gelirdi. gecen yil burda (amerika) eski esyalarini satanlardan birinin garajinda "crossroads" cdsini buludum aldim hemen 1 dolara. ankara'yi cok ozluyorum, hatirlarken aklima gelen yerler de senin bahsettiklerin; imge, dost, mulkiyeliler, bide sonradan kafe anki acildi ayni sokagin biraz ilerisine. universiteyi baska bir sehirde okudum ben. hep ozenmisimdir ankara'da unviersite okuyan baska sehirli ogrencilere.onlar daha iyi cikariyorlar ankaranin tadini.

Zeynep B. dedi ki...

ooooo ! nerelere kadar geri gittim bir bilsen ! :)

Adsız dedi ki...

Konu dışında ama cevaplayacağınızı umuyorum sayın Peri.İlkokul 5teki oğluma asla kitap okumasını sevdiremedim.Hep zorla ve öğretmeni dediği için "okusana oğlum işte birsürü kitap var evde"diyoruz.ama o inadına okumuyor,daha kötüsü okuyor gibi yapıyor,sonra yalan söyleyip"anne özetini anlatayım istersen"diyor ve her sayfadan alıntı yapıp ezberlediği birkeç kelimeyi bize sıralıyor.ben çocukluğumda çok okumuştum sayın Peri,beyimde öyle.ama oğlum hiç okumayacak sanırım.öğretmenimiz diyorki,sizde oturup onunla okuyun,okuma saatiniz olsun.ama oğlum bak blogda bir okumadır,ben blogu,baban gazete-dergileri okuyor,hadi sende kitap oku diyoruz,hayır,o internette oyun oynamak istiyor.Oğluma okumayı nasıl sevdirebiliriz sayın Peri ve merak ediyorum sizin çocuklarınız okumayı seviyorlarmı(hayır derseniz,çok rahatlayacağım:-)) Evetse bunu nasıl başardınız?
teşekkürler.gülay.

Adsız dedi ki...

kalemzede bey,
evet ve hatta tracy chapman ile ismini karıştırmıştım buraya yazarken.

bugsbunny sanırım aynı dönemde değildik.Ben 69 doğumluyum, sizden yaşlıyım büyük olasılıkla.

evrim,
teşekkür ederim, geldim, dinledim, döndüm:)

aslı, kakülü alnım sevmiyormuş. Elim sürekli yana tarıyor o kırpıntıları.

pelin,
ankara'yı çok sevmiştim. Öyle çok sevmiştim ki oraya gitmek mümkün değil bu yüzden. Bir nedenle girmiştim bir-kaç yıl önce. Mülkiyeliler Lokali'ni düzenlemişler, eni konu şık br hale sokmuşlar. Alt kat cafe'ye girdim. Sigara dumanı ve bira bardaklarının şınkırtısı vardı yine ama tanıdığım tek allahın kulu yoktu. Ben de değişmiştim zaten.

zeynep,
ne tuhaf herkes için unutulmaz zamanların, belirleyici şarkıcıları olmaları, değil mi?

anonim, korkarım size yardımcı olamam. Bizim çocuklar da benim ya da bora gibi bağ kurmadılar kitapla.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

Peri Hanım,

Bu ilmeğe olan yorum borcumu bir yazıyla kapadım, hafifledim! (Biliyorsunuz da, ben de "tarih"e not düşeyim dedim!)

Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim Metin Bey.