RESİM ANI:
Kont Balthasar Klossowski de Rola.
Yani, şu bizim BALTHUS!
Bu resimde ne gördüğümü anlatamam. Kimse de dillendiremez, kekelemeden ya da gözlerini kaçırmadan. Balthus’un resimlerinden bahsediyorum; komşusu Lord Byron’dan esinlenerek aldığı isimle, Kont Balthasar Klossowski de Rola’dan. Ergenlik dönemindeki kızların kışkırtıcı cinsellikle dolu tabloları, o hep korunaklı ve masum ev içlerinde, başka gerçeklerin de olup bittiğini sezdirir. Bunu yargılamaz; gösterir. Seyredene, bu çok yasak, çok yanlış, belirgin bir vurgu yapmamakla birlikte yine de epeyce cinsellikle dolu imgelere baktığını değil, onu, gizlice dikizlediği duygusunu verir. Hem izlediği imgenin kışkırtıcılığı hem kendisinin röntgenci konumu, seyredende, bu olup biten yanlış-yasak-sapkın-pornografik şeyle işbirliği içinde olduğu duygusunu oluşturur. Dahası, onu kendi cinselliğinin karanlık pandora kutusu ile yüzleşmeye davet eder.
Resimlerine bakarken, cinsellikte hiçbir sınır ve kural tanımadığını düşündürten Balthus, verdiği utanç ve yüz kızartısı karşısında kıs kıs güler sanki. Belki de hiç aldırmaz. Benim için fazla cüretkardır Balthus. Bu hali, beni- seyredeni, bir meydan okumaya davet eder. Eder de, kül yutmaz Balthus'un en örtülü varoluşumuz, cinselliğimiz konusunda ki samimiyetsiz yaklaşımımızla dalga geçmesi sinirimizi bozar.
Tablolarında ayıp bir hikaye sürüp giderken, asıl ilginç olan Balthus’un hayatıdır. 29 Şubat doğumludur; yani 4 yılda 1 yaş yaşlanır ki bu uzun ömürlü olmasını belki açıklar (1908-2001):) Polonya asıllı olan sanatçı bir ailenin ikinci çocuğu olarak Fransa’da doğar. Ana dili Almanca. Henüz 9 yaşındayken ülkeden uzaklaşmaları gerekir. Annesi ve abisi ile birlikte İsviçre’ye, Cenova’ya taşınırlar. O yıllarda Avrupa gerçek sanatçılarla dolup taşmaktadır ve Balthus hayatı boyunca edineceği verimli sanatçı arkadaşlarının ilkiyle tanışır. Rilke ile aynı evi paylaşırlar. Balthus’un Spiro diye tanınan ressam annesinin Rilke ile ilişkisi olduğu, hatta Balthus’un Rilke’nin gayrimeşru oğlu olduğu bile söylenir.
Yalnız seyyah, anlaşılmaz şair Rilke ile karanlıklar prensi Balthus
Rilke 12 yaşındaki Balthus’un çizimlerine hayran olur ve onu, Mitsou adlı kayıp kedisi için yaptığı 40 adet çizimi yayınlaması için cesaretlendirir. Kendisi de çok güzel bir tanıtıcı önsöz yazar. Balthus, varlıklı Rilke’nin sponsorluğunda 2 yıl kadar Paris ve 1 yıla yakın da İtalya’nın sanat çevrelerinde yaşar, ta ki velinimeti Rilke ölünceye kadar. Rilke öldükten sonra, Paris'e geri döner.
“Uğultulu tepeler” in ressamı
Biyografileri okuyunca insan hayatın aslında ne kadar basit olduğunu düşünüyor. Balthus, tabii ki Emily Bronte’nin Uğultulu Tepeler kitabını okuyacak; kitaptaki kışkırtıcı, tehlikeli, karmaşık, tutkulu ve çok yanlış ilişkiyi resmetmeden duramayacaktı. Kötülüğün içimizde, açmamamız gereken o kutuda olduğuna ya da açmışsak bunun bedelini son nefesimize kadar ödeyeceğimizi; zayıfsak bu arenada işimizi olmadığını anlamamız gerektiğini bilen iki büyük sanatçı Bronte ve Balthus’un buluşmasıdır bu kitap. Keşke bende de olsa bir kopyası.
Bu resmin kitap için yapılmış karakalem eskizini gördüm;
orada erkek çocuğu kıza bakıyor.
"Beni kopyalamaktan başka birşey yapmayan genç sanatçılardan çok daha iyi. Gerçek bir ressam!"
Bu övgü Picasso’dan Balthus’a. Hatta Picasso Balthus’un Çocuklar (1937) adlı tablosunu da satın almış.
Hasan Bülent Kahraman, Balthus’un resimlerine ilişkin şunları yazmış Radikal’de, 21 Şubat 2001 tarihinde:“(…)Einstein bilimde, Freud bilinçte relativizmin temellerini atmıştı. Yeni bir çağ başlıyordu. Balthus, yeniliğin ama her ne pahasına olursa olsun yeniliğin her şey demek olduğu 'öncü' (avant - garde) sanata hiçbir zaman yakın olmadı. Onun resmi, 20. yüzyılın ikinci büyük sanatsal hamlesinden, Üstgerçekçilikten (surrealizm) beslenmeye başlamıştı. Bu, Balthus'un sonuna kadar izleyeceği ve onu daima sıradışı bir adam yapacak olan temel niteliğiydi. Gerçeğin başka bir boyutunun da olabileceğini, o boyutun insanın karanlık yanıyla iç içe geçebileceğini Balthus hiç unutmadı. Üstelik, resimlerinin arka planına Üstgerçekçi bir zorlama, bir imgesel anlatım yerleştirirken bunu Dali'den, Magritte'ten daha farklı bir yaklaşımla yaptı. Onların gerçeğin sözcükle ifade edilen, ancak dille anlaşılabilen anlamlarını zorlayan simgesel anlatımına hiç yönelmedi.Balthus, en çok yakın olduğu de Chrico gibi, Üstgerçekçiliği bir atmosfer olarak, düşler dünyasını harekete geçiren bir olanak olarak kullandı. Çünkü, yapmak istediği farklıydı. Balthus, Batı sanatının asıl dayanağı olan 'kötücüllüğün' başka bir düzlemdeki adıydı.”
1960 yılında Japonya’ya yaptığı gezide tanıştığı neredeyse çocuk yaşta olan Satsuko ile evlenip, İsviçre'de aldığı büyük evde inzivaya çekilen Balthus, karısı ve çocukken model olarak aldığı başka bir kızla söylentilerle dolu gizli hayatını yaşayacaktır ölünceye kadar.
Giacometti, Camu, Picasso en yakın arkadaşları olan bu ressamı, bazıları hayasız bulur; bazıları dahiyane. Kim ne derse desin, o loş küçük odada, “anlat bakalım, ne var bu resimde?” diyen ve şimdi bir ölü olan adamın şeytansı gülümsemesi, bir gölge gibi üstüne düşer Balthus tablolarının.
Balthus'un asıl skandal yaratan Guitar Lesson, Toilette da cathy, Alice, Andre Derain tablolarını buraya koymadım. Meraklısı google'dan ve şuradan bulabilir.
Yarın buraya bir David Bowie şarkısı yükleyeceğim. Neden? Çünkü Bowie de Balthus hayranı. (Sabah oldu. İşte, David Bowie'nin Balthus'a yakışacağını umduğum şarkısı, "space oddity". Sağda, radyoların altına, daha çok seveceğiniz bir şarkı daha koydum:)
13 yorum:
ben kesin bugün sarki koyar diyordum ama bakalim artik,yarin bekliyoruz
T:D
:)
Sayenizde yarın koyacağım. Şimdi geç oldu.
İyi geceler.
Tekrar teşekkür ederim.
Balthus cidden sinir bozucudur, ne diyecegini bilemiyor insan bakinca tablolarina, cok derinlerde bir yerleri kilitliyor.
olay bu iste :)
T:D
qm hoşgeldiniz,
O kilitlemiyor; o resme bakınca hissettiğiniz şeyden ürküp siz kilitliyorsunuz. Balthus bunu, biz temiz pak, cici insanları zaten tanıyor ve tepkilerimizi öngörüyor. Sizi,beni sinirlendiren de bu. Sanırım.
Sevgilerimle.
Mr. TD,
Evet, kolayca yaptım. Teşekkür ederim tekrar.
Sevdiğimi söyleyemeyeceğim..
Resimle ilgili bir yazı bekliyordum bir süredir,kendi merakımı anlatmak için...
Ama -ıhh- bunda utandım başka yazıyı bekliyeyim.
Yanlız -bende ki adı"rüzgarlı bayır"-ona çizdiği resimleri ben de isterim,hiç olmazsa görebileceğimiz bir adres...
Sevgili Endişeli Peri,
Sen böyle yeni kapılar açınca çok sevinerek giriyorum içeri.
Teşekkürler
Sevgili Celerone,
Teşekkür ederim. Aslında erotik bile yazmadım; oldukça budadım. Yine de buradan bakınca hem Balthus'a haksızlık ettiğimi düşündüm hem de mevzuya. Nobakov'un Lolita'sı nasıl çok, çok iyi bir romansa, Balthus'un resimleri de çok iyi resimler. Ben bu bakış açısıyla yazmadım. Biraz çorba oldu. Korkaklığım da buna neden oldu. Herneyse. Balthus'u tanımak için bir kapı araladıysam senin için, ne mutlu bana.
Sevgilerimle.
Saliha Hanım, kara kalem resimler. Bir tane bulmuştum ama diğer bilgisayarda, şimdi çok zor valla :) Ama demişim ya, bir resmin altına, "kitapta oğlan kıza bakıyor." diye onu bir de kara kalem düşünün, işte o:))
Anlatacağım diğer ressamlar sizi utandırmayacak.
svg.
A.krep,
Aslında manzara resimleri de var, ama onlar da çok sıradan. Sevmek gerekmiyor aslında bazen, bilmek de iyi bir şey olabilir.
Svg.
Bende sana katılıyorum sevmek gerekmiyor ama bazen herkes bilmese de ilk görüşte sevilen resimler vardır ya bunların hepsinde bir soğukluk vardı belki onu belirtmek istedim..Senden geliyor ya daha yaratıcı bir bilgi olur benim tanımadığım ama etkileyici bir ressamdı beklediğim açıkçası :)
Yorum Gönder