Cuma, Şubat 9

Ankara yolculuğu,
Dave Brubeck, Children of Sanchez,
intihar vs.



Ankara'da yaşamış, Ankara'dan yolu geçmiş hemen herkes tuhaf bir şekilde sever David Brubeck'ten take five'ı. Nedenini bilmiyorum. Ben oyun gibi sorardım eskiden, orada öğrenciyken. Evet, tanırlar, dinlerler ve çok da severlerdi:) Bir de children of sanchez filminin müziğine bayılırlardı. Karşıda otururken, Ankaralı bir arkadaşım gelmişti eve. children of sanchez sevgimiz üzerine konuşup gülüşmüştük. Bende albümün olmadığını söyleyince, "hadi, çıkıyoruz derhal" demişti. Girmediğimiz yer kalmamıştı, nihayet tuhaf bir yerde bulmuştuk. Hemen arabada da dinlemiştik:) Çok komik, ama gerçek. Şimdi nasıl oldu Ankara, insanlar, bilmiyorum. Genel olarak hangi müziği sevdikleri hakkında da hiçbir fikrim yok.

Dondurucu bir kış günü, otobüste, pek de tanımadığım biriyle Ankara'ya gidiyordum. Sabaha karşı, Ankara'ya girdiğimizde sormuşu bana, "burada insanlar nerede intihar eder?" diye. Zayıf, uzun bir oğlandı. Süzgün, sivilceli bir suratı vardı. Uykudan yeni uyanmış, anlamayan bana açıklamak için devam etmişti: " Hani İstanbul'da köprüden atlarız ya, Ankara'da ne yapmalıyız?" "Hiç bilmiyorum." demiştim. "Hiç düşünmedim. Ama sanırım Ankara'da kendi şahsi meseleni gizlice halledersin. "

Kızılay'da servisten indiğimizde biri yaklaştı, sigarasını yakmak için ateş sordu arkadaşa. "Benimkini evde unutmuşum" diye ekleyerek. Ankara'nın popüler intihar mekanını soran otobüs arkadaşım, bana baktı, kibritini verirken. Omuz silktim.

15 yorum:

miso dedi ki...

merhaba endişeli peri

ne yazık ki bu eşsiz eseri Sermet Erkin sihirbazlık adı altında palyaçoluk yaparken kullandığı için Sermet Erkin müziği olarak bilir herkes. Ben de bayılırım. Ama Ankara'yla kurduğun ilişki gerçekten de gülümsetti beni. Var mı cidden böyle bir şey?
Bir de bence sen ankara'yı özlemişsin. Gelirsen misafir etmek isterim
sevgiler
miso

Adsız dedi ki...

seni bilmem de ben ozledim ankarayi simdi ya...hava soguktur simdi orda...salep icerdik eskiden...anasini satayim yok burda salep malep...ankara..insanlari ve iliskileri ile guzel sehir...
temmuz

Adsız dedi ki...

gercekten Ankara'nin havasini hatirlatiyor bu muzik bana. ne dogru bir tespit olmus Peri. birden kendimi karanfildeki pasajlardan, imgeye, ordan mulkiyelilere gitmis gibi hissettim. belki oralarda duyup dinlemisimdir.
ne hos. ozledim simdi.

teyzenteyfik dedi ki...

Ben de özledim. "Büklüm" sokagimizi özledim.

Unknown dedi ki...

Ya, simdi nereden estiyse hani su tira bam bum! bam bum! bam bum! sarkisini hatirladim! Neydi o komedyenin adi???? Hani simdi kizi dolasiyor ortalarda... TV'de sovu o muzikle baslardi. Ben bayilirdim o muzige. Bir de soprano sesi vardi.... Aaaa! Belki de ben o yuzden operaci olmusum! :oP

Adsız dedi ki...

Son paragrafta otobüs arkadaşına "madem ateşin var, ne duruyorsun karanlıkta, çık aydıklıklara" demedin mi? O paragrafın yazılma nedeni o sanmıştım başta.

Bence de sen Ankara'yı özlemişsin. Ben de severim, ama pek Ankara'lı da sayılmam hani. Belki ucundan.
Ve Büklüm sokak, Bülten'le karıştırdım başta, ama Bestekar'ın üstündeki, di mi Teyzem? Hoştur o da. Bak, ne güzel şeyler demişler onun için.

Adsız dedi ki...

Ne carsilarin ismi geliyor aklima, ne de insanlarin yuzleri...

Dur hesaplayalim beraber Pericigim, 1994-2007... Pek seneler gecmis aradan pek uzun, incecik yollar girmis araya da birlestirememis beni dogdugum, asik oldugum, agladigim.. vs vs.. vs.. sinde cok sey gizli sehre... AN KA RA... ANKARA... Uzak, soguk, puslu, komur kokan, gun batimi, Cinnah 40 numaradaki eski isyerimin penceresinden cok guzel batan sehir... Uzak... Ama cagiriyor gercekten, peki ya simdiki ben, simdiki canlarla yanimda; esim ve oglumuz, kalkip gelebilir miyim oralara? Hem "Ne buluyorsun sen Ankara' da?"... Der ve susar, ben de susarim, Ankara' da asik olmamis birinin anlamasi cok guctur derim, simdi O bana, ben O' na asik olsam da...

Muzik, koku, isik, renk... Aldi goturdu beni...

Esen.

Elif Derviş dedi ki...

Gerçekten enteresan bi bağlantı olmuş, ben de doğma büyüma Ankaralıyım (burda da ölücem heralde!! :D) ve bayılırım o parçaya...bi de şu çocuk, otobüsteki...ne ürkütücü bi şey insanın yanında oturan birinin dönüp "ankarada nerde intihar edilir" diye sorması bırrrr...

teyzenteyfik dedi ki...

Evet Simon, Bestekar`in üstündeki sokak.
Büklüm büklüm sokak...

Ali Kayhan dedi ki...

Merhaba,

Endiseli Peri, ben bu sayfaya eskiden, çok eskiden yazılarına koyduğun şarkıları dinlemek için gelirdim. Sonra bir gün yazıları da okumaya başladım. İyi ki başlamışım.

Bu kutucuk bana o eski günlerimi hatırlattı. YouTube video kutucukları bana bunlarla aynı tadı verememişti.

Zalim kader bana da bu David Brubeck'ten take five'ı TRT pazar öğleden sonra kuşağının sirk, sihirbazlık görüntülerinin arka fonundaki müzik olarak anımsattı. Kendimi, çocukluğumda izlediğim programların iç yüzünü öğrenmeye adamam lazım anlaşılan.

jasmingreentea dedi ki...

evet, ankara'da kendi şahsi meseleni gizlice halledersin. istanbullu bir tavır köprünün üzerine çıkıp da atlamak. ankara'da bu iş karanlık kuytu bir odada gürültü patırtı çıkarmadan olur. zaten istanbul'daki kadar şık intihar mekanları da yoktur Ankara'da. kaybolmak için yine en bilinen yere saklanmak gerekir: eve.

Elif Derviş dedi ki...

Peri, alakasız bi şey sorabilir miyim?? Sen bu müzikleri nasıl ekliyorsun yazılarına? Epey bi aradım blooger-help'ten ama cık, bulamıyorum :)

Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim hepinize.

Jasmin, evet demek istediğim tam da buydu. Bir de o hastalıklı oğlanı anlatmak istiyordum. Unutmuşum onu. İntihara,ölüme yatkın biri diye hatırlıyorum. Yani öyle bir eğilimle, ruhu sakatlanarak doğmuştu; yoksa bu hayatta bunaldığından filan diye değildi. Sanırım öyleydi. O soruyu sorması hoşuma gitmişti ve sırunun cevabının söylediğiniz gibi olduğunu düşündürtmüştü bana. Çakmak isteyen çocuk da Ankara'ya özgüydü. Ankara'da herkes bir tanıdıklık duygusu bırakız insanda. Yolda çarptığın herhangi biri Arkadaşın olabilir. Öyle soğuk, mesafeli ve kibardır ilişkiler, laubalileşmez hiçbir zaman. Ama diğer yandan ve yine de tanıdıktır işte senden çakmak isteyen adamın biri. Çakmağını evde unutmuştur, aceleyle çıkarken. Bunu der ve sende bir anı bırakır.

Ankara'ya şimdi gitsem, sanmıyorum ki bir yabancı olmayayım. Eskiden değildim, ama artık yabancıyım. Beni evet, sevgimden, 'Ankara'ya gömün' desem; kastım, bir 10 yıl öncesinin rüzgarlı bir sonbahar gününde, Kurtuluş Parkı'nda,bir kestane ağacının altıdır.

Lapis lazuli dedi ki...

Sevgili Peri,

Ben Ankara`da dogdum, yasadim 31 sene,David Brubeck'in take five'ıni gec, David kim onu bilmiyorum. Ne tanirim, ne dinlerim, haliyle sevip sevmedigimi de bilmem.

Children of sanchez filmi desen hakeza oyle, müziğini gec, filmin adini bile hatirlamiyorum.

Ankara`liligimdan supheye dusurttun beni simdi :)))

ismail pelit dedi ki...

bak işte tam kısa film senaryosu bu!