cevap: oğuz atay, tutunamayanlar, iletişim yayınları, s:176
'Hayır'. İkisi de başka yerlere bakıyordu konuşmadan. Birden Farsus; 'doğru değildi bütün anlattıklarım. Hiçbirinin aslı yoktu. Bunu sen de biliyorsun' dedi.
not: bu fotoğraflar moda'da çekildi. tatilden döndüğümüz günün ertesi kahvaltıya gitmiştik.
tam o köşede, moda kulübüne bakan yerde,
sol uçta gövdesi görünen o kocaman ekmek ağacını kesmişler.
nedenini biliyor musunuz? görünce şok olduk. çok üzüldük.
15 yorum:
1-Bira içip, havuza giren kızları dikizleyen gençler, bir sarhoşluk anında manzaraları kapanıyor diye elektrikli testereleriyle kesmiş olabilirler.
2-Ağacın üzerine tüneyen kuşlar, moda deniz kulübünün önüne ve tam o ağacın altına park eden son model araçların üzerine sıçtıkları için, sosyetik adamlar bahçevanlarına kestirmiş olabilirler.
Peri bilmiyorum ki, çok iznim var, 1 haftasını Eylül'de Yaman anaokuluna başlarken kullanacağım. Diğer 1 haftayı temmuzda mı, ağustosta mı kullansam karar veremiyorum. Ancak biliyorum ki İstanbul'da olacağım, o zaman görüşürüz. Belki seninle vapura bineriz, sonra inmeden geri geliriz.
kesilme nedeni büyük olasılık hayvanlıktandır diyeceğim ama hayvanlara haksızlık olacak bu!
aslı, yeni haberlerim var. arar, söylerim sana. merak et!
:)
öpüyorum.
gaykedi ben düşündüm ki belki hasta oldu ağaç filan da ondan kesmek zorunda kaldılar. ama eğer değilse büyük sansasyon. bir anıt gibi o ağaçlar, kesilemez. hay allah. yakında öğreniriz. öğrenirsem yazarım buraya.
sevgiler. nakhar'a selamlar.
şu moda nın çay bahçelerine 1 kere gitmek nasip oldu koskoca 6 senedir... görünce gidesim geldi...
ağac hasta olmasın diye dalları budanır demek ki başka bir nedeni var belki moda sakinlerinin manzarasını kapattığı saçma bir gerekçeyle kesilmiştir...
oluyor böyle şeyler nedense...
Herşey olması gerektiği gibi olacak mı?
'Hayır'. İkisi de başka yerlere bakıyordu konuşmadan. Birden Farsus; 'doğruydu bütün anlattıklarım. Hepsi yakıcı birer gerçekti. Bunu sen de biliyorsun' dedi.
Kutlug atıldı: 'Hayır, hayır. Hepsi yalan, hepsine inanıyorum. Sen gene anlat, ne olur'
Herşey olması gerektiği gibi olacak mı?
Herşey olması gerektiği gibi mi olacak?
Herşey olması mı gerektiği gibi olacak?
Herşey mi olması gerektiği gibi olacak?
Mı?
Olacak mı?
Gibi olacak mı?
Gerektiği gibi olacak mı?
Olması gerektiği gibi olacak mı?
Herşey olması gerektiği gibi olacak mı?
Olması gerektiği gibi olacak mı?
Gerektiği gibi olacak mı?
Gibi olacak mı?
Olacak mı?
Mı?
çatlıyorum meraktan, müsait olunca arasana, yarın bütün gün evi temizleyeceğim.
Peri Kızı,
"Ekmek Ağacı" nasıl bir ağaçtır?
Biraz nette aradım, ama, hep pasifikte yaşayan, meyvesi besleyici bir sıcak iklim bitkisi bitkisi çıktı.
Bildiğim bir ağaca benzetemedim bu bilgilerle.
Tarif eder misin?
Dilerim, manzara için değil de hastalık önlemek için kesilmiştir.
Yazık.
sevgili ekmekçikız,
şimdi sordum bora'ya, "hayır" dedi. "ekmek ağacı değil, sakız ağacı o!" yanlış anlamışım demek ki. sayenizde bir hatayı düzeltmiş oldum, teşekkür ederim. benim okuduğum bir kitap vardı, hediye gelmişti, ilkokul 2 ya da 3'teydim. adı, düşman kardeşler. orada bol bol ekmek ağacı vardı ve ekmek ağacının meyvesini yerlerdi. hiç değilse oradan bilmeliydim moda'nın ağacının ekmekağacı olmadığını. ancak yıllar önce ben bora ile ilk birlikte olduğum zaman beni o köşeye götürmüş ve "ekmekağaçları bunlar" dediğini hatırlıyorum ama yanılmışım.
sevgiler.
phantom,
benim çizgiroman tarihimde önemli bir yeri var kızılmaske'nin. 10 kaplan gücünde phantom'un vurduğu yerde gül değil,kuru kafalar biterdi. hatırladınız mı? yoo, konuyla ilgisi yok. demek falı böyle okumak istediniz? siz de, el falına bakıp, ömrünün kısa olacağını söyleyince çingene, çakısıyla avucunu çizip hayat çizgisini uzatan corto maltese gibi kadere meydan okumayı seviyorsunuz anlaşılan. eh siz şimdi kader sözcüğünü de çok melodram tadında bulmuş olabilirsiniz.
ne dediğini bilmeyen peri'yi bırakın da gitsin şimdi.
sevgiler.
aaa nakhar, gidin, koşakoşa gidin. ancak hep güzel değildir orası. güzel olduğu zaman dilimleri, hava koşulları vardır, ben daha bilemedim onları ama bora hisseder. birgün sabaha karşı götürdü bora beni oraya. hava fırtınalıydı ve şimşekler çakıp duruyordu. dedi ki, "moda çok güzel şimdi, hadi kalk gidelim". gerçekten güzeldi de. sonra kadıköy de erkenci bir pastane bulmuş, çayımızı içip, poaça yemiştik.
modalı gençler için, biralarını alıp genellikle arabalarında oturup müzik dinleyerek denize bakmak gibi bir gelenek de vardı. eskiden öyleydi en azından. ne bileyim, yapın yani bir şeyler. evi sevin ama çıkıp dolaşın biraz da.
sevgiler.
Pericim,
Teşekkür ederim.
İtiraf edeyim, buralarda benim tanımadığım ağaçlar da varmış, tüh diye hayıflanmıştım.:)
Şimdi daha çok hayıflandım kesmelerine.
"Siz de" deyişinize bakarak Corto Maltese yoldaşlarından biriyle daha mı tanıştığımı düşünmeliyim şimdi? Hem benim çakım yok, hançerlere meraklıyım. Kaderle ise öyle içiçeyiz ki hiç "karşı"laşmadık.
Ve melodram, öyle mi? Dramın suyu mu çıkmış? Şudur: Kader, dramın afili adıdır.
Yorum Gönder