Pazar, Temmuz 22

Naci en Alamo

Elektra sağolsun, Çingeneleri hatırladık.. Bizim Romanlar'dan bahsediyorduk birkaç gündür. Onları tanıyoruz iyi kötü ama bir de Endülüslüler var. Var ki hiç sormayın; insanın aklını başından alıyorlar. Hele ki flamenko yaptıkları zaman.. Ne demek istediğimi aşağıdaki şarkıyı dinlediğiniz zaman daha iyi anlayacaksınız sanırım. Şarkı hakkında biraz bilgi vereyim..

Naci en Alamo, Tony Gatlif'in 2000 yapımı Vengo adlı filmindeki şarkılardan biri. Sözleri Tony Gatlif'e ait. Müzik ise Gritos de Guerra, Tony Gatlif ve Dionissis Tsaknis. Şarkının başka yorumları da mevcut ama bu halini benim için çok özel kılan şeylerden birisi de vokal. Vokaldeki kızımız Remedios Silva Pisa. Şarkıyı söylediğinde 17 yaşında. Bir Endülüs Çingenesi. Şarkı da tam anlamıyla bir Çingene şarkısı. Zaten başka bir düzenlemesinde "Song of Gypsies" adı verilmiş. Sözleri şöyle*:

Hiçlikten geliyorum
Ne bir yerim var
Ne de vatanım

Bir yangın başlatabilirim parmaklarımla
Yüreğimle şarkı söylerim sana
Ki yüreğimin teli sızlamakta

Alamo'da doğdum ben
Hiçlikten geliyorum
Ne bir yerim var
Ne de vatanım

Büyüler seni, acınla şarkı söylediğinde kadınlarımız.

* Elimden geldiğince İspanyolcası'na sadık kalarak çevirmeye çalıştım. Daha yetkin birileri el atarsa çok daha düzgün olur sanırım..

Şarkının İngilizce çevirilerinde iki farklı sonuç var ve anlamı değiştiriyor. Biraz araştırınca bu duruma şarkıdaki bir söz oyununun neden olduğunu öğrendim. Önce Alamo kelimesini izah edeyim..


Naci en Alamo cümlesi (I was born in Alamo), "Alamo'da doğdum" anlamına geliyor.. Alamo, Endülüs'te (Andalucia) ve Seville (Sevilya) yakınlarında bir yer. Zaten filmin kahramanları da bir vakit Seville'e gidiyorlarmış filmde. Hal böyle olunca şarkının sözleri "Alamo'da doğdum fakat, ne bir yerim var ne de vatanıma sahibim" gibi bir hal alıyor. Sözleri filmin yönetmeninin yazdığını düşünürsek akla yakın bir olasılık.


Ancak akla daha yakın olanı Alamo'nun diğer anlamında gizli. "El Alamo" kavak ağacı anlamına geliyor. Kavak ağacı ise Endülüs Çingeneleri için özel ve önemli bir anlama sahipmiş -ki tam olarak hangi anlama geldiğini öğrenemedim. Şayet yaratılış miti türünden bir hikayenin konusuysa kavak ağacı, "Alamo'da doğdum" ifadesi daha derin bir anlam kazanıyor. Gelelim söz oyununa..

Sözlerin en güzel yeri burası aslında. Kızımız şarkıyı Çingene aksanıyla (daha doğrusu Endülüs İspanyolcası'yla) söylüyor. "Naci en Alamo" cümlesini bu aksanla söylediğinde şöyle bir değişim oluyor; "Naci en al Amor ". Yani "Aşktan doğdum"..

Bu yüzden bazı İngilizce çevirilerde "I was born in Alamo" yazarken bazılarında da "I was born of love" yazıyor. Biz de kızımızın bazı yerlerde yaptığı gibi "Naci en al Amor (l'Amor)" şeklinde yorumlarsak şöyle oluyor:

Aşktan doğdum / Aşka doğdum
Hiçlikten geliyorum
Ne bir yerim var
Ne de vatanım

Her haliyle, her şekliyle güzel bir şarkı. Dedim ya tam Çingene şarkısı.

Tabi siz şimdi diyeceksiniz ki Peri'nin püfür püfür yazıları dururken bu sıkıcı şey de nereden geldi. Bayram değil seyran değil, dreamsact neden burayı işgal etti. "Bayram seyran değil ama seçim.." desem, yemezsiniz tabi. İzah edeyim.. Bu şarkıyı bir önceki gün keşfettim, başka bir blogta, fakat bu ana değin en az 88 kez dinlemişimdir herhalde. Şarkı o kadar güzeldi ki, benim gibi bir tembeli bile kendisini araştırmaya zorladı, ne diyor bu Çingene kızı diye.. Bunları da kendi blogumda yazmayı tasarlıyordum.. Bu arada sevgili Peri'ye de bir sözüm vardı, dün yerine getirmem gereken. Blogger'a nasıl şarkı upload edilebileceğini öğrenecektim. Öğrendim bu gece. Bir de isteği vardı, ilk şarkıyı sen koy, sürpriz olsun dedi.. İşin zor kısmı da buydu zaten; bu bloga yakışır bir şarkı bulmak.. Sabaha doğru kara kara düşünürken ve absürd mp3 arşivimdeki şarkılar arasında dolanırken birden aydım. An itibariyle Peri'ye hediye edebileceğim en güzel şarkı kesinlikle buydu. Eh madem şarkıyı koyuyorum, yazıyı da buraya yazayım, dallanıp budaklanmasın dedim. Malum, ortak ouyucularımızın sayısı epey fazla.. Durum budur. Memnuniyetlerinizi sevgili Peri'ye, şikayetlerinizi de bana bildirin (ama bu aralar agresifim baştan söyleyeyim).

Bu arada şarkıdaki flamenko ritimlere eşlik eden enfes ney sesi dikkatinizi çekmiş olabilir. Benim de çekmişti. Nedir bu iş diye bakındığımda bir sürprizle karşılaştım. Şarkıdaki (ve hatta bütün albümdeki) üflemeli çalgıları Kudsi Ergüner çalmış..

Güzel pazarlar olsun..



dreamsact, endülüs'ten bildirdi..













çok teşekkür ederim halid, çok incesin.





*

GÜNLÜK:seçim pazarı

sabah erken saatlerde, klavyeye seri ve yumuşak bir ritmle tuşlanan ses durdu, birkaç dakika sonra da sokak kapısı hafifçe kapandı. gözümü açtım. bora yürüyüşe çıktı. mahalle börekçisinde çay da yeni yeni demlenmiştir. oraya da uğrayacaktır. belki bir iki seçim sohbeti yapılır ya da bora'nın dalgın yüzü ona da fırsat vermez.

memduh şevket esendal'ın, bitmek üzere olan ayaşlı ve kiracıları kitabını aldım. turan hanım, odasını boşaltıp kendine yeni ev kiralayınca ayaşlı'nın evinin de tadı tuzu kalmadı. iffet hanım kumar konusunda turan hanım'ın yerini alabilir mi? alamaz. idare nedir bilmez, hem hasta da. turan hanım herkesi avucunun içine almasını bilirdi.

bora çok sevmişmiş bu kitabı okuduğunda. dizisi de yapılmış, o da güzelmiş. ben hiç bilmiyordum. geçen gün radikal'in kitap ekinde selim ileri yazdı ya, gece uyumadan önce okuyordu bora. sonra bana da okudu. selim ileri, ne kadar süssüz püssüz başladığından bahsediyor ayaşlı ve kiracılarının. ben de böyle başlayan bir kitap yazsam, ben de o apartımandan bir oda kiralasam, diyor. bora hem memduh şevket esendal'a hem de selim ileri'ye büyük muhabbet duydu bunları okuyunca. neşelendi. alkım'a uğradığımızda aldı. bakalım sen de benim kadar sevecek misin, dedi. sevdim. yavaş yavaş da okuyorum. eh işte bitmek üzere.

şöyle başlıyor kitap: "Yeni yapılmış büyük bir apartımanın dokuz odalı bir bölüğünde oturuyoruz. Bu bölüğü, Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri tutmuş, isteyenlere oda oda kiraya veriyor. Odalar, loşça bir koridorun iki yanına sıralanmış, dizilmiş. Koridorun en sonunda banyo odasıyla mutfak var. benim odam, koridora girince sağdan birinci kapı."


ben kitaptan bir iki sayfa okur, tina ciddi bir yüzle bana bakarken, kapıda anahtar sesi duyduk. ikimiz de kulak kesildik. bora radikal almış, hürriyet almamış. pazar günü alınan hürriyet, kiralık ev ve iş ilanları demek. bugün ikisiyle de ilgilenmeyeceğiz. bugün seçimle ilgileneceğiz. bora bizi uyanık görünce sevindi. gelip tina'yı okşayınca, şikayet dolu, mutsuz mırıltılar çıkardı tina karnını da okşatmak için açarak. erkek arkadaş edinmek istiyor. geçer geçmez kısırlaştıracağız. yavrularıyla mutlu olacağı bahçeli ev uzak bir ihtimal çünkü.

hazırlandım. gece boyunca tina'nın sesi yüzünden uyuyamayan arçil'i öptüm, oy vermeye gidiyoruz, dedim. ayakkabımızı giyerken, seslendi arçil, kime oy vereceksiniz, diye. bora AKP'ye ben de Ufuk Uras'a vereceğiz, dedim. tamam, dedi.

rüzgar çok güzeldi. oyumuzu da ağaçlar arasında bir yerde kullandık. sakindi. görevliler kibar ve yardımseverdi. sonra moda'ya cafe kemal'e gittik. beyaz fırın'ın patates sarmasından ve çay söyledik. çay güzel demlenmişti. bora, parmağını uzatıp gösterdi, bu vapur ada'ya gidiyor, dedi. gözlerimizle vapur'u izledik. deniz gri ve sisliydi.


eve döndük. kuşun kafesini temizledim, suyunu, mamasını tazeledim. tina'ya loş ve serin gardrop içinde sevdiği bir yer hazırladım. (yakında tatile gideceğiz. kuşu, bora'nın bir iş arkadaşına emanet edeceğiz. tina'ya yine büyükbaba bakacak). sözlük kitaplığını ve yatak odasındaki kitaplığımızı düzenledim. rüzgar çanını tamir edip balkon kapısına astım.

şimdi, rüzgar perdeyi havalandırıyor. ayaşlı'da anlatıcının ayvalık'a, sevdiği kızın yanına gitmesini bekliyorum. bora, yumuşak ve seri, tuşlara dokunuyor.







peri bildirdi.

25 yorum:

Adsız dedi ki...

Tam bir sürpriz oldu halid. çok güzel bir şarkı. hepsi, açıklamalar filan için de çok teşekkür ederim. bir ara sen bana şarkıyı nasıl yükleyeceğimi de yazar mısın?

sevgiler.

dreamsact dedi ki...

ı ıh! yazmam.. artık buradaki şarkıların hepsini ben koyacam.. :))) hatta yazıları da ben yazacam ki blogun okuyucu sayısı tek haneli sayılara düşsün.. heheee :)

Adsız dedi ki...

Peri, nasil ozeniyorum okudugun kitaplara bilemezsin. Oyle ozledim ki okurken kaybolmayi. Sen okudukca ve anlattikca bir taraftan istahim kabariyor bir taraftan da ozlemim gideriliyor sanki, garip ama oyle:)
ayasli ve kiracilarini dizi olarak hatirliyorum ben de, trt'de oynardi. ama hayal meyal hatirliyorum, annemin cok severek izledigini bir de. oylariniz hayirli olsun. sevgiler...

Adsız dedi ki...

halid, dilediğini yapabilirsin. arada ben de yazarım, ne güzel olur.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

pelin,
kitapların içinde kaybolacak kadar kesintisiz bir okumayı sağlayacağım zaman yok ne yazık ki. ben de biraz ayartılmaya hazır bir karakterim. teşekkür ederim, çok iyi geliyor sözlerin.


sevgilerimle.

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

Oh lütfen ona kıymayın.
Ve bu keyfi sizde yaşayın.

endiseliperi dedi ki...

saliha hanım,
gördüm, çooook eğlendim:)
teşekkür ederim.

Önder Yenilmez dedi ki...

Ben de secim gezisiyle ilgili bir yazi yazdim yazmaya devam edecegim:) Ama benim parmagimda sizin parmagimda sizin parmaginizdaki gibi isaret yok

elektra dedi ki...

şarkı bu gece nasıl iyi geldi. çaldım çaldım dinledim. dinledim dinledim, offf dedim.
yersiz yurtsuz mu olsaydım keşke.
bir hüzün bir hüzün.
yok, seçim sonuçları değil valla. öyle bir basma durumu bendeki.neyse, iyi geldi şarkı.
bu arada benim seçim boyam bu ruh durumuyla beni sürekli korkutuyor. elime bir şey değmiş sanıp ovalayıp duruyorum. sonra diyorum ki, kızım saçmalama oy kullandın ya, onun boyası.
kopuk bir durumdayım anlayacağın.
iyi geceler...

ece arar dedi ki...

eh pes diyeyim naci el alamo'ya... haziran boyunca iki farklı versiyonun dinledim... günlerce, durmadan... sonra sözlerini merak ettim, sonra şarkıyı, sonra çingeneleri ve şimdi şarkı burada bir daha karşımda... bendeki iki versiyonun da tadına doyum olmuyor:)))

dreamsact dedi ki...

merhaba ece;
madem siz de araştırmışsınız, yazdıklarımda yanlışlık ya da atladığım bir şeyler var mı şarkı ile ilgili? herşeyi bilmek istiyorum bu şarkı hakkında :)

sevgili peri;
okuyuların seninle aynı fikirde olduğunu hiçç sanmıyorum :)

sevgili elektra;
bunların müsebbibi biraz da sensin.. sen hatırlattın çingeneleri.. :)

neo dedi ki...

halid,

şahane bir şarkıymış bu, hikayesini de ne güzel anlatmışsın, kendine haksızlık etme, hem peri'nin yazılarındaki sihir kimsenin yazılarında yok, bu hakikati bilmekle birlikte, karalıyoruz bir şeyler işte :)

bu endülüs ne acayip bir yer.. çingeneler, müslümanlar, yahudiler, hepsinin yolu oradan geçmiş. bu şarkıya hüzünlü (ya da matrak) bir çingene hikayesi uygun düşerdi ama ben başka bir şey hatırladım endülüs deyince: trt'de bir belgesel yayınlanmıştı birkaç yıl önce. 1490'larda sonunda ispanya'dan sürülen ve istanbul'a sığınan yahudilerle ilgiliydi. yahudiler ispanya'dan çıkarılırken bazıları yanlarına evlerinin anahtarlarını almışlar. bir daha o topraklara dönecekleri falan yok tabii ama o anahtarlar kuşaktan kuşağa aktarılmış. gerçek midir bilmiyorum ama çok dokunmuştu bu hikaye bana, bir daha dönemeyeceğini bile bile bir umut o anahtarı saklamak..

bir de ispanyolca öğrenme hevesimi depreştirdi yazdıkların, bir "ebedi beginner" olarak yine bir kursa mı yazılsam diyorum ama bu üşengeçlikle zor diy mi?

asliberry dedi ki...

Neolitik Hanım,

Bu sürgünün torunlarından Janet-Jak Esim'in şarkılarını mutlaka dinlemelisiniz.

Svg.

Turuncu Elma dedi ki...

"Naci el Alamo" diyecektim tam dreamsact ilen elektra'ya, sana kısmet olmuş ya Peri. Ne güzel.

Bu şarkının çingenelerin ulusal marşı olarak seçildiğine dair bir bilgi kırıntım var bir yerlerde okudum ama anımsamıyorum şimdi, nerelerden.

Çingenelerin bile bir ulus birliğine ihtiyacı olmasını doğuran dünya, ne üzücüsün.

Ve Tony Gatlif için satırlarca yazılır. Ama onun yerine bir şarkıye yer vereyim diyorum blogumda.

Sevgiler hepinize.

Abla kişisi

Turuncu Elma dedi ki...

Peri, ekleyeyim dedim bloguma ama beceremedim. İki linki şuraya kopyalayayım sen dinle bi zahmet. Sevgiler, yeniden

http://www.youtube.com/watch?v=A0NJbqgPQvU

http://www.radioblogclub.com/open/46941/gatlif/Tony%20Gatlif%20-%20Tchiki%20Tchiki

Turuncu Elma dedi ki...

Ay yine ben. İşi uzattım ama vallahi bu bu günlük son yorum. Elektra nam güzel kardeşim ablasına kıyamayıp eklemiş benim bloga youtube'dan bu şarkıyı. Link yanlışsa oradan dinlersiniz. Utanç içerisindeyim vallahi bunca zamanınızı aldığım için.

Bir de şey diyecektim. Selim İleri'nin Ayaşlı ve Kiracıları ile ilgili o yorumuna ben de Bora gibi hayran kalmıştım. MŞE en sevdiğim yazarlardandır ve tam da o sadelik yüzünden sevdiğimi o yazınca anlamıştım çünkü.

dreamsact dedi ki...

sevgili neolitik;
peri'nin sihri konusuna hiç girmeyelim. zira olay tnrının adaleti notasına gelir dayanır. isyanlara yelken açarız.. :)

endülüs'e gelince.. dünya'yı dünya yapan yerlerden biridir endülüs. benim için en hüzünlü hatta hüzünden de öte en acı endülüs hikayesi emeviler'in hikayesidir. endülüs'ten gemilere bindirilerek sürüldükten sonra çoğu bugünkü tunus kıyılarına çıkarlar. yerleşik halk iç kesimlerde yaşıyor olmasına rağmen onlar, o zaman için pek de elverişli olmayan kıyılarda kalmayı yeğlerler. çünkü bir gün geri döneceklerdir. çünkü ufka baktıklarında vatanlarını görmek isterler.. ki onlar gemilerini yakarak gelmişlerdi endülüs'e.. insanlık tarihinin en zarif medeniyetini kurmuşlardı.. tüm sürgünler acıdır ama bu sürülüşün öyküsü o kadar acıdır ki..

ispanyolca çoookkk güzel bir dil.. ben de istiyorum öğrenmeyi ama bu tembellikle mümkün olmaz ki.. bi çingene kızı mı bulsam n'apsam.. :)

--------

sevgili ve pek saygıdeğer abla;
vesileylen blogunu bulmuş oldum. pek bir mesut oldum ve de bahtiyar..
şarkının çingeneler için milli marş olması pek bir olası bana kalırsa..
lakin her şey bir yana; şu sözünüz öldürdü beni: "Çingenelerin bile bir ulus birliğine ihtiyacı olmasını doğuran dünya, ne üzücüsün." aaahh ahhh!

Adsız dedi ki...

Peri Hanım,
yokluğumda uğramış, güzel şeyler dilemişsiniz eksik olmayın..

Halid bu iş Passive'in benim oraya link bırakmasıyla başlamadı mı? ben mi yanlış tâkip ettim? ayrıyetten çingeneliğimizden dem vurduk, ne işlere sebep olduk. breh breh breh! :P eferim bağa!

dreamsact dedi ki...

e yuh artık candan! utanmasan tony gatlif şarkıyı bana yazdı diyeceksin.. hatta dünyadaki tüm güzelliklerin de müsebbibi sensin zaten.. töbeler töbesi..

hem yok artık ben sana bişey yazmıyacam daha..

ece arar dedi ki...

tekrar merhaba; şarkı bende yasmin levy ve eleni vitali'den mevcut. yasmin levy'ninki naci el alamo adında, eleni vitali'ninki "songs of the gypsies" olarak geçiyor ve yunanca seslendiriyor. "songs of greece's gypsies" adlı bir albümden.

ben şarkının ancak birkaç ingilizce çevirisine ulaştım, burada yazılanlardan farklı bir şey de yok elimde:(

ancak, yunancasının da içi yaktığını söylemeliyim... bu arada ben de ispanyolca bilmek için çok şeyini feda edecek biriyim... umarım öğreneceğim...

Adsız dedi ki...

halid beg! bana baksana sen bi! sen ıspat etsene tony'nin şarkıyı bana yazmadığını. ben öyle uluorta anlatmıyorum yaşadığım şeyleri. bâzı şeyler sır olarak kalmalı di mi?! ama sen bunu bilmezsin, anca tehdit edersin!:Pp

güneş de amma abarttı, ısıt beni biraz dedim, şu hâle bak.. gözüme girecek ya ille, ayyyh! ;) söyliyim de yağmur yağsın bir ara. :P

neo dedi ki...

asli,

tavsiyene uyup, youtube'da bir arama yapıp, pek guzel sarkılar buldum. tesekkurler. birinin linkini de yazayım buraya

http://www.youtube.com/watch?v=Bf9I0HkTeV4

sevgiler

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

Peri hanım.sürekli evde olan bir kedi olarak, Tina'nın tüy sorununa karşılık ne yapıyorsunuz?
biri bana bunu sormuş ama bu cevabını bilmediğim bir soru.:(
eşim "hergün sen fırçala,dökülecek tüylerin bir çoğu dökülür,o biraz fayda" der de; siz başka ne uyguluyorsunuz?
acele cevap rica ediyorum mümkünse.:)

Adsız dedi ki...

slm endişeli pericim harika bi şarkı varya bende aynı senin gibi o kadar çokkk dinledimki yalnız olsaydım inan ağlardım.sağol

Adsız dedi ki...

o güzel çevirinizi izninizle kullanıyorum...

http://www.facebook.com/#!/photo.php?fbid=10150176455635410&set=o.55587867413