Çarşamba, Ocak 2

günlük: 2008... sakin...

eski yıllarda hediye alma işini yılbaşı gününe bırakırdık ve akşama müthiş yorulmuş olurduk. bu sefer her şeyi zamanında yaptık. yaptık ama hediye almak gittikçe daha zor artık. ilginç bir şey bulmak neredeyse mümkün değil. bora, "senin gibi beni de kasıyor bu hediye işi, zaten benim hediye için küçük burjuva takvimim yok, hediyeyi istediğim zaman almak isterim,"dedi.

ben hediye konseptini pijama olarak belirlemiştim. herkese pijama aldım. babaanneye ayrıca gri pijamada olan pembeye yakışacak bir terlik, gri, yumuşacık bir şal, mavi-gri bir hırka; büyükbabaya da ayrıca bir koku, bora'ya da tim burton'ın corpse bride filminden iki maket oyuncağını ve ona süveter örmek için, sevdiği renkten kalın yünlerden aldım. arçil bize ve onlara ülkü takvimi almıştı. atakan, iki adet, çok şık kahve fincanı, arçil de ekmek sepeti ve mühürlü bir çay bardağı hediye ettiler bana. bora'nın aldığı ifadesi çok komik olana kuzuya bayıldım.



bora çocuklara, diskman ve CD'li ingilizce kitapları aldı. çocuklar biraz şaşırdı, teknolojisi geri bir hediye aldığı için. bora, "ingilizce CD'leri dinlerken, kitaplarını da okumanız için," dedi ama pek memnun kalmadılar sanırım. biz de bugün gidip değiştireceğiz, yerine ne alırız bilmiyorum.

çok yemek yapmıştım, geceye kadar yeriz, diyordum ama herkes çabucak doydu. bora, torik almıştı, akşam domates sosuyla birlikte fırına atacaktım ama kimse istemedi, ben de buzluğa kaldırdım, belki haftaya babaanneleri balık yemeye davet edeceğim. babaanne de nefis, piyaz ve patlıcan salatası getirmişti, bizim büyük sehpaya sığmadı yemekler. aa babanne bize çok şık, dört kişilik bir yemek takımı hediye etti. öyle ince ve zarif ki, elime almaya korkuyorum.

saat 12.00'yi geçince babanne ve büyükbaba'yı evlerine götürdü bora. herkesin uykusu vardı, benim aldığım pijamaları giyip, uykulu gözlerle tv'deki komik programı izledik bir süre. sonra da uyumaya gittik. arçil saat 3.30'a kadar izlemiş tv'yi. gece geç yatmayı büyümenin göstergesi sanıyor.
sabah kahvaltıda çocuklara yılbaşının nasıl geçtiğini sordum, sakin, dediler. gerçekten ne evde ne dışarda yılbaşı ruhunu pek hissedemedik bu yıl. arçil, yılbaşı nasıl geçerse büyün yıl öyle geçermiş, dedi. ben de aa ne güzel, sevdiklerimizle birlikte, sakin, mutlu bir yıl geçireceğiz demek ki, dedim. benim bu didaktik, atasözü gibi konuşmalarımı tuhafsıyorlar ama hala çocuk oldukları için içleri huzurlu da oluyor.

şimdi, sönük yılbaşı ışıklarına, üstündeki süslerle yorgun, kaldırılmayı bekleyen yılbaşı ağacına bakıyorum. bugün de kaldırmayacağım.

seviyorum bu sessizliği.

sakin.


18 yorum:

Margot dedi ki...

Merhaba Peri,
Biz de sakin bir yılbaşı gecesi geçirdik. Evde değildik ama gecede 3 ev gezdik. Seneye ben de bir ağaç koysam bizim eve diyorum, umarım gelecek yılbaşı kendi evimizde oluruz :)
Mutlu seneler diliyoruuum!

miso dedi ki...

Sevgili peri,
Yorumunu okuduktan sonra senin köşene geldim. Gıpta mı desem, bilemedim. Daha çok nefis bir Avrupa filmi izliyor gibi hissettim kendimi sizin yılbaşınızı okurken. Doğru, sükunet lazım. Hele bana... Çok lazım çok.

marruu

Butterfly dedi ki...

Ben senın kuruphanenı cok sevıyorum peri, cok hem dee, oyle yakısıyor ki, ızlerken bıle heyecanlanıyorum o kıtapları. Bır de babanne cok asıl bir kadına benzıyor. Mutlu yıllar

siyahlale dedi ki...

sanırım birçok kişi bu yıl ailesiyle birlikte evdegeçirmiş yılbaşını. En güzeli de bu bence. İnsan evlenip çocuk sahibi olunca böyle bir sessizlik ve dinginlik arayışı içine oluyor. en azından biz öyleyiz ailece. mutlu, huzurlu yıllar. sibel
www.cafecihan.blogspot.com

endiseliperi dedi ki...

çok teşekkür ederim margot,
gelecek yıl,evet siz de ağaç kurun. ikea'da nefis yılbaşı süsleri oluyor. ayrıcayıl boyunca sen de yılbaşı süsleri yapabilirsin. yabancı elişi sitelerinde çok hoş örnekler var.

hoşçakaaaal.

endiseliperi dedi ki...

miso'cuğum, insan şaşırıyor bu kadar az konuşurken hala sükunete ihtiyaç duyunca. ben böyleyim en azından, sessizliğe bayılıyorum.

ev dediğin, dengeleri sessiz kurallarla korunan bir mekan. bazen zor oluyor; bazen de kendiliğinden işler yoluna giriyor.

güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.

endiseliperi dedi ki...

sevgili butterfly,
biz de kütüphaneyi çok seviyoruz. deprem filan olunca, kendimizden sonra kitapların ne olacağından endişeleniyoruz mesela. sigortalattık bu yüzden. biz nesne olarak da seviyoruz kitabı;kitap, ışık ve oturacak bir yerle her yer çok şık olur bence.

babanne evet çok asildir gerçekten. biçim ruhu belirler derler, babanne de göründüğü gibi asil biri.

teşekkür ederim. sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

sevgili sibel, teşekkür ederim güzel dileğin için. evet, evde olmak gibisi yok, hele de böyle günlerde. insanın sokak ile aynı ruhu paylaşması için bambaşka bir hafiflik içinde olması gerekiyor. bu da müthiş bir çaba demek bizim gibi hassas sinircik kuşları için:)

sana da mutlu, sağlıklı yıllar dilerim.

sevgiler.

Oya Kayacan dedi ki...

Onlar gibi güzel yaşlanın, sıcacık pijamalar hediye edenleriniz çok olsun. İyilikler ve sağlıklar hepinize sevgili Endişeli...

neo dedi ki...

pericim,

bu sefer ben de hediye alma isini erken hallettim. hediyede pijama konsepti çok iyi fikirmis, bana da yaklasan bir oglak dogumgunu icin fikir verdi, saolasin.

gecen yıl ofise saatli maarif takvimi almıştık, ama pek memnun kalmadık. fıkralar berbattı bi kere, önemli olaylar kısmında sadece ölüm yıldönümleri, büyük felaketler, kazalar falan vardı. "ünlü edebiyatçımızın ölüm yıldönümü, gemi battı şu kadar insan öldü vs". bir de şiirlerin çoğu karamsar, bedbin, iç karartıcıydı. yılbasına yaklaşan günlerden birinde "cenazelerde nasıl davranmalıyız" konusunda öğütler veren bir yazı vardı, yok artık! :) o yuzden biz de ülkü takvimi alıcaz bu yıl.

çok yemek yapma konusunda seninle aynı durumdaymısız. miktar olarak kimisi az az da olsa çok çeşit vardı bizde de. öyle ki bazılarını buzdolabında unutmusuz :)

sekiz gibi basladık yemege, gecenin DJ'i olarak seçtiğim şahane müziklerle :) onbir gibi dans faslına geçildi. evsahibi olarak en cok ben dans ettim sanırım, bir de birbirlerine çok aşık yeni bir çift vardı, etraflarına saçtıkları ışık herkesi etkiledi, biz yıllanmış çiftlerin bile gözleri doldu, yeni yıla romantik bir geçiş yaptık sayelerinde..

sonra biz de saat iki gibi uyuduk.. haylaz kum perisi filmini izleyerek ettğimiz kahvaltıyla yılın ilk günü sakin geçti.

sevgiler, öpücükler

elektra dedi ki...

peri peri, çocuklar gümbürtüyle cümbüşle kutlamaya koşullandırılırken bizim dışımızdaki pavlovlar tarafından, evlerinde sakin bir önemli gün kutlaması yaşadıklarında şaşırıyorlar.ama sükunet hoşlarına da gidiyor ve eminim ilerde bu çelişkiden dolayı bizi bu sükunet fotoğraflarıyla hatırlayacaklar. hepinize tekrar iyi yıllar. sevgiler...

ulku dedi ki...

Sevgili peri,
Uzun zamandır blogunu okuyorum. Yazılarını çok beğendiğimi söylemek isterim. Ayrıca kitap okumaya düşkün insanlar, tanımasam da benim dostlarımdır. Çocuklarınıza ne mutlu, böyle kitapsever anne babaya sahip olmak her çocuğa nasip olmaz.
Yeni yılda ailene ve tüm sevdiklerine mutluluk, sağlık ve başarılar diliyorum.

endiseliperi dedi ki...

oya hanım hoşgeldiniz, geciktim kusura bakmayın. pek iyi başlamadık yeni yıla, sağlık sorunları, yeni yılı beklemiş sanki. ama iyi yaşlanmak ve hediyeler almak dileğiniz çok güzel, teşekkür ederim. sanırım siz 80 yaşında da genç olan şanslılardansınız.

sevgilerimle.

endiseliperi dedi ki...

sevgili neolitik hanım'cığım, bu cuma kendime güzel bir pijama almayı planlıyorum. pazen, kocaman, kenarı biyeli erkek pijamalarından. benim gibi ev kuşu için duşunu alıp pijamalarını giymiş ev ahalisi kadar çekici bir şey yok. şimdilerde ekmekçikız'ın nefis sandiviçlerinden de yapıyorum geceleri, göbek büyütüyoruz.

ben ülkü takvimini seviyorum, çocuklara isimden tut da yemek tariflerine, efendim fıkralara kadar her şey var. ara sıra öğütler de veriyor, bir hanım'ın ya da bey'in eşine karşı görevlerini hatırlatıyor. ya da küçük ev kazalarına karşı uyarıyor. öyle şefkatli, tonton bir takvim ki, tam babaanne dozunda:)

sevgiler neolitik hanım'cığım. evde dans etme olayına bittim bu arada:) ankara'da ev partileri meşhurdu bizim zamanımızda. eski türkçe sözlü hafif müzikler, talking heads, ilerleyen saatlerde eric clapton filan hatırlıyorum. işte o zaman dans ederdik biz de. ben hiç dans edemememe rağmen iyi dans edermişim gibi bir intiba uyandırırdım ve evet çook dans ederdim. şimdi yaptığım çoğu şeye olduğu gibi buna da şaşıp duruyorum.

aa vedalaşmışız biz yukarda. tekrar sevgiler, öpücükler.

endiseliperi dedi ki...

sevgili elektra, biz şu sessizlik işini abarttık. bizim evde mırıl mırıl konuşmalar dışında öyle ses çıkmaz, çıkmışsa, derhal bastırılır:)ıyk.

ev küçük olduğu için fazla sesi kaldırmıyor bence. bahçeli filan, geniş bir ev olsaydı, köşelerde filan gürültü öbekcikleri oluşturabilirlerdi, ama böyle mümkün değil.

geçen gün berbat bir rüya gördüm, aslı'ya anlattım. aklıma sen geldin, ne derdi acaba diye düşündüm, siz kendi rüya kodlarınızı çözeceksiniz artık filan drdin:) ben de kendime, çöz, dedim. günlük endişelerin bir tezahüründen başka bir şey değil, çıktı:)

sevgiler çok.

endiseliperi dedi ki...

sevgili ülkü, çok teşekkür ederim. bu aralar okuduğum kalın kitabı da bir kenara bırakıp martin mystere'lara el attım. çizgi roman. çok seviyorum.

çocuklara umarım faydası oluyordur. hep diyorum, bu kadar çok kitap ve bu kadar çok kitap okuyun sözü uzaklaştırıyor da olabilir onları.umarım düzgün birer tip olurlar. karaktersiz bir kitap okuru da istemem pek. olur olur, var öyle insanlar da. kitapla yaşam arasına mesafe koyanlardan da hoşlanmam.bunlardan da çok var. zor iş çocuğun büyüyüp oluşması yani.

sevgiler size.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Peri Peri,
Şimdi Pelin'in orda okudum.
Sıkma canını yahu, tekrar bi daha baktır. Farklı görüş almakta yarar var.
Çabucak yoluna girmesini dilerim.İyilik haberlerini bekliyorum.
:)

elektra dedi ki...

periperi,aşkolsun, yazsaydın yorumlardım tabii ki rüyanı.:) bir de bir saattir mail adresini bulabilir miyim diye kurcalıyorum, buraya yazmadığın o sıkıntın için bir şeyler yazayım diye, pes ettim. geçmiş olsun, bir şeycikler olmaz perilere:)))