Galapagos from Darek Sepiolo on Vimeo.
bu güzel film, elbette erhanbey'den.
Not:
uzun süre ayrı kalınca, düşünülür ki konuşulacak çok şey birikir. öyle olmuyor. ayrılık deli bir rüzgar gibi tüm sözcükleri savurur, karmakarışık yapar.
evdeyim çoğu kez ve varlığımı filan kaybedip evin dokusuna sindim sanki. kanepeye, kediye, lambaya, kitapların dipnotlarına... evden çıkmadan önce bacaklarımı takıp, gözlerimi yerleştiriyorum. sanki böyle oluyor, kendime biçim veriyorum. dünya ise galapagos'tan daha az dehşet verici değil. sessiz ve huysuzum bu nedenle.
güzel şeyler de oldu bu arada elbette. amerika ilk siyahi başkanına kavuştu mesela. siyahi? obama başından beri bana pek siyah gelmez. heyecanla izlediğim başkanlık seçimi sırasında aklıma şu geldi; çok küçüktüm, televizyonda bir güzellik yarışmasını izlemiştik, amerika'nın ilk kez melez bir güzele kavuşmasına çok sevinmiştik de ağbim demişti ki; "amerika şunu demek istiyor aslında, ne kadar beyazlaşırsanız o kadar güzelleşirsiniz." sinsi, can acıtan bir fikirdi ve belki de ağbim ironi yapıyordu ama akla da pek uzak değildi. öyle de olsa, obama'nın melez güzelliği çok yerinde ve başkan olması bizim anlayamayacağımız derin işlerin döndüğü amerika siyaseti hakkında umut verici. dünyanın tüm siyahlarının yaşadığı bu gurura da her şey değer.
neyse, size anlatacağım en uzak konu bu, ama uzun süre ayrı kaldığım arkadaşlarımla sohbette çemberin en dışından başlarım işte böyle.
tuhaf şekilde de hiç vaktim yok. hemen hazırlanıp arçil'in okuluna bir öğretmeniyle görüşmeye gitmem, bankaya uğramam, kırtasiyeden şunu bunu almam lazım.
yine, şöyle bir merhaba demek için uğradım. gelecek sefere şarkı da söylerim:)
sevgiler.
10 yorum:
ne güzel yeniden senin sözcüklerinle gülümsemek, ben de evden çıkarken ellerimi, gözlerimi yerleştirdiğim günler geçiriyorum, düşünme gücümün zayıfladığını ve bu yüzden de yazamadığımı hissettiğim günler.. Ama herşey olması gerektiği gibi oluyor, yemek yapıyorum, okula gidiyorum, derslere giriyorum, kırtasiyeye gidiyorum, alışveriş yapıyorum ve tüm bu7nları benim yerime bir başkası yapıyormuş ben de izliyormuşum gibi geliyor, vazgeçecek olduğum anlarda ise senin şu Rusça öğrenme şevkini anımsıyor zihnim.
hoşgeldin, ara sıra da olsa yaz emi Peri?
özlemle...
sevgili peri,
senin cümlelerinle yeniden karşılaşmak çok sevindirici. sabah çayımın yanında okudum yazını. hava aydınlık, insanı yazdan daha fazla dışarıya davet ediyor, bense içeride gene kös kös çalışmaya çalışıyorum. açtığın pencereden bir temiz hava esti, çok teşekkür ederim. bize o pencereleri arada aç havalandır bizi, olur mu?
sevgiler.
ah peri donmus nihayet, ne guzel :)
Hoşgeldin Peri... :)))
Ben de abin gibi düşünüyorum galiba...
Günler bizi, biz günleri kovalamaktayız hep birlikte.
Hadi bakalım.
İyi ki geldin...
Sevgili Peri,
Sesini duymak ne güzel. Dedim ki ben;çocuklarıyla ilgileniyor, bir de rusça çalışıyor,çok işi var bloga vakti yok bu yıl. Bir yandan da yazılarını özlüyorduk. Senin (fun)ların var, farkında mısın?
Yine bekliyoruz, evet, çok güzel bir esinti geldi senden bize doğru.
sevgili peri,
ne iyi ettin de yazdın yeniden ve sayfanın yan tarafındaki alıntı ne kadar güzel! bilirsin öyküden çok romancıyımdır ben ama, masamda dağ gibi yığılan yeni kitaplara aldırmadan bu kitabı da ekledim listeme.
özledim seni çok..
sevgiler
özlettiniz kendinizi naif bayan. Sıkı takipçinizim. çoğu zaman kendimi görüyorum size bakınca...
selamlar....Sibel (cafecihan)
şarkıyı da merakla bekliyorum... :)
Peri,
Ben bir silkelendim, haber vereyim istedim.
Sevgiler,
güzel sözleriniz için ne kadar teşekkür etsem az. ben de sizleri çok özledim. zamanı ayarlayıp, uzun uzun konuşmak istiyorum en kısa sürede.
canım biraz sıkkın. arçil'i doktora götürdüm. eylül'den beri süren bir hormon tedavisi var. ilaçlar yüzünden mide bulantıları çekti, o nedenle başka doktorlara ve başka tedavilere de başvurmamız gerekti. ancak ergenliği başladığı için de hormon tedavisi çok verimli değil. durum çok kötü değil. kemik durumu iyi, ancak hormonları tembel. 3 aylık hafif ilaç tedavisi ile 3,5 cm daha uzadı. şimdi 1.60. ilaçları her eczanede bulunmuyor. şimdi çıkıp ilaçlarını alacağım ve 3 ay da onları kullanacağız.
doktor, koşmasını ve zıplamasını önerdi bir de. ya sabah erken kalkıp koşacağız ya da bir spor salonu ile görüşeceğim. ancak vakit yok denecek kadar az. öğlen 12.00 de okula gidip akşam 8.00 gibi evde oluyor. akşamları yorgun olduğu için ders çalışmıyor, sadece sabahları. dersleri neyse ki fena değil.
haftasonları ingilizce ve resim kursuna gidiyor. çok müzik dinliyor; bateri ya da elektro gitar çalabilmeyi çok istediğini söyledi. az önce kursları araştırdım. pazar öğleden sonra için bir müzik kursuna gidebilir. ama bu durumda resme ilgisinin azalmasından korkuyorum. resim önemli, çünkü güzel sanatlar fakültesine gitmeyi istiyor. falan filan.
benim rusça kursunun öğretmeni istifa etti. bu nedenle yeni sınıfın açılmasını bekliyorum. muhtemelen ocak ayının ortalarında 4. kura başlayabileceğim.
bu arada cep telefonumun pim kodunu hatırlayamadım ve yanlış girdiğim için iptal oldu. puk kodu denilen bir hikaye için turkcell'e gitmem gerek ama telefon hiç tanımadığım birinin adına kayıtlı ve ne olacak bilmiyorum. bu nedenle, telefonlaştığım akrabalar ve arkadaşlar numaralarını bana email ile gönderirlerse çok sevinirim.
durum bundan ve daha başka şeylerden ibaret. yazma konusunda ki tembelliğimi bağışlatır umarım bunlar.
sevgiler herkese.
Yorum Gönder