Pazar, Mart 7

ah!... olcay




sıcak bir mayıs gecesi evde yalnızken balkondaki yeşil saksıya yorgunca konup uyuklerken bulmuştum onu. elimde küçücüktü ve kalbi telaşla atıyordu korkudan. köy evlerinin süsleri yükseğe asma geleneklerine uygun olarak kafesi hep yukarıda, tepemizde oldu. her sese cevap verdi... en sevdiği ses mutfaktan duyduğu havuç doğrama sesiydi. elektrik süpürgesinin boğuntulu sesine yetişemezdi nefesi, çığlık çığlığa öterdi yine de. müzik sesine ise hiç hayır demezdi elbette. ismini söylediğimizde ise pislik yapar, sus pus kalırdı: olcaaay... olcaaay.

bu sabah kötü olduğunu anladım. tüylerini kabartmış, gözleri kısık öylece duruyordu. güneş alan pencere önüne koydum, biraz konuştum. ben onunla konuşurken pıt pıt uzaklaşırdı tüneğinde ya, hiç uzaklaşmadı, gözlerini kederli kederli kapatıp açtı. az önce son bir çığlıkla düştü. öyle üzgünüm ki. arçil'e haber vermedim henüz. sabah onun hasta olduğunu söylemiştim. kuşların sorumluluğu onda olduğu için, "bir küçücük kuşa olsun bakamadım,yani," dedi. "yaşlıydı," dedim, "belki ölüm saati gelmiştir, senin yapabileceğin bir şey yok ki."

mum çiçeğine gömeceğim. dua da okurum. öyle üzgünüm ki.

9 yorum:

serpil dedi ki...

Peri,ben hatırlıyorum okumuştum onu bulduğun günü, çok üzüldüm.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Ahh, Peri!
Evde birlikte yaşadığımız canlıların bizden kısa ömürlü olması böyle hüzünlü anılara neden oluyor, ne çare!
Ölüm saati gelmiş, işte.

endiseliperi dedi ki...

serpil'ciğim, çok sağol. biz d e üzgünüz çok. az önce mutfakta yemek yerken arçil'le biraz suskun kaldık, hemen yanımızdaki duvarda asılı ya kafesi, çıt çıkmıyor. ölümün en kötü yanı, sessizliği.

ekmekçikız, köpek olmanın güçlüğü adında nefis bir kitaptan bahsetmiştim yıllar önce. tam da dediğin şeyden bahsediyordu. en kötüsü bu da, acılarından da sorumlu tutuyorlar sanki seni de, elinden bir şey gelmediğinde, anlatamıyorsun ya, bu çok kötü oluyor işte. gözlerim doldu yine. artık evdeki hayvanlar dışında yeni bir hayvan girmesin eve.

sağol.

sufi dedi ki...

"Vakti zamanı gelen gider" diyorlar ne bir gün evvel ne bir gün sonra...Olcay'a huzur içinde bir yolculuk dilerim. tontini.

neo dedi ki...

çok üzüldüm periciğim. çok sevildiği bir evde mutlu bir hayatı oldu, belki böyle düşünmek birazcık gönlünü ferahlatır.

endiseliperi dedi ki...

sufi, umarım ihmalden, şundan bundan değil de, vakti geldi diye gitmiştir.

neo, çok seviyorduk onu, ama nasıl desem, mesafeli bir ilişkimiz vardı yine de. o kendi köşesinde öter dururdu işte. yemini, suyunu değiştirir, kafesini temizlerdim. ama sanırım mutluydu. yoksa ötüp durmazdı, değil mi? sesi de nasıl tiz ve bazen rahatsız ediciydi. canım. ara sıra ötmesin isterdim de işleri sessizce yapardım. ama ufacık bir ses çıkardı yine de ve o da ufacık bir sesle yankılardı o sesi:) gülerdim o zaman. küçük şeyler, ama insan alışıyor işte.

az önce tina'ya sarılıp uyduk biraz. o da mı anladı nedir, sessiz bugün biraz. teşekkür ederim.

sevgiler.

asliberry dedi ki...

Yaman çok istiyor, kuş, balık, köpek, kedi. Ama işte ölecekler. Öffff. Biz de öleceğiz ama onlar çok kısa yaşıyor. Zaten bezmişim, hayata bir travma daha eklemek. Ne söylesem. Çok üzüldüm.

endiseliperi dedi ki...

aslı, bence alın birkaç hayvan. sanırım yaman'a çok iyi gelir. ben biraz şöyle düşündüm hep; hani sizin evde çok yaman'a dönük bir hayat var ya, yaman kendine bu kadar odaklanmış bu hayattan bunalır, diye geçirdim içimden. evde başka canlıların olması sanki ortamı rahatlatır filan diye düşündüm. gerçi memet çok titiz, hayvanlardan bulaşan hastalık konusunda ya, hayvanlarla yaşamış çocuklar daha az hasta oluyorlarmış, bir şekilde bağışıklık sistemleri güçleniyormuş. bir kedi alsanız ne güzel olur. kedi olmazsa su kaplumbağaları mesela. bence düşünün.

sağol aslı. hepinizi öpüyorum.

tavsan dedi ki...

Ekmekcikiz'in dedigi cok dogru; ben de mesela Kaplan'i -simdi annemlerle yasayan ev arkadasi kedimiz- eve alma kararini verirken cok tereddut etmistim bu yuzden. Hala yasiyor, iyice sagolsun.
Kucukken ben, ilkokulun baslariydi sanirim ya da daha kucuk, iki tane muhabbet kusumuz vadi, biri buyuk yesil, bir kucuk sari. Ikisinin de olumunu hatirliyorum ve cok uzulmustum. Elden birsey gelmemesi, onun ne hissettigini bilememek kotu en cok.
En guzel dusunce su ki sizin evde mutlu bir hayat gecirmistir; bir saksida durup yem olmaktansa senin nazik satasmalarinla yasamak cok daha keyifli olsa gerek.