Cuma, Ekim 29

lütfen, tina için bir parçacık güneş ve diğer hayvanlar


kedi gözlerini açtı,
güneş girdi içeri.


kedi gözlerini kapadı,
güneş içerde kaldı.

işte buydu, akşam vakti
uyandığında kedi
karanlıkta, iki güneş parçası
görmemin nedeni.

-maurice careme-


şiir için teşekkürler, atze.
dışardan geldim, çok yorgunum. dikkatim dağınık. okumaya da film izlemeye de hazır hissetmiyorum. çay ve kek aldım. zihnim parça parça. birleşsin, bir film izleyeceğim sanırım.

hah, benim karıncalar, yuvalarının önüne bir parça tavuk, ciğer ve kek koyarak ortalıkta dolaşmalarını engelliyorum ya hani, bir tanesi var gruptan ayrılıp ta uzaklara gidiyor. iki gün önce farkettim. bugün iyice yaklaşıp, onda diğerlerinden farklı bir özellik görmek istedim ki dolaşıp duran hep o mu, bileyim. ben ona yaklaşırken yüzümü nasıl görmüştür acaba? rahatsız etmesin diye nefesimi tuttum gerçi. ona jonathan adını verdim. evet, richard bach'ın martı'sı ile aynı isimde.

hmmm... hala kendime gelemedim, biraz daha konuşalım. balkona gelen kuşlara kış için bir yemlik yapmayı planlıyorum. plastik bir leğen alsam rüzgar uçurur. ne yapacağımı bilemiyorum. leğenin ortasına ağır bir taş bulup koysam işe yarar mı acaba, bilemiyorum.

bugün adana'daki ablamla msn'de konuştuk. köpek alacaklarmış. ciddi ciddi, gözü dalarak (kamera açıktı), "ben sanırım kediden çok köpeği seviyorum, evet evet öyle," dedi. bahçeye gelen bir sokak kedisine yemek vermiş de başını okşamak isterken ablamı ısırmış. ablam biraz titizlenir, bir sürü kuduz aşısı olmuş. köpeği tercih etmesinin nedeni bu galiba. "ama" diyor, "beni ısırdı diye mahcup oldu galiba, artık hep gelip bana sürtünüyor, hep benden yemek istiyor. canım.":) ablamın bir avukat arkadaşı vardı. halime abla. evlenmiş. "halime abla'nın inekleri vardı, ne oldu?" diye sordum. "aa iyiler dedi. bir sürü de tosunları oldu." hep bunlar değildi konuştuklarımız ya, önemli sohbetlerin arasında hiç garipsemeden bunları da konuştuk.

bu arada bizim balıklara yem aldım bugün carrefour'a gidip. bir de elektrikli soba, şu infrared teknolojili olanlardan. ama duruyor, tripod'a monte edemedim. yarın artık. artık üşümeyeceğim galiba. bilgisayarda tivibu'da aldım. burdan tv izleyebiliyorum aslında. ama alışkanlık işte, hiç aklıma gelip açmıyorum.

şimdi daha iyiyim. bir film seçeyim ben.

4 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

şu karıncalarla olan muhabbetine bayılıyorum peri :) sana da bayılıyorum :)

şenay izne ayrıldı dedi ki...

dün süpermarkete gittim burda, bembeyaz saçlı, ufak tefek bir kadın, incecik dudağındaki kırmızı rujla belki 20 belki 30 tane kedi maması almıştı, kutuların üzerindeki kedi resminden anladım kedi mamması olduğunu. sonra kutuları küçük, bavulumsu çantasına dizdi.

endiseliperi dedi ki...

elifcim,
ben de sana bayılıyorum. güzel mektubunu hızlıca okudum. uygun zamanda dikkatlice okuyup yanıtlarım, olur mu? arçil gelmek üzere, dün paçanga böreği sipariş etmişti. hazırladım da o gelmeden bir kaç dakika önce kızartmaya başlayayım ki sıcak sıcak yesin evladım:)

şenay,
bu hikaye muhteşem bir film sahnesi olur. sen ne yapsan, senaryo filan yazıp kısa film çeksen mesela. ne şahane olur. bu arada hoşgeldin. kaçak'la buluşamamanıza çok üzüldüm. gelecek sefere umarım bir almanya seyahatı yine olur ve birlikte gideriz. şahane olur.

ikinizi de çok öpüyorum.

sevgiler.

Elif Derviş dedi ki...

:))