Salı, Kasım 23

tamam, yazı dağınık ama, hey dostum biraz sarhoşum ha!..

komik bir şey oluyor şu an; tabağımdaki yemeği masanın bir tarafından diğer tarafına geçiriyorum sürekli. çünkü tina peşinde. oysa içindeki tüm etleri, ajandamın üstünde ona verdim. ciddi ajandam böylece tinanın zevk mırıltıları, pati izleri, yağlı yemek lekeleri ile doldu... böylece ben mümkün olabilen en ciddi yüzümle duruşma salonundayken... aa yarın da duruşmaya ben girmeyeceğim, ne seviniyorum. daha şimdiden. allahım ya!... sevsem ya ben artık şu mesleği. bu mesleğin benim mesleğim olduğunu biliyorum da, bir yerde yanlış yaptım galiba. sanırım ceza avukatı filan olmalıydım. bu kambiyo işleri ne bileyim, fazla oyun gibi.

canım, dünkü matrak filmde amerikan ordusunda paranormal faaliyetlerle ilgili gizli bir birim kurulmuştu da -sen belki gülmezsin filme, bence komikti çok, özellikle george clooney'in bakışlarıyla bulutları dağıtması filan:):)-, neyse, clooney, ewan mcgregor'a diyordu ki; "kaderine aykırı iş yaparsan akıntıya kürek çekersin. senin bulman gereken kaderinin senden ne yapmanı istediği." ben aslında her sabah bu soruyla meşgul şekilde uyanıyorum. bugün  ne yapmam gerek, yahu? tamam, akşama mantarlı krep yapayım, talih'i okuyayım, karşılıksız çek keşide etme suçunu yutayım da... allahım? benden ne istiyorsun, ne yapmalıyım? aslında ben sanırım çok kibirli biriyim, sanki bir filmin başrol karakter oyuncusuyum sevgilim. şu allahın unuttuğu kartal yuvası evin içinde dolanıp duruyorum... bugün mesela en anlamlı  çabanın ezilen kadınlar için en verimli örgütleme biçim nasıl olmalı, diye dolaşıp durdum, peşimde tina ile.

hah, şimdi izleyeceğin film şahane. sanırlar ki aşk sadece rastlantısal bir şey, milyonlarca seçeneğin filan var. oysa hiç öyle değil. yani birini görünce, tanıyınca kalbin deli gibi çarpmaya başlar; çünkü aslında kaderinde yazılı o adam, illaki o adam, o olmazsa her şeyin eksik olacağı adamla karşılaşmışsındır. seni nasıl da seviyorum.

izle:)