Cumartesi, Aralık 18

ne bu kavga gürültü!?

bütün şamata şu sağ el yüzünden. vay efendim, sol el bir işe yaramıyormuş da bütün yük ondaymış da... sürekli böyle pis, ısrarlı bir adalet arayışında, sıkıcı mızıldanmalar içinde. bu sabah önemli bir şey düşünüyordum (arçil'in ne zamandır cep telefonu yok. yılbaşı hediyesi olarak istediği o pahalı telefonu alsam mı, almasam mı? yoksa diğer taksitlerin bitmesini mi beklesem?); o sırada  sağ el demliği tutmuş, sol el de demlik süzgecinin içindeki çayı çöpe boşaltmaya çalışıyor, ama bir türlü dökemiyor, çöpün dışına, sağa sola çaylar savruluyor. baktım sağ el sinirden gerginleşmiş yine, fazla da bekletmeden dırdıra, sol eli azarlamaya başladı. sol el de ne yapsın, sus pus duruyor.  üzülüyorum bu mazlum haline çok,  öğretmemişler, üstüne bu kadar gidilir mi? sağ el doğrusu çok çalışıyor, hiç hoşlanmasam da gürültücüü tavrından müsamaha gösteriyorum bu nedenle. kendimi tutup, sustum.

bugün hava güneşli olunca, temizlikti, ütüydü derken fazlaca ayakta kaldım bütün gün. ayaklar bu sefer, of aman, yeter, diye sızıldanmaya başlayınca tepem attı. hepsini toplantıya davet edip, bas bas bağırdım. "burada herkes sadece görevini yapıyor, daha fazlasını değil! sen sağ el, yaw burda dost bilmen gereken, sana en yakın olan sol elden başka kim var!  parmağın kesildiğinde onu sarmak için kimden yardım istedin, ha! zavallı sol el telaşla, becerebildiği kadar sarmadı mı parmağını? nedir bu afra tafra! üstün  niteliklerini bu kadar gösterişle, yaygarayla  duyurmak, her şeyden önce ayıp yahu! burada kimsenin aşırı hak iddiasında bulunmasına, mağduriyetini aşırı ifade etmesine izin vermiyoruz. sözüm size ayaklar. olup olacağı görev tanımınızda ne varsa onu yapıyorsunuz. hem sizler, mideyi hiç hesaba katmadan, onu hiç düşünmeden gerginlik yaratıyorsunuz burda.  yahu bilmiyor musunuz, siz kavgaya  başlayınca sinirsel kasılmalarla yemeği reddediyor. bundan kim zarar görüyor? yine siz. bakın kalp orda kendi halinde, ona hiç bir uyarıda bulunmama gerek duymadan didinip duruyor sürekli. niye onu örnek almıyorsunuz. onun hiç övündüğünü gördünüz mü? şimdi hepinizi bu ukala, gösterişli, gerginlik yaratan tavırlardan uzak durmaya,  işbirliği içinde görevinizi yapmaya davet ediyorum. hadi sağ el, bir çay koy da barışalım; sol el, sen de yardım et."

sol el fincana şeker koyarken tezgaha şeker döktü. önce bir sessizlik oldu,  sonra kendimizi tutamadık kahkahayı bastık. birlikte yaşamak zor bir hadise vesselam, idare etmek lazım.



hoca arçil'in odasında diye mutfaktaydım bugün. toplantıdan sonra, ne zamandır yapmadığım, arçil'in bayıldığı sosisli milföy çörek ve benim bayıldığım, bol çikolatalı ıslak kek yaptım. şimdi sıcak odada çay ve kek yiyip, dinleniyorum. kitap mı okusam (orhan pamuk, manzaradan parçalar kitabına başladım), film filan mı izlesem diye düşünmekteyim. hepimizin, eller, ayaklar, mide, pankreas kesesi... keyfimiz yerinde;)

Hiç yorum yok: