Perşembe, Ocak 20

sessizlik


saki,  lady anne susuyor adlı hikayesinde bir evlilikteki küskünlük dolu iletişimsizliği güldürücü bir şekilde yazar. dost yayınları'nın babil kitaplığı serisinden çıkan kitabı okurken çok zevk alacağınız güvencesini veririm size. insanlık hallerimiz bazen bu kitapta olduğu gibi komediyi bazense trajediyi çağırır. bergman'ın sessizlik filminde iki kızkardeşin iletişimsizliği çok acıklı, şiddet doludur. filmden itibaren kıyıcı, gergin bir duygu size akar, dolar, taşar. bergman, filmlerinde varoluş sorunlarımızdan birini mesele edinip, derinlemesine ve yoğunlukla, hiç dağılmadan bir film boyunca bizi o konuda düşünmeye kışkırtır. sessizlik filminin meselesi, iletişimsizlik.


aralarında biri ağır hasta olan iki kızkardeş ve onlardan birinin küçük oğlu tren yolculuklarına, iklimi sıcak ve yarı militarist bir ülkenin büyük otelinde mola verirler. hasta ve entelektüel olan, diğerine yoğun, tutkulu ama suçlu bir sevgi göstermektedir. dışa dönük, şehvetli olanın ise bu sevgiye tavrı çok tepkiseldir.


şiddet, düşünülür ki gürültülü ve edimsel bir şeydir hep. oysa sessizlikten, iletişimsizlikten, konuşmanın artık mümkün olamayışından doğan şiddet yaygındır ve katlanılmaz derecede ağırdır. filmde, caddelerde tanklar gürültüyle ve tehditkarca dolaşır ya, uzakta, dışarda olanın değil, yakınınızda, ailenizin ta içinde sessizce yaşanır şiddet ve sevginin gölgesinin dolaştığı bu ilişkilerdeki iletişimsizliğin acısı katlanılmazdır.


müdahaleci ve dediğinden şaşmaz budala anneniz, rekabetçi, kıskanç ve halden anlamaz kardeşiniz, yalnızlığınıza ve mutsuzluğunuza duyarsız kocanız ve bambaşka hallerde olan sizinle yaratılan sonuçta, iletişimin artık mümkün olamadığı, çözümü oluşturacak anlamın güvenle kurulamadığı  kin, nefret, öfke dolu bir sessizlikten başka bir şey değildir.


konuşamamanın tarihine baktığımızda, birbirine dönük, masum ve anlayış dolu iletişim niyetinin hangi noktalarda krize girdiğini, nerelerde hayal kırıklığı ile hevesinin kaçtığını, nerde o güvenin tümden yok olduğunu görebiliriz belki ama geri dönülmez şekilde kaybolmuşuzdur.


filmde, otel görevlisi yaşlı adam, onların dilini bilmemektedir, ama onlarla en insani ilişkiyi kuran da odur. hasta olan kardeşin nefes alamadığı sahne, düşlerimizde haykırmak isteyip de ses çıkaramadığımız kabusları andırır.

bergman'ın çoğu filminin sanat yönetmeni olan sven nykvist bu filmde harikalar yaratmış. elbette izleyin bu filmi. izlemelisiniz.

2 yorum:

Clea dedi ki...

sessizlik benim en sevdiğim Bergman filmlerinden biri. Bergman'ın en naif, en duygusal filmlerinden biri olduğunu da düşünüyorum. izleyeli epey oldu, ama iki kardeş arasındaki iletişimsizliği, küçük oğlan çocuğunun otelde başıboş dolaşmalarını, otel görevlisi ile müzik yoluyla kurulan iletişimi, her şeyi çok iyi hatırlıyorum. "iyi film" kendisini unutturmuyor, belleğe oturuyor. periciğim Sven Nykvist'i çok severim ben, sanat yönetmeni değil görüntü yönetmenidir ama:)mükemmel bir şekilde sanat yaptığı kesin tabii! üstelik yay burcudur.(hoş bir ayrıntı di mi?) belki yazarken sen de o anlamda kullanmışsındır. güzel yazın için eline sağlık!

endiseliperi dedi ki...

rica ederim. sevgiler.