Pazartesi, Mart 14

another year


çok güzel bir film izledim. sakin, ama güçlü. insan nasıl mutlu olabilir, bir fikri var filmin. bende bir tür yetenek gibi var, mutlu olabilmek hadisesi. sessiz, durgun görünürüm ama epey mutluyumdur. ya da başkalarının müthiş yüce, ulaşılamaz gördükleri mutlulukla benim mutluluk pek farklıdır.

baharın gelmesi çok iyi oldu. her yıl geliyor da, bu sefer şaşkın bir sevinç içindeyim. sardunya ve çuha alacağım.

fimde bütün oyuncular çok iyiydi. lesley manville çok çok iyiydi. bence zevkle izlersiniz. ben şurdan izledim. hmmm! bu sitede hep 72. dakika uyarısı var, aklınızda olsun. sonra 30 dakika beklemeniz gerekiyor devam etmek için. ben ertesi güne kadar bekledim hatta. sabah arçil'in odasından kendi odama taşındım, odaları düzenledim, pencereleri açıp havalandırdım, kahvaltı tabağımı ve çayımı alıp filme başladım. on dakika geçmemişti ki, "72 dakika izlediniz!" iftirası ile karşılaştım. hayır, gerçekten, sadece on dakika oldu, dedim. ama beni duymadılar. bir süre sonra izleyebildim neyse ki. belki başka bir siteden bulup izlersiniz mola vermeden.

ben akşam yemeği tepsimi aldım, yine bir mike leigh  filmi izleyeceğim. güzelse size de söylerim.

10 yorum:

şenay izne ayrıldı dedi ki...

"fimde" yazılmış, dikkat. ve değilim, yani bahar geliyor diye sevinç içinde.

endiseliperi dedi ki...

:)çok teşekkür ederim. hataları bilinçsizce yapıyorum, ama sen gel diye hatta şifreli hatalar düzenlerim artık. esquire dergisi bir zamanlar bir yarışma düzenlerdi, böyle hatalar bulan, atıyorum, ilk on okuyucuya bir kasa bira, filan hediye ederlerdi.

kendini eğitmen lazım, sevinmek için. "bahar geliyor!" cümlesini kendine müthiş bir habermiş gibi sunmalısın. hem bak, palto giymeyeceksin, pencere açık uyayacaksın, sokakta bir taşa oturup güneşi, insanları izleyebileceksin. erik, kiraz, çilek alacaksın manavdan ve belli mi olur şenay, belki de aşık olacaksın! benim tek sorunum var, hı hıı, evet, güneşle şu yukardaki gibi çiller çıkacak yine yüzümde. istemiyorum, tüm kış gitsin diye uğraştım. yaaa, böyle böyle trajedilerle...:)

canım. sarılıp öperim. fanzinimi istiyorum!

endiseliperi dedi ki...

not: yeni öğrendim; 72. dakikada modemi kapatıp açarsanız filmi izlemeye devam edebilirmişsiniz.

Adsız dedi ki...

O fimi ben de indirdim ama sonra imdb'deki bazi yorumlardan uzgun bir film oldugu sonucuna vardigim icin izlemedik. Ayni yonetmenin "Happy go lucky" adinda bir filmini izledik; hic fena degildi. Uzgun bir film mi "another year"?
Bir de her zamanki gibi fotograflarinda (sayfanin tepesindeki) ne kadar genc gozukuyorsun! 20-25 arasi birsey. Ne guzel! Ben simdiden yasimin ustunde gostermege basladim sanki. Sivilcelerim var tamam ama bir dolu (gercekten cok) beyaz sacim ve kirisikliklarim da var:(

opuyorum pek cok:)
tavsan

Adsız dedi ki...

Ben de dun baslamistim filme ve ayni sitede izliyordum. Tek sorun, her 2 dakikada bir sona geliyorduk ve filmi buyuk merak icinde kapattim. yarin ayni sorun olmaz umarim.

Insan oyle sofralar kurmak, guzel dostluklari paylasmak istiyor ki filmin yari kalan kismini kapattigimda kosup gittigim yerin yemek siteleri olmasi cok normal oyle degil mi?

Bir de yemek yapmayi bilen degil de -gercek anlamda- yemek yapmayi seven erkekler harikalar ;)

Yagmur

justine dedi ki...

Canım Peri,
bugün 24 saat nöbetçiyim, nöbeti yarıladık ama başım ağrıyor biraz. Bir de Poliş geliyor bu akşam biliyor musun?:) Sabah nöbet çıkışı o evde uyuyor olacak, iyi haber bu. Kötü haber ise yarın akşam gidecek olması. Neyse. Sonra sonra... Ne diyecektim ben sana? Hah tamam, Mike Leigh'in tarzını beğenirim. Yıllar önce annemle onun Secrets & Lies filmini izlemiştik, annem çok sevmişti. Ki ona film beğendirmek zor iştir!!! İşte annem sevdiği için de bana hep iyi bir yönetmen gibi gelmiştir:p Şaka tabii, oyuncu yönetimini ve doğal sahnelerini de çok beğenirim. Bir de Naked'ı severim, kaynamasın arada.

Bu filmi (Another Year) daha yeni klasörledim ben. (indirdim demedim, dikkat et:p) Hatta acaba seyretsem mi diye düşündüm. Annem gitmeden bir film seyretmek istemişti benimle beraber, keşke bunu seçseydim. The Vicious Kind diye saçma bir film seyretmiştik. Neyse, ben yalnız seyrederim artık.

Kafam kazan gibi, saçmalıyor olabilirim kusura bakma lütfen.

Birden bahar geldi, farkında mısın!? Hava nasıl güzel, taze, mis gibi. Derin derin nefes alıyorum. Bahar havası, hatta İzmir için konuşursak yaz havası bu kokladığım. Yalnız, havanın güzelliğini gören hastanelere koşturuyor, hem geziyorlar hem de muayene oluyorlar valla. İnan abartmıyorum, biraz önce çocuğuyla ilgilendiğim adam içeride şarkı söylüyordu, allahallah ne tuhaf, ben hastalıklarda böyle neşeli neşeli şakıyamam diye düşünüp adamın yüzüne bakmamaya çalıştım, ne yapayım?:) Filmini alırken de yüz on sekiz, sekiz gibi sinir bozucu bir reklam cıngılını seslendiriyordu!

Filmleri online izlemesen keşke, sanki güzel olmuyor gibi geliyor bana. Bende tüm filmler var, iste yeter canım:)

Çok sarıldım.

(Yarın değil ama diğer gün İkiru filmi hakkında yazdıklarını da okuyacağım. Güzel bir zaman olmalı. Yazının güzelliğine değmeli en azından.)

Ya bitiremiyorum ama, geçen gün koyduğun -dün sanırım-, header çok çok güzeldi. Baktım kaldım öyle. Bu da şirin, fakat o kalsa ya biraz.

endiseliperi dedi ki...

sevgili tavşan,
yok, çok üüzntülü değil film. çok trajik karakterler var ve çok gerçek onlar. çevremizde var o insanlardan ve çok acıklı bu. happy go lucky filmine başladım, ama hoşlanmadım, devam edemedim. kızlar fazla cıvıldaşıyordu, fazla gürültülü bir hal vardı, bıraktım.

canım tavşan, sağol. biraz genç gösteriyorum hep, biliyorum. zayıf olmaktan ileri gelen bir şey sanırım. kırışık da genetik olarak pek görülmüyor bizde, annem sağolsun. ama ne olacak ki, fena da bir hayat yaşamadım, yaşlanmayı hakettim aslına bakarsan. saçımda beyaz var benim de. arada sırada boyuyorum kendi rengine.

üzülme canım ya, bir sürü kremler filan çıktı, yaşlanmana da pek izin vermiyorlar.

öpüyorum ben de. sevgiler çok.

endiseliperi dedi ki...

yağmur,
justine2nin dediği gibi temiz temiz indirmek lazım belki de filmi. ben eskiden indirmeden izlenmeyeceğini bilmiyordum, bir arkadaş, sanırım hacivat dedi, niye online izlemiyorusnuz, diye, öylece keşfettim.

evleri müthişti bence, çok güzeldi. rahat, huzur dolu bir ev. arka bahçeleri ne hoştu. ben filmden öyle anladım ki, biraz toprağın olacak, sevdiğin insanla birlikte toprakla uğraşacaksın. sonra sevdiğin adamla arkadaş gibi konuşabileceksin. sevdiğin adamla yemek yapıp, hala flört edip, yanından geçerken ona dokunacaksın. sevdiğin adamla birlikte arkadaşların olacak ve onlarla keyifli sohbetler yapıp yemek yiyeceksin. hele sevdiğin adam yemek de yapıyorsa şahane olur bu, evet;)

filme devam et bence.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

yaşasın!... yaşasın!... poliş geliyor:) poliş bir bavul dolusu kirli çamaşırla gelip, onları yıkayıp mı götürüyor, ne o öyle ateş alır gibi.

sevinçli olduğun için sevindim. yarın güzle bir kahvaltı sofrası kurun ve müzik açın ve bolca gülün. acıklı şeylerden hiç konuşmayın.

ben valla sanki çok tanıdık bir yönetmen, tüm filmleri izlemişim gibi, ama sanırım izlemedim ya da izledim de, unuttum, bakalım. ben behzat ç izledim bu akşam. hastanede şarkı söylenir mi ya. hem de çocuğu hasta. belki çocuğu korkmasın, her şey normal sansın diyedir.

sen de arçil gibisin. o en dandik dizileri bile indirir, klasörler, saklar. at gitsin diyorum, o dandik dizileri bir de indiriyorsun filan. bozuluyor. onun sevdiği şeylere saygı duymalıymışım. two and a half man dizisine ne saygı duyacağım ya. ya da how i met your mother, hadi bu ikincisi neyse.

koydum header'ı yine. kenarı kocaman ağaçlıklı bir orman yolunda faytonla bu cafe'ye gelmiştik. güzel bir gündü, ama kalabalıktı. hava güneşliydi çünkü.

kendime dışarı emrini vermem gerek benim de. sabah kalkıp şu ormanda yürüsem şahane olur. bakalım lım lım lım


öpüyorum. sevgiler. polişka'ya selamlar çok.

stk dedi ki...

http://insaniyet.blogspot.com/2011/07/bir-yl-daha_06.html
anather year hakkında bi şeyler karalamıştım...