Pazar, Ocak 1

anton


A Sunday Smile by Beirut on Grooveshark 

anton, yeni yılın ilk misafiri. bugün marketten dönerken bizim apartmanın bahçesinde gördüm. minik kuyruğunu sallayarak peşimde dolaştı. komşu, birilerinin gizlice bizim bahçeye bırakmış olabileceğini söyledi. eve gidince ekmek parçalarını et suyu ile ıslatıp, üstüne tinanın ciğerinden koyup götürdüm. bir koli koymuşlar da içinde yatıyordu. eve döndüm. akşama doğru hava iyice soğumaya başladı. o sırada aklımdan sürekli dün akşam ablamla yaptığımız konuşma geçiyordu; çok sevdiği köpeği ölmüş. çok üzgündü. veteriner nedenini anlamamış, soğukalgınlığı olabilirmiş. eh, bu konuşmayı yapmış olmamızın bir anlamı olmalı herhalde.

polar şalımı kesip ona bir giysi dikip götürdüm. öyle uslu ki, kucağımda sakince yattı, ben de patilerinden filan geçirerek kazağını giydirdim. adını anton koydum. gerçi erkek mi kız mı, emin değilim ya. öyle bir süre uyudu kucağımda. şalın diğer parçasını da üstüne örtüp, çıktım. sonra yine duramayıp yöneticiye indim, hayır, apartmanın içine alması mümkün değilmiş. eve gelip bir sayfa kitap okudum. sonra hızla aşağı inip kucakladığım gibi eve getirdim. içine halı serdiğim kolinin içinde battaniyesinin altında güzelce uyuyor şimdi boş odada. sağlıklı görünüyor, henüz üşütmemiş sanırım. ama hiç sesi çıkmıyor. sürekli uyuyor. köpekten hiç anlamıyorum. burnu ıslak, ateşi yok. kış geçinceye kadar gündüzleri aşağıda, geceleri bizde kalabilir diye hesap ettim. tina faktörünü şimdilik düşünmüyorum. bakalım ne olacak.

29 yorum:

serpil dedi ki...

Ne kadar iyi yapmışsın Peri, çok tatlı bu Anton. Peki Tina görmedi mi hiç onu, ya da Anton Tina'nın sesini duymadı mı acaba

Mutlu yıllar, seni ve Arçil'i öpüyorum :)

redrabbit dedi ki...

peri 20 yıldan beri bir köpekle ev ve hayat arkadaşlığı yapmış biri olarak belki sana bazı önerilerde bulunabilirim.Öncelikle Anton'u hemen veterinere götürmen gerekir.Aşılarının yapılması özellikle kanlı ishal denen bir hastalığa karşı önlemlerin alınması gerekir.Evde başka bir hayvan olduğu için bu önemli..Gündüz ve gece başka yerlerde kalması onu zorlayacaktır ama yapacak başka birşey yoksa,ne yapalım.Çok küçük olduğu için,soğuktan korunması,iyi beslenmesi ve direnç kazanması gerekir.Et suyuna haşlanmış pirinç,makarna(hatta içinde kolayca sindirebilmesi için rendelenmiş ya da minicik doğranmış sebze de atabilirsin)yiyebilir,güçlendirir onu.Hatta haşlama suyuna sarımsak diş de at.Antibiyotik etkisi vardır.Yeni yılda yeni bir misafir!!Harika!İlk etapta aklıma gelenler bunlar.

endiseliperi dedi ki...

evet çok tatlı, serpil. öyle uslu ki, insanın gözleri doluyor. 10 dakikada bir odaya gidiyorum. beni görür görmez sırt üstü yatıp karnını açıyor. erkekmiş bu arada, anton ismi çok iyi oldu. ancak hiç sesi çıkmıyor. tina farkında değil daha. yarın sabah dışarı çıkaracağım anton'u. çiş terbiyesi nasıl oluyor köpeklerde, doğuştan biliyorlar mı emin değilim. ya da bilemiyorum hava soğuk olursa nasıl çıkarırım. ablamla dün yaptığımız konuşma ve hemen ardından önüme bir köpeğin çıkması, ne bileyim, onu almak görevimmiş gibi geldi. ama tina ve ev çok da uygun değil. sadece köpek hastalanmasın istedim. sonra bakarız artık

sana da mutlu yıllar, serpil'ciğim. söyledim, arçil de selam gönderiyor sana.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

redrabbit, çok teşekkür ederim, çok işime yarar bu bilgiler. serpil'e de dedim, aslında eve köpek almak o kadar uygunsuz bir karar ki. ama yapılacak bir şey de yoktu. bu kadar uslu olması da vicdanımı daha da sızlatıyor. başına ne gelse kabul edecek gibi, öyle savunmasız ki. çok teşekkür ederim. eğer sorum olursa sana sorarım o halde, redrabbit2ciğim. çok teşekkür ederim.

sevgiler.

Ayça Yaşıt dedi ki...

Anton'un, sevimli burnunu nemli, mat ve hafifçe soğuktur fotoğraftan anladığım kadarıyla. Bu sağlıklı olduğunun işareti. Nasıl sevindim, çok çok harika bir şey bu Endiseliperi. Fin ve Avusturya tazılarının kırması gibi görünüyor. Doğru tahmin ediyorsam, sakin, uyumlu misacı türünün bir özelliği. Adı çok yakışmış, ne güzel düşünmüşsün.

Piyon, önce kokuyu algılamıştı, pirhana gibi Sonya'nın bulunduğu odanın önünde tedirgin ve meraklı gözetleme çabalarına girişmişti. Sonya büyük bir köpek ve çılgınca keyif alıyordu kedi kovalamaktan. Fakat kapı altından birbirine ulaşma çabaları ısrarlı geldiğinde yüzyüze tanıştırma adımına geçtik. Aralarındaki husumet sadece evdeki makamlarını ve sahiplerinin sevgisini paylaşma nedeniyle doğan, doğal tartışmalardı. Ama ne Sonya Piyon'u diğer kedilere yaptığı gibi ipini koparırcasına kovalamaya kalktı, ne de Piyon korkuyla kendine veya birilerine zarar verdi. Aralarına bir metre kadar bir mesafe koymaya kendileri karar verdiler ve kuralı bozan biri bozmadıkça sorun da çıkmadı. Ev gerginse bu hayvanlara hemen yansıyor, birden kavga patlak veriyor aralarında. Öyle bir gerginlik olduğunda da, Sonya ile Piyon'un arasına girip, sakinliğimi ikisi de hissedene kadar bekliyorum. Eğer Sonya hırçınlık yapıyorsa onu yere yan yatırıyorum ve kaslarını bırakana kadar bekliyorum. Bu köpeklerin dilinde teslim olmak demek. Şayet Piyon'sa hırçınlık yapan, çözüm üretemezsem o zaman ben yere yatıp teslim oluyorum. :)))

Anton'un çenesini güçlendirmesi ve kaşıntısını gidermesi için ısıracak bir şeyler çok hoşuna gider. Tavuk kemikleri iyi çözüm, hem yiyecek hem dişlerini kaşıyacaktır. Ne kadar çok oyun, o kadar çok özgüven. Aç olduğu halde karnında gereksiz bir şişlik varsa iç parazit olması yüksek olasılık. Sevgili Redrabbit'in önerileri harika, Tina'nın da sağlığı açısından parazit aşıları yaptırmakta fayda var.

Herhangi birşeye ihtiyaç olursa, elimden geleni yapmaktan mutluluk duyarım Peri. Çok güzel haber bu, çok mutlu oldum.

Sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

sevindiğin için çok teşekkür ederim, atze'ciğim. nedense bu bana çok iyi geliyor.

tina çok ama çok kıskanç. arçil2i sevsem, arçil2le konuşsam bile kucağıma gelip miyavlamaya başlıyor. bakalım tanıştırınca nasıl olacak. anton çok iyi huylu, dediğin gibi çok munis bir köpek. şimdi yanında geliyorum. sessizce sevdirdi kendini. canım, bir kere olsun sesini çıkarmadı, bir şey istemedi. kutusundan da hiç ayrılmıyor. öyle meraklanıyorum ki bu normal mi, niye kalkıp odayı bile keşfetmeye çalışmıyor, diye. acaba iyiliği suistimal etmemek için mi böyle yapıyor? canım benim. yarın tavuk pişiririm, bir de kemik suyuna makarna haşlar koyarım redrabbit'in dediği gibi. acaba tavuk kemiği boğazında kalmaz mı, atze? ılık süt yaptım ama içmedi. sütü sevmiyor belki de köpekler. yarın fırsatım olursa belki veterinere götürürüm. arçil birlikte götürelim istiyor, salı günü o müsait, ama bakalım. karnına baktım, şişkinlik filan yok hiç. çok sevindim.

belki bu durumda arçil2in sömestr tatilinde anton'u, köpeği olan ablama götürürüm. eğer isterlerse. geç oldu, yarın ararım artık. onların evi portakal bahçesinin içinde. çok iyi olur eğer mümkün olursa. şimdilik yaptığım planlar bunlar. bir de belki çeşit çeşit renkli yünler alıp anton'a ceket öreceğim. benim aceleyle diktiğim ceketi şimdiden çıkarmış:)

tina ile karşılaşması bir sorun. bakalım, yarın uygun bir ortam oluşturup tanıştırırım. korkum anton'dan değil, tina'dan.

öpüyorum çok seni. bir sorun olursa ararım seni yarın.

sevgiler çok.

Ayça Yaşıt dedi ki...

İlk gün için sükuneti normal Peri, lütfen endişelenme. Annesinden alınıp bir kutuda hiç bilmediği bir yere bırakıldığı için muhtemelen yorgun ve üzgün. Ama bakışlarında şaşkınlıkla karışık teşekkür var. Sıcak bir yere geldiği, sahiplenildiği için güvenle tüm yorgunluğunu atana kadar uyuması güzel şey. İlk günlerden fazla şaşırtmak güvenini kırabilir. Sütü de şaşkınlıktan içmemiş olabilir. Tina'yla şaşkınlığını atmadan tanışması biraz riskli sanki ikisi için de.

But kemiği vermeyi düşünüyorsan o ince kürdan gibi kemik var ya, onu aldıktan sonra hiç sorun olmaz. Dişleri henüz çok küçük, elbette kemiği kıramayacaktır ama uçlarını kemirebilir. Sütü de(midesini bozmaması için biraz sulandırabilirsin), Anton açken verirsen sevip sevmediğini hemen gözlemleyebilirsin.

Tuvaletini evde yapabileceği bir yer mi olması kolay olur, yoksa tuvaletini dışarıda yapmasını mı tercih edersin? Henüz küçük olduğu için öğrenmesi çok daha kolay.

Bir de odaya girdiğinde doğruluyor, kuyruk sallamaya başlıyorsa onu yanına çağırarak kutudan çıkmaya teşvik edebilirsin. Sınırları göstermeni, iznini bekliyor olabilir. Kutusundan çıktığında ya da yapmasını istediğin bir şeyi yaptığında çenesinin altını boynunu okşaman onu ödüllendirdiğini gösterir. Yaptığının iyi bir şey olduğunu ve bunu onayladığını algılar.

Anlattıklarından anladığım, şimdiki sükunetiyle seni sahip olarak kabul ettiğini ve güvendiğini gösterdiği. Senin olduğu için çok şanslı. :)

İyi geceler.

Yazmak iyidir... dedi ki...

Çok çok tatlı bu Anton, Periiii!!! Ah nasıl özendim. Böyle uslu olması filan. Köpekler bir başka oluyor bence, kedi sahibi olsam da böyle düşünüyorum, diğer kedi sahipleri beni paralamasın lütfen.
Ama Miço'yu sokaktan aldığımızda o da böyle tatlılıklarıyla bizi mahvetmişti: 2 gün yavru bir kedicik tuvaletini tutar mı? Meğerse temiz kum kokmadığından, tuvaletin yerini bilememiş. Bir yerlerden kirli kum bulduğumuzda, kendini nasıl da bırakıvermişti, el kadar şey.
Yani dini inancım falan olmasa da, annanemin sözü çınlar kulaklarımda ne zaman muhtaç bir hayvan görsem ve yüreğim eriyiverir: "Günah yavrum, bırakılmaz böyle".

endiseliperi dedi ki...

atze'ciğim,
neyse ki bugün güneşli. anton'u bahçeye çıkardım. gayet mutlu. alışverişe çıktım ordan da. anton için kemik ve makarna, tina için ciğer, güvercinler için çarşı ekmeği aldım:)güvercinler d ebir alem, gagalarıyla camı tıklatıyorlar yemek tasları boşalınca. yemek koyunca bazen teras duvarından çağırayım onları diyorum. nasıl çağrılır acaba diye düşünürken, gel bili bili bili, dedim çocuk şarkısındaki gibi, galiba doğrusu da buymuş:)

eh bana müsaade, anton'un odasını silip süpürmem lazım.
bu arada yönetici çözüm düşünüyor. çünkü bizim tina anton'u farkedip sabaha kadar kapısından ayrılmadı. tina mutsuz olursa bil ki hepimiz mutsuz oluruz. öyle şımarık bir kedi:)

öpüyorum çok seni.

endiseliperi dedi ki...

yazmak iyidir, evet kediden epey farklı. ne tırmalama, ne bişey. uyumlu, munis, sevgi dolu. sabah bir tabak dolusu yemek hazırladım, hiç nazlanmadan yedi, suyunu içti güzelce. çok akıllı:) bizim aile de aç susuz hayvanlara hiç dayanamaz. anneme göre en büyük günah bir canlıyı aç bırakmak.

öpüyorums eni.
sevgiler.

Yazmak iyidir... dedi ki...

Yirim yirim ben onu. Bütün gün açıp açıp şu kocaman gözlü fotosuna baktım. Doyamadım.

asliberry dedi ki...

Yaman için yapamadığım tek şey. Aslında kendimde o gücü bulabilsem. Yaman'ı okuldan alsam, bir daha göndermesem. Eve bir kedi ve hatta bir de köpek alsam. O kadar mutlu ve sağlıklı büyüyecek ki. Bunları laf olsun diye söylemiyorum. Yaman dokunarak, hissederek yaşamayı sevenlerden. Okul mokul ona göre şeyler değil. Hem benim akıl sağlığım açısından da şu an için en doğrusu buymuş gibi geliyor. Ben son günlerde rasyonel düşünceden tamamen kopmuş durumdayım. Yazını okuduğumdan beri bu düşünceler içimi kemirip duruyor.

endiseliperi dedi ki...

yazmak iyidir, gerçekten çok tatlı. paytak paytak yürüyüp, onu okşayacağım zaman patilerini iki yana açıp karnının üstünde yere yatması çok komik:)

endiseliperi dedi ki...

canım aslı'cığım,
çık şu psikolojiden, çok kastın kendini bu ara. ben arçil'e hamileyken, midem bulanıp, başım dönerken, reha "normal, normal" derdi. sonra gece uyumayıp ağladığında aynı "normal", yıkayıp, ütüleyip, giydirdiğim giysiyi o saniyede batırınca "normal", okula başlayıp, haşarı bir çocuk olarak yaramazlık yaptığında, dersi iplemediğinde artık "normal" diyecek kimse yoktu hayatımda ama alışmışım ben bu "normal"e, içsesim normal diye diye her sorunu, zorluğu olağanlaştırdım. bazen gücüm yetmediğinde, çok yalnız hissettiğimde kafayı yiyordum. şimdi sağlıklı olsun, mutlu olsun, eh, eli ekmek tutacak kadar bir meslek sahibi olsun vs kadar derdim. hayatımızı ve isteklerimi o kadar normalleştirdim ki. lütfen, canını çok sıkma, "normal" bunlar. sahi söylüyorum.

arçil de ben de hayvanları çok seviyoruz ya bu bize fazladan ne katıyor, hiç bilmiyorum. yaman hem okula gitsin hem eve bir kedi alın diyeceğim ama sen şimdi kedinin tüyüydü, kumuydu kafayı yersin düşünmekten. bana kalırsa odağın yaman'dan, mesela bir kediye kayması yaman için de rahatlatıcı olur gibi geliyor. ama kedi de epey ilgi istiyor. bazen tina'ya kızıyorum, sana gösterdiğim ilgiyi bir bebeğe gösterseydim kocaman kızım olmuştu şimdi diye. gerçi tina çok şımarık. biraz kolayından al be aslı'cığım, çok didikliyor, çok endişeleniyorsun. yapman gerekeni fazlasıyla yaptığına inanıyorum. ondan sonrası için herkese bir rahatlık vermek lazım bana kalırsa.

öpüyorum güzel, dertli, kara gözlerinden.

asliberry dedi ki...

Ama Peri benim için Yaman son derece normal zaten. Sorun da bu. Sanırım yapamadığım şey dışarıdan gelen sesleri yok sayabilmek. Neyse akşam Anton'u Yamana gösterdim, fotoğrafa iş yerinden çıktı almamı istedi, odasının duvarına asacakmış.

ökçe dedi ki...

Peri'cigim, senin, Arcil'in, Tina'nin ve tabii ki Anton'un, yeni yilini kutluyor, hepinize saglik ve huzur diliyorum.

Anton'u, Noel Baba birakmis olmali:)

Sansli kerata, seninle oldugu icin ne kadar ne kadar sansli. Insallah size cok alisip, baglanmaz:(

I.Ü. Avcilar kampusunde, veterinerlik fakultesinde, tanistigim birileri, evlenip ABD'ye giden bir ciftin kayinvalide-kayinpedere biraktigi bir köpisin, uzuntuden seker hastasi oldugunu soylemislerdi. Oyle de duygusal bu canlar.

O mahzun suratindan coook operim.
Hepinize sevgiler..

endiseliperi dedi ki...

çok üzgünüm şimdi. hatta ağlıyorum, diyeyim. anton yok. ben ona bahçeye kulübe de yapmıştım. tina'nın mama kaplarından koydum, oynayıp, dişini kaşıması için yumuşak top filan. yok. tavuklu makarna yaptım vermek için. hiçbir şeyi yok, anton da yok. yöneticinin kapısını çaldım. diyor ki, açamayacağım şimdi kapıyı, biraz meşgulüm de... biri aldı bakmak için köpeği. bence yalan söylerken yüzüme bakamayacağı için açmadı kapıyı. inanmadım. bunlar çok titiz ya, sabah akşam deterjanlarla apartmanı silip, koku filan sıkıyorlar nerdeyse. ama köpeğe benim baktığımı biliyorlar, biri almak istediyse bana sormaları gerekmez mi? nasıl iş anlamadım. ya da günahlarını almayayım, belki gerçekten biri aldı bakmak için. bana sorsalardı iyiydi öyle bile olsa ya günahları sadece düşüncesizlik olurdu o vakit. canım çok sıkkın. bir küçük köpeği kollayamadım. sokaklara baktım biraz, inanmayıp yöneticiye. ismini de daha öğrenemedi ki. birazdan yine inerim yönetciye. ama karşısında ağlamak da istemiyorum. bu halde adama çok ağır sözler söyleyip, temizliğiniz de batsın, vicdanınız da filan derim. ama adama direkt yalan söylüyorsun demek bu. ispat da edemem. umarım doğru söylüyordur da gerçekten biri almıştır. çok tatlı bir köpek çünkü. köpeği olsun isteyen almak ister. arçil arayıp duruyor, buldun mu anton'u, diye. o da orda üzgün. bakalım.

aslı'cığım, yaman'a anlatma bari bunları, çocuklar çok üzülür.

ökçe2ciğim işte böyle. iyi dileklerin için çok sağol. ben biraz sakinleşeyim, yönetici ile konuşup öğrenmeye çalışırım. adam da öyle alıngan, hassas bir tip ki, mesela, eğer attıysanız bir sokağa bana söyleyin de ilgileneyim, desem, yalan mı söylediğimi düşünüyorsunuz, diyip küsecek. doğrusu öyle düşünüyorum ama o öyle söylerse ne diyebilirim, bilmiyorum şimdi. neyse ya. sizi de üzdüm şimdi. bakalım, ne yapabilirim.

öpüyorum ikinizi de.
sevgiler çok.

neo dedi ki...

periciğim,

anton'u gördüm lakin yazamadım, acayip hasta oldum. ben hasta olmam ki diye şişinerek geziyordum. ofisin yeni yıl kutlamasında üşüdüm, bir de kalabalıktan virüs kaptım. yeni yıl gecesini değil ama ilk ve ikinci gününü yatakta geçirdim. dayak yemiş gibi bir sırt, vücut ağrısı ve de arı kovanı gibi uğuldayan bir kafa :) kırk yılda bir hasta olunca insan hastalığını anlatmaya doyamıyor. ha bir de burnum tıkalı, yediğim hiçbir şeyin tadı yok.

anton çok tatlı, sen de çok tatlı anlatıyorsun onu. ökçe de demiş ya, noel baba bırakmış olmalı anton'u sana :) köpekleri bilmiyorum hiç, yardımı olacak bir fikir gelmiyor aklıma. dilerim tina çok fazla meraklı ve atak davranmaz anton'a :)

kolay gelsin, sevgiler.

asliberry dedi ki...

Hay Allah Peri dur sakin ol. "Kim aldı acaba, tanıdığınız biri mi, ben köpek için bazı şeyler almıştım, onları verirdim en azından" diye ağzını arasan. Hayır aklıma kötü şeyler getirmek istemiyorum. Sakin olalım, bulunacak.

neo dedi ki...

hay allah, tam ben yazarken sen de anton'u yazıyormuşsun :( aslı'nın dediği gibi sorarsan belki bir cevap alınır yöneticiden? üzülme lütfen.

endiseliperi dedi ki...

neo'cuğum, çok geçmiş olsun. çok dikkat et kendine şimdi. bol bol dinlenmek lazım, umarım izin veriyorlardır işyerinden. çorba filan yapan da vardır inşallah sana. ben de bu akşam tavuklu şehriye çorbası yapacaktım, yakın olsaydık getirirdim hemen sana.

dün kartın geldi, öyle sevindim ki. tatlı tatlı da yazmışsın. şimdi mutfakta çiçeklerin arasında duruyor. çok teşekkür ederim.

canım ya, son yoruma yazdım, anton yok. sen habersiz yazınca böyle gözlerim yine doldu. neyse.

tina kendisinden bekleneceği gibi çok meraklı ve atak davrandı. gözleri kocaman ya, öyle faltaşı gibi açtı ki tüm yüzü göz kesildi. anton'u görünce çok ama çok ağır çekim yatağın altına sürünerek girişi de acayip komikti. anton gitti, anısı kaldı böyle.

öpüyorum çok. lütfen kendine dikkat et.

endiseliperi dedi ki...

kapıcının hanımı ile konuştum. "ben de sizin gibi şoktayım. sabah ekmek almaya çıktım, her şeyi almışlar, köpeği aradım, bulamadım,"dedi. yalan söyleyecek bir hanım değil pek. gerçekten üzgün görünüyordu. biraz içim rahatladı. demek ki biri aldı gerçekten. çünkü her şeyiyle almışlar, anton'a ait tek bir şey bırakmamışlar. umarım böyledir. ben yine yöneticiye sorarım. adamın kapısını çalmasam da kapıda karşılaşsak ne iyi olur. sürekli kapısına dikiliyor gibi olmayayım. bir de karı koca çok hassas tipler, beni dün kahve içmeye çağırdılar, gitmedim. bir ısrar bir ısrar... ben de ısrar edilince daha bir diretiyorum kararımda niyeyse. çocuk bekliyor evde, diyorum ya, çocuk da mazeret olamayacak kadar eşşek kadar büyük:)

şimdi biraz rahatladım. alan kimse, bana haber veririseniz, dedim. hayır, illa benim olsun, diye demiyorum, sadece iyi bakıldığından emin olmak istiyorum, dedim. tabi tabi, dedi, muhakkak haber verecek bana. bakalım. ben aslında soğukkanlı biriyim biliyorusn, aslı'cığım. ama anton'u koruyamamış olmak bana çok dokundu nedense. neyse ben sorar soruştururum daha. nereye gittiğini bulurum.

çok sağol. öpüyorum seni çok.

endiseliperi dedi ki...

tamam neo'cuğum. şimdi, birinin almış olması ihtimali yüksek görünüyor. eğer öyleyse, iyi bakılıyor mu, onu tetkik ederim. öyleyse de çok iyi olur bu.
sevgiler.

ökçe dedi ki...

Offf Anton!

Umarim, en az senin kadar merhametli birilerinin evindedir simdi;(

Uzulme Peri'cim, iyi insanlar sandigimizdan daha fazlalar ve bu kadar sirin bir yavruya kotuluk etmeyeceklerdir..

Iyi haberler almak dilegi ve dua ile..

endiseliperi dedi ki...

sağol, ökçe'ciğim. arçil'in fikirleri var; apartmanın kamerası var; onun kaydını talep edelim, diyor yöneticiden. eğer vermezse, anlayacağız ki, suçlu o:) ancak anton kaçırılırken kör noktada olabilir... konuşma böyle sürüyor. şu sitedeki fotoğrafını el ilanına bastırıp mahallede dağıtmak da fikirler arasında.

çok tatlı anton; kimse kötülük etmek istemez ona da, ilgisizlik, umursamazlık da kötülük işte. bakalım, ökçe'ciğim. biz de içimizi ferah tutmaya çalışıyoruz her sohbetin sonunda. şimdi onu çok seven bir evdedir filan diyoruz.

öpüyorum seni.

Yazmak iyidir... dedi ki...

Alllaam tam bana saç baş yolduracak; yönetici,yöneticinin hanımı, kapıcı kim varsa kalplerini kırdıracak şekilde konuşma yaptıracak bir olay. Sakinliğini korumana hayran oldum.

endiseliperi dedi ki...

aynen öyle, yazmak iyidir. kapıcı beni ikna etti, biri aldı diye, o nedenle içim rahat. ama yönetici ile konuşmam lazım daha. ama onunla konuşursam ya ağlamaya başlarım ya da öfkeli konuşurum ki, bundan gerçekten çok korkuyorum. bu nedenle henüz onunla konuşmadım. biraz daha soğukkanlı olmam lazım.

teşekkür ederim.
sevgiler.

mavi dedi ki...

Of of dünyanın şu hayvan sevmeyen, içinde hayvan sevgisi olmayanlarla dolu olmasına alışamadım alışamıyorum :( ne de güzeldi başta herşey..Ah sevgili anton.

endiseliperi dedi ki...

ben küstüm sanırım apartmana. öyle iradi olarak değil de ne bileyim tatsızlaştım onlara karşı. eskiden içtenlikle güler, hal hatır sorardım. şimdi karşılaşınca günaydın, diyip geçiyorum. keyfim çok kaçtı. şu kışı atlatalım da taşınırım ben buradan.

sevgiler.