Salı, Temmuz 4

Unutma beni çiçeği

Geçmişin yuvası bellek, kendi gizemli mekanizması ile her an görevde olan çalışkan bir bölge. Yaşayıp ettiğimiz ne varsa, ordan şöyle bir geçiyor; bazıları unutuşun boşluğunda kayboluyor, bazıları ise hiç ama hiç unutulmuyor. Yurttaş Cane'in ölürken, yaşadığı onca şeyi değil de taa çocukluğundaki Rosebud'ı, kar kızağını unutamaması gibi.

Belleğin kendi kuralları var, farklıysa, heyecanlıysa, korkunçsa yeri hazır. Yankı Yazgan diyor ki, Media Cat'in Haziran sayısında, "kayıt önceliği olan kuvvetli duyguları yaratan her olay, özellikle stres zamanlarında coşan vücut salgılarının etkisiyle, beyin üzerindeki uyarıcı etkilerini artırır. Kalıcılığı mümkün kılan mekanizmaların en önemlilerinden biri, uyarılan sinir hücrelerinin arasında bir bağlantı oluşmasıdır.

Bellek, beyin hücreleri arasındaki bağlantılardır. Bir hücrede oluşan elektriksel değişimin diğer bir hücreye aktarımını sağlayan sinaps (iki hücreyi buluşturan bir tür kavşak diye düşünebilirsiniz) iki hücrenin beraberliğinin aracısı olabilir. Beyin hücreleri aynı anda uyarıldıklarında hücreler arasında oluşan bağlantı, uyarılma tekrarladıkça kalıcılık kazanır. İki hücre arasında kalıcı bağ, uyaran tekrarlandıkça kuvvetlenir."

Yankı Yazgan devam ediyor:"Hareket, belleğimizin mükemmeliğinin bir sonucudur. Aynı mükemmelliyet, yürüyüşümüzü değiştirmeyi bile neredeyse imkansızlaştırır. Belleğin en silinmez izleri yüzümüzde, duruşumuzda, oturup kalkmamızda ve bazen şivemizdedir. Hayatımızın yaşanmış kısmının silinmez ve değiştirilmez yanlarını hareketlerimizde görebiliriz.
Belleğin sözle ifade edilebilen kısmını daha kolay kontrol edebiliriz. Geçmişi nasıl hatırladığımız, geçmişin hangi yanlarını ön plana çıkardığımız, hangi yanlarını untmaya çalıştığımız, biraz bize bağlıdır. Başkalarıyla paylaşılan sözler ise sadece bizim değil, sözü duyanın da belleğindedir. Biz unutsak bile o unutmayabilir."

Hayatımızı dolduran, nerden geldiğini anlayamadığımız bu his ve davranışlar, beynimizdeki binlerce hücrenin uyarılmasıyla oluşan belleğin işi kısaca.

Yukardaki fotoğraf keyif yapmayı seven oğlumun bir anını gösteriyor. Bazen ona bakınca sevinçten pır pır ediyor kalbim ve belleğime direktif veriyorum, bu anı sakın unutma, diye. Ama fotoğraf çekmezsem unutup gidiyorum. Umarım onun belleğinde yaşadığımız iyi anlar çoğunlukta olur ve geçmişi mutlulukla anar.

1 yorum:

hayal dedi ki...

Insanin cok co ksevdigi birine bakarken kalbinin pitir pitir carpmasi ne guzel bir duygu degil mi