Cumartesi, Ekim 14


kavga kardeşliği öldürmez.*


Hayret! Oysa ben herkes sevinir sanmıştım. Buraya uğrayıp fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Bu konuda düşündüklerimi ve hissiyatımı en doğru ve en güzel ifade eden şuradaki yazıyı lütfen okuyun. Hoşunuza gideceğine eminim. Teşekkür ederim Halid.

* şairi hatırlamıyorum. hay aksi.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

tavsiye ettiğiniz yazıyı okudum.düşüncemi çok az konuda dile getirme gereği duyan biriyim.aslında bir çok konuda dile getirecek bir fikrimde olmaz.çoğu konu beni aşar. ama bu konuda susamıyorum. nobel almak uluslar arası spor müsabakasında birinci olmaktan farklı.spor müsabakasında zaten amaç ödül almak. ama nobelde siz onu almayı amaçlamıyorsunuz.siz romanınızı yazarsınız.onu beğenende olur beğenmeyende. sanatçılar eserlerini oluştururlar ama ona nobel verilsin diye başka gayretlere girmezler. çirkin olan bu. orhan pamuk'un yazar olmanın dışında elbette sosyal bir duruşu duyarlılığı olabilir. ama bu genel bir duruştur. ben anlamıyorum. ama siz nobeli haketti diyorsanız öyledir. ben şunu görüyorum. yakın zamanda bosna-hersekte herkesin gözünün önünde soykırımı yapıldı. ırakta lüblanda yapılanlar ortada ve devem ediyor. ama orhan pamuk'un nedense ermeni kürt meselesi konusunda sadece fikri var. onu ödüle layık görenlerin tam da duymak istediği şeyleri tam da zamanında söylüyor. orhan pamuk nobeli alma gayretine girdi. veya biz öyle anladık. haketmeden aldı diye bir iddiam yok..

Adsız dedi ki...

Sevgili Endişeliperi; Sizi tanıyabildiğim kısacık bir süreden sonra edindiğim izlenim, bu konudaki sevincinizi ve iyi niyetinizi anlayabilmemi sağlıyor. Ancak, küçücük tartışma ortamlarında bile bulunamayan ortak noktalar beni hiçmi hiç şaşırtmıyor. Çünkü, insanlar aynı dili konuşmuyor. Bir Çinli'yle bir Alman kendi dillerini kullanarak ne kadar anlaşabiliyorsa tartışılan konular da en fazla o kadar anlaşılabiliyor gibi geliyor bana.

Filanca yazarın falanca beyanatları ile ilişkilendirildiği benzeri ödüllere gelince; sevinenler kadar üzülenleri de anlayabilmiş değilim. Tartışmalar genelde bir süreç üstündeyken doğru yolu gösterir. Sürecin sonunda yapılan tartışmaların yol gösterici hiçbir özelliği yoktur. Bu Ödül konusu da bir sonuçtur. Nereden bakarsanız bakın bir parçalanmışlığın, fikir ayrılıklarının, hoşgörüsüzlüğün, bencilliğin ürünüdür. Bu ülkede her vatandaşın soyu türk boylarına dayanmıyor olabilir, bundan dolayı da kimse yargılanamaz. Önemli olan, doğup büyüdüğü bu topraklara ihanet etmemektir.

Gelin ben size, tezimi doğrulayan birşey anlatayım;

Bugünlerde yine boykottan sözediliyor, bakın dikkat edin yine birçok insan, balkonuna astığı bayrağıyla tatmin olduktan sonra, gidip "baykotlu" ama "cazip ödeme koşulları" yada "yılın en avantajlı son kampanyası"nı kaçırmamak için birbiriyle yarışacak. "Boykotlu", aynı zamanda "ekonomik fiyat-bol çeşit" "hizmeti veren "büyük zincir marketler"e koşacak, sokağındaki "bakkal memed efendi"yi ezerek.

Hanımlar ve Beyler; herkese göre farklı yorumlanan bu ödül hikayesi ile enerijimizi tüketmek yerine, şu "soykırım yasa tasarısı"na "boykot"ta bile samimi olamadığımız kendimizi konuşalım. Konuşalım ki, daha nice başarılı edebiyatçımız ellere değil, doğup büyüdüğü bu topraklara hizmet etsin.

Tartışılacaksa, gelin benzeri sonuçları doğuran bu süreçleri konuşup, ortak çözümler bulalım.

Üzülerek okuyorum ve birkez daha anlıyorum ki benim teorim (http://doganlar.blogspot.com/2006/10/ineyi-kendimize.html) birkez daha ispat edildi.

Ahmet Doğan

dreamsact dedi ki...

ben çok teşekkür ederim peri hanım..

.....

ilk yoruma istinaden;
bir yazarı veyahut fikir beyan eden herhangi bir insanı fikrinden dolayı eleştirirken ortaya konulacak en su götürür argüman; "şunun hakkında fikrin var da bunun hakkında neden yok" ya da "şunu söylüyorsun da bunu neden söylemiyorsun" argümanıdır diye düşünüyorum..
bu yaklaşım ortaya atılan fikri eleştirmediği gibi -zannedilenin aksine- fikir sahibini eleştirmekten de çok uzaktır.. hatta (pervasızlığımı mazur görünüz) gogol'a, "neden burun üzerine öykü yazdın da kulak üzerine yazmadın" demek gibidir..

öncelikle şuna karar verelim; orhan pamuk'u fikrini beyan ettiği için mi suçluyoruz yoksa fikrinden ötürü mü?
eğer fikir beyan ettiği için suçluyorsak buna hakkımız yoktur.. fikrinden dolayı suçluyorsak buna hiç hakkımız yoktur..

bir de zamanlama meselesi var.. pamuk'un açıklamalarındaki zamanlamasını, ödülle ilintilendirebileceğiniz gibi mevzu bahis olan konunun en yoğun tartışıldığı zamanda söylenmiş sözler olarak da algılayabilirsiniz. burada da yaptığımız şey "niyet okumaya" girer. elde edeceğimiz şey kişisel zannımızdan fazlası değildir.. ya hüsnü zannımızdır ya da sui zannımızdır.. benim pamuk'a karşı hüsnü zannım vardır..

Adsız dedi ki...

dreamsact'e, orhan pamuk'u fikrinden dolayı eleştirmiyorum. fikrini nobel almasını kolaylaştırsın diye açıkladığını düşünüyorum. açıkladığı fikri nobel almasını kolaylaştırdımı bilmiyorum.fakat orhan pamuk bu ödülü alma gayreti içine girdi.en azından bana ve birçok insana bunu düşündürttüğü için kızıyorum. bu ödül herkesi sevindirebilirdi. her şey tesadüfen bu şekilde geliştiyse üzücü bir tesadüf olmuş..