Çarşamba, Aralık 6


KİTAP FALI: Mucizevi Varlıklar Kitabı-Borges
Mitos Yayınları II. Baskı

Borges’in Mucizevi Varlıklar Kitabı’nın her sayfası keyifli, şaşırtıcı, nükteli, eğlenceli, korkutucu fallarla dolu. Baskısı tükenmiş. İletişim haklarını almış; tekrar basacak mı, bilmiyorum. Bulursanız, hiç düşünmeden alın, derim. Almışken, Flaubert'in Ermiş Antonius ve Şeytan'ını da alın, sonrasında okumak için. Vaktiniz varsa ve eliniz değmişken hep ertelediğiniz Dante'nin Cennet Cehennem Araf'ını da okuyun bence. Ben Lawrence Block'ın Av peşindeki Hırsız'ına başlamamış olsaydım bu programı uygulayacaktım (Ayıp ediyorum şimdi gerçekten, biliyorum ama benim için polisiye kitaplar çikolata gibidir. Elimden bırakamam şu an. Sonra söz ben de Dante'yi okumaya başlarım.)
Ben Cinlerle büyüdüm desem, yeridir. Annem çocukluğum boyunca korkunç Cin masalları anlatırdı. Annem masal diye anlatırdı ya, bal gibi inanırdı Cinler'e. Bir Cin'i vardı mesela kabuslarına girip, tüm gece boyunca annemle uğraşan: Sarışın, güçlü bir adam. Sarı, sert kıllı saçları ve fırça gibi bıyıkları varmış; gözleri de cam gibi maviymiş. Annem hiç hoşlanmazdı sarışın adamlardan, biz de hoşlanmayalım diye epey uğraştı:) Genellikle bu adamın kılığındaydı annemin Cin'i, ama başka kılıklara girdiği de çok olurdu. Bir seferinde, annesinin kılığına girmiş ve anneme inci bir gerdanlık aldığını, kendi elleriyle boynuna takmak istediğini söylemiş. Annem hayran kalmış gerdanlığa ve arkasını dönüp saçlarını toplamış. O anda kavramış onun Cin olduğunu ve neyse ki çok geç değilmiş, Cin arkadan uğraşıyormuş annemi boğmaya, ama annem bir yandan iki eliyle tutmuş gerdanlığı, bir yandan da gerekli duaları mırıldanıyormuş nefes nefese. Sonunda pes etmiş Cin, kayboluvermiş. Annemin soğukkanlılığı ve gerekli duaları bilmesi hayatını kurtarmış:)
Çocukluğum annemin buna benzer heyecanlı, inançlı sesinden dinlediğim hikayelerle dolu. O.Henry bir çocuğun şeytanla tanışmasını sanata attığı ilk adım sayar ya, bu nedenle hoşuma gitmeli tüm bunlar. Ya da kabussuz geçmeyen gecelerin sebebi olarak, faltaşı gibi açık gözleriyle, korkuyla annesini dinleyen o çocuk için üzülmeliyim. Neyse ne. Geçmişle uğraşmamak ve hatırladıkça da sevecen, gülümsemek gerek aslında. Buyrun okuyun. Üşenmeden yazdım sizin için.

Cinler (S:58)
Müslüman inanışına göre, Allah akıl melekesine sahip üç tür varlık yarattı: Nurdan yaratılmış Melekler; ateşten yaratılmış Cinler ve topraktan yaratılmış İnsanlar. Cinler, Adem’den binlerce yıl önce, siyah, dumansız bir ateşten yaratıldılar; beş sınıfa ayrılırlar. Bunların arasında iyi ve kötü Cinler ile erkek ve dişi Cinleri görüyoruz. Evrenbilimci El-Kasvini, “cinler şeffaf bedenli hava hayvanlarıdır, kılıktan kılığa girebilirler”diyor. Kendilerini ilk önce bulut ya da kocaman sütunlar olarak gösterebilirler; ama biçimleri yoğunlaştığında, belki bir insan, bir çakal, bir kurt, bir aslan bir akrep ya da bir yılan biçiminde görünür olurlar. Bazıları gerçek mümin, diğerleriyse sapkın ya da dinsizdir. İngiliz oryantalist Edward William Lane, Cinler insan kılığına girdiklerinde, bazen korkunç devasa boyutlara ulaşırlar ve “eğer iyi huyluysalar, genellikle gözleri kamaştıracak denli yakışıklı; kötü huyluysalar müthiş çirkindirler,” diye yazıyor. Üstelik istedikleri zaman, “onları oluşturan parçacıkların çabucak dağılması ya da seyrelmesiyle” görünmez olabildikleri söyleniyor; o zaman, havaya ya da toprağa karışabilir ya da beton bir duvardan geçip gözden kaybolabilirler.

Cinler sık sık gökyüzünün altkatlarına varıp; orada meleklerin gelecek olaylara ilişkin konuşmalarına kulak kabartırlar. Bu, onların büyücülere ve müneccimlere yardım etmelerini sağlar. Bazı bilginlere göre, Piramitler ya da Süleyman buyruğuyla, muhteşem Kudüs Tapınağı’nı onlar yaptırmıştır.

Köhne evler, su sarnıçları, ırmaklar, kuyular, yol başları ve Pazar hyerleri Cinlerin alışılmış mekanlarıdır. Mısırlılar, çöllerde yükselen sütun benzeri kum hortumlarına tabanları yağlayan kötü bir cinin neden olduğunu söylerler. Bir de dediklerine göre, göktaşları Allah’ın kötü Cinlere fırlattığı oklardır. Bu muzır yaratıkların insanlara yaptıkları kötülüklerin en geleneksel olanları şunlardır: Sokaktan geçenlere çatıdan ve pencereden kiremit fırlatmak, güzel kadınları kaçırmak, metruk bir evde barınmaya çalışan birine eziyet etmek ve öteberi çalmak. Gelgelelim Bağışlayıcı, Merhametli Allah’ın adının anılması, insanı bütün kötülüklere karşı korumaya yeterlidir.

Mezarlıklara musallat olan ve cesetlerle beslenen gulyabani, alt sınıftan bir cin olarak görülür. İblis, Cinlerin babası ve şefidir.

1828 yılında, genç Victor Hugo, bu varlıkların toplantısını anlatan “Les Djinnns” adında, onbeş stanzalık tantanalı bir şiir yazdı. Her yeni stanzayla Cinlerin sayısı arttıkça, dizeler gitgide uzar, ta ki sekizinci stanzada Cinler tam takım toplanıncaya kadar. Bu noktadan sonra, Cinler yavaş yavaş dağılır ve şiirin sonunda tamamen yok olurlar.

Burton ve Noah Webster, Cin (Jihn)sözcüğüyle “vücuda getirmek anlamına gelen “beget” fiilinden türemiş olan “genius” sözcüğü arasında bağlantı kurar.

11 yorum:

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."
(Zâriyat Suresi:56)

"Cinleri de yalın bir ateşten yaratmıştır."
(Rahman Suresi:15)

"O(şeytan) cinlerden idi.
(Kehf Suresi:50)

"Şeytanın inananlar ve Rabb'lerine güvenenler üzerine bir nüfuzu yoktur."
(Nahl Suresi:99)

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

"Onlar Mele-i âlâ'ya olup bitenleri asla dinleyemezler.Dinlemeye kalkışsalar her yönden kovularak atılırlar.Onlara sürekli olarak bir azab vardır.Hele bir tek söz kapan olursa delici bir alev onun peşine düşüverir."
(Saffat Sûresi:8-9-10)


"Biz göğü yokladık,onu çok kuvvetli bekçilerle ve alevlerle doldurulmuş bulduk.

"Biz bundan evvel,haber işitmek için göğün dinleyebileceğimiz yerinde otururduk.Artık kim şimdi dinleyecek olursa kendisini gözetleyen bir ateş buluyor."
(Cin Sûresi: 8-9)

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

"Rabb'inin izni ile cinlerden bir kısmı onun (Süleyman) emri altında çalışırlardı.Onlardan her kim emrimizden ayrılıp saparsa ona alevli ateşin azabını tattırırdık."

"Cinler Süleyman için,o ne dilerse; kaleler,timsaller,büyük havuzlar gibi çanaklar,sabit kazanlar yaparlardı."Ey Davud hanedanı şükredin"Kullarımdan şükreden pek azdır."

"Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı"
(Sebe Sûresi:12-13-14)

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

"İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi şeytanın şerrinden(Allah'a sığınırım)
O ki insanların göğsüne daima vesvese verir.
(o vesveseci)cinlerden de olur insanlardan da)
(Nas Sûresi:4-5-6)


"Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız"
Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler.
Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir."
(En'am Sûresi: 128)

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

"O(Allah) gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez."
(Cin Sûresi: 26)

Adsız dedi ki...

Sevgili Endişeli Peri, aynı bağlantıyı ben de gen sözcüğüyle kuruyorum. ne dersiniz :)

KUGUU dedi ki...

I-NA-NA-MA-DIMMMMM!
Bir anne kendi gercek karabasanlarini nasil kucucuk cocuguna masal diye anlatir. Nasil anlatir?
Kusura bakmayin sok oldum, aklim havsalam almadi cok uzuldum.

KUGUU dedi ki...

(Annenizin size yaptigina yani.) Eksik yazmisim diye yanlis anlasilmasin.

endiseliperi dedi ki...

Saliha Hanım, çok teşekkür ederim gerçekten.

endiseliperi dedi ki...

hoşgeldiniz candan hanım,

bence yakışır. genlerimiz ve cinlerimizin sarmaş dolaş olduğuna ben de kalıbımı basarım.

benim cinlerim tepemdedir daha çok, bana tuhaf şeyler yaptırıp dururlar. sizin de öyle. bunu, yıldızımızın aynı olmasından ve cin fikirlerimizin bize cehennem azabı olarak dönmesinden anlıyorum.

gelmenize çok seviniyorum.

endiseliperi dedi ki...

kuğu, size yanıt vermeyeceğim. şu an kızgın hissediyorum kendimi size, ama kızmak da istemiyorum. çeşit çeşit alemler var. zamanına, coğrafyaya, koşullara ve kasta bakmalıyız; öyle değerlendirmeliyiz. yapamıyorsak, iyimser yaklaşmalıyız, diye düşünüyorum. Çok hassas dengeler sözkonusu olabiliyor işte. üstelik anlatmaktan vazgeçmeme neden olacak kadar beceriksiz hissettiriyorsunuz beni.

annemin cin masalları bana, şu dünyanın dehşetinin masal düzeyinde olabileceği fikrini de verdi ki, bu ona katlanmamı kolaylaştırıyor. size şunu da söylemeliyim, sağlıklı insanlardan daha sıkıcı ne olabilir şu hayatta? Onların "saf"lığındaki yaşam bilmezlik beni bunaltıyor.

gecenin 1.30'unda böyle oluyor. aldırmayın bana. sandığınız gibi değil, üzücü değil. benim adıma endişelendiğiniz için teşekkür ederim.