Şimdi keşfettim seni, "Ne tanıdık bir ruh" diye diye okuyorum. Sakın temelli olmasın verdiğin mola. Yoksa geç kalmışlık hissiyatım haklı çıkaracak kendi kendini.
sevgili peri; birkaç gün kendi derdime daldım. ne oldu buralarda. sen dünya dertlerinden bunaldığım anda nefes alacağım bir vaha gibisin. iş yerinde o kadar bunalıyorum, sonra öğle tatili civarı açıyorum senin sayfanı ya bir kitap, ya bir anı veya bir resim ile kendime geliyorum. Tabiki bir çok blog var ama senin yazı dilin o kadar tanıdık ki sanki diyorum ben oturup yazsam böyle ifade ederim. Bırakma bizi devam et anılara, öykülere e mi...
sevgili peri Çok uzatmayın arayı. Ya da uzatın, biz de bu güzel bayanı görelim blogunuzu her açtığımızda. Ya da her yazınıza bir fotoğrafınızı koyun, biz de sevinelim :) (bir de megaloman diyelim, hehe)
gitmek istediğini söyleyene "dur gitme, ben kalmanı istiyorum" demeyi beceremedim bir türlü; öyle dersem gitmek istediği halde kalacak, yanımda oluşu yapmacık olacak sanıp korktum çok çok böyle dolambaçlı söyledim, anlasınlar diye bekledim sen anlarsın
Vallahi, ben o gülen yüzün yanındaki "mola" yazısını görünce, bunun depresif bir kaçış değil, sadece neşeli bir oyun olduğunu düşünmüştüm. Öyledir herhalde, di mi?
o akşam, bir anda öyle mutsuz öyle kederli, öyle boşuna hissettim ki... bora, ne oldu ne kadar düştü öyle suratın, filan, dedi. bazen bu dünya, onu anlayıp üstelik ondan kendine ait bir parça yaratmaya uğraşan benim için öyle kasvetli, öyle karışık, öyle yapayalnız ki.
hayatın ona bakan bizimle bir anlamı olduğunu, hayatın değil, insanların sıkıcı olduğunu biliyorum. kendimi yenilemek, dönüştürmek, nasıl desem, biraz daha parlak, enerjik, heyecanlı ve oyunbaz kılmak için kılımı kıpırdatmadığımın farkına vardım.
ben kendimi uyumlu, yumuşak, sessiz, hayatı kolaylaştıran biri olarak görüyordum. bora dedi ki, "hiç değil; üstelik çok sinirlisin. h,iç sesini yükseltmesen, hiç tartışmasan da tahammülsüzlüğün çok belirgin" sonra da benimle dalga geçmek için, "pamuk(!) poni" demeye başladı.
işte böyle. biraz yenilenmem gerek. eh, ne fırsatım ne zamanım var ama yenilenmem gerek.
böyle işte. mola verirken, içimden geçenler bunlardı. bunun dışında hepimiz iyiyiz.
13 yorum:
hayır mola verme!!!
ben bir mola aldım hayattan ve okuyorum yazdıklarını sen şimdi mola alma n'olur...
melda
neden ki ????
Ne kadar huzur verici bir yüz :))
Şimdi keşfettim seni, "Ne tanıdık bir ruh" diye diye okuyorum. Sakın temelli olmasın verdiğin mola. Yoksa geç kalmışlık hissiyatım haklı çıkaracak kendi kendini.
ceee..:))
iyiyim. sadece biraz bunalmıştım. teşekkür ederim ilginiz için.
gelirim yakında.
sevgilerimle.
sevgili peri;
birkaç gün kendi derdime daldım. ne oldu buralarda. sen dünya dertlerinden bunaldığım anda nefes alacağım bir vaha gibisin. iş yerinde o kadar bunalıyorum, sonra öğle tatili civarı açıyorum senin sayfanı ya bir kitap, ya bir anı veya bir resim ile kendime geliyorum. Tabiki bir çok blog var ama senin yazı dilin o kadar tanıdık ki sanki diyorum ben oturup yazsam böyle ifade ederim. Bırakma bizi devam et anılara, öykülere e mi...
Gelin tabi buralardaki yokluğunuz, suskunluğunuz bir hayli sıkıcı oluyor blog alemine..Cumanız ve kandiliniz mübarek olsun sevgili peri..
sevgili peri
Çok uzatmayın arayı.
Ya da uzatın, biz de bu güzel bayanı görelim blogunuzu her açtığımızda.
Ya da her yazınıza bir fotoğrafınızı koyun, biz de sevinelim :) (bir de megaloman diyelim, hehe)
gitmek istediğini söyleyene "dur gitme, ben kalmanı istiyorum" demeyi beceremedim bir türlü; öyle dersem gitmek istediği halde kalacak, yanımda oluşu yapmacık olacak sanıp korktum
çok çok böyle dolambaçlı söyledim, anlasınlar diye bekledim
sen anlarsın
Vallahi, ben o gülen yüzün yanındaki "mola" yazısını görünce, bunun depresif bir kaçış değil, sadece neşeli bir oyun olduğunu düşünmüştüm.
Öyledir herhalde, di mi?
ve dedi ki mola!
ne zamana kadar?
her mola geriye dönüşün başlangıcıdır.. daha yola başladığının farkına varamasan da...
bekliyor olacağız tüm sabrımızla :)
niye ki?
o akşam, bir anda öyle mutsuz öyle kederli, öyle boşuna hissettim ki... bora, ne oldu ne kadar düştü öyle suratın, filan, dedi. bazen bu dünya, onu anlayıp üstelik ondan kendine ait bir parça yaratmaya uğraşan benim için öyle kasvetli, öyle karışık, öyle yapayalnız ki.
hayatın ona bakan bizimle bir anlamı olduğunu, hayatın değil, insanların sıkıcı olduğunu biliyorum. kendimi yenilemek, dönüştürmek, nasıl desem, biraz daha parlak, enerjik, heyecanlı ve oyunbaz kılmak için kılımı kıpırdatmadığımın farkına vardım.
ben kendimi uyumlu, yumuşak, sessiz, hayatı kolaylaştıran biri olarak görüyordum. bora dedi ki, "hiç değil; üstelik çok sinirlisin. h,iç sesini yükseltmesen, hiç tartışmasan da tahammülsüzlüğün çok belirgin" sonra da benimle dalga geçmek için, "pamuk(!) poni" demeye başladı.
işte böyle. biraz yenilenmem gerek. eh, ne fırsatım ne zamanım var ama yenilenmem gerek.
böyle işte. mola verirken, içimden geçenler bunlardı. bunun dışında hepimiz iyiyiz.
teşekkür ederim hepinize.
sevgilerimle.
Yorum Gönder