teşekkür ederim:
tavşan ve şebnem beni sobelemişler; hakkımda bilinmeyen beş adet bilgiyi paylaşmamı istemişlerdi.
özür dilerim:
ricanızı, oyunu görmemiş gibi yaptığımı düşünmenizi istemem. beni sobelemeniz hoşuma da gitti. ama hakkımda öyle çok bilgiyi paylaştım ki zaten, artık neredeyse, siz, "dur artık kendini incitmene neden olacak bu kadarı," diyeceksiniz.
paylaşmadıklarım da gerçekten paylaşamadıklarım. üstelik ben böyle oyunları çok ciddiye alıp, örneğin, en sevdiğim meyvenin elma olduğunu, filan söyleyip noktayı koyamam. bu hepimize saygısızlık gibi gelir. en karanlık günahlarımı, en derin acılarımı, en kendimle gurur duyduğum, ama söylersem kendimi utandıracağım niteliklerimi vs paylaşırım ki, eh o da blog hikayesine çok fazla.
size, aşağıdaki şarkıyı armağan ediyorum. eski bir şarkı. basit bir pop şarkısı belki, ama beni ağlatır. hikayesi sanırım şöyle: no doubt müzik grubu, gwen stefani'nin çok ön planda olması, hep ve sadece onunla röportaj yapılması vs. nedeniyle dağılmak üzeredir. krizi atlatıp, bunun üzerine bir şarkı yaparlar. bu şarkı, o şarkı. no doubt, don't speak. sonrasında grup dağıldı ve stefani tek başına söyledi şarkılarını. ama bu şarkı dışında ne grubun, ne de onun hiç bir şarkısından hoşlanmam.
Perşembe, Mart 1
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
19 yorum:
Tansiyon meselesi düzeldi mi? Geçmiş olsun. Bu ara beni de salladı o meret biraz.
Peri, benim de no doubt'in tek bildigim sarkisi bu; begenirim de. Evet gercekten sobeyi gecistirdigini dusunmeye baslamistim, itiraf ediyorum. Daha basta demistin yazacak 5 seyin kalmadigini/olmadigini ama belki bir hikaye yazarim da demistin diye hatirliyorum cunku.
Anliyorum seni; sonucta yanitlar neyi ne kadar ciddiye aldiginla alakali, ve evet, bizlerle birsey paylasmadigini iddia etmek burayi zaten hic bilmiyor/okumuyor olmak demek olurdu. Blogunun cercevesini de icerigini de sen belirliyorsun sonucta ve ben kendi adima gayet mutluyum burayi okumaktan.
Sonuc olarak, dusunup bu aciklamayi yaptigin icin, ve de ayrica sarki icin tesekkur ederim:)
peri'cim,
sağlık durumları ne alemde ? kontrollerin sonucunda ne dediler ?
umarım gelip geçici bir durum söz konusudur....
Oya ve Zeynep Hanım,
Bugün dikişleri aldırdım. Tansiyonum, 9/6' ya çıkmıştı, bugün 8/5'e tekrar düşmüş:( Bora'nın işleri azalsın, gibip tetkikleri yaptıracağım. O çok yoğun. Ben de onsuz gitmeyeyim istiyorum.
teşekkür ederim, ilginiz için.
Sevgiler
Tavşan, ne demek, rica ederim. Anlayışın için teşekkür ederim.
Sevgilerimle.
Peri Hanım,
kızım çok güzel söyler bu şarkıyı. ne zaman canım sıkkın olsa ''hadi'' derim, kırmaz beni ve genellikle ben ondan daha çok bağırırım söylerken :)
Peri'ciğim, bu yazını okuyunca ben de sana hak verdim.Bir çok şeyi paylaştın burada bizlerle. Hatta seni resimlerinle de tanıyoruz. Neredeyse sokakta görsem bu o deyip yanına koşabilirim belki. Bir çok kişinin yapamadığını zaten yapıyorsun. Şarkı için de çok teşekkürler.
Bana ayni soru sorulsa ne cevap veririm diye dusundum simdi... Bilinmeyen seyim varsa, bilinmemesi daha iyi herhalde!
Ah, ben de ne çok ağladım bu şarkıyla, sınıf arkadaşımdan boşanırken... bizim için söylüyorlardı sanki.
İhmal yok Peri Hanım! Fazla da geciktirmemeye çalışın genel sağlık kontrolünü.
Candan Hanım, tahmin ediyorum siz hep birlikte şarkı söylerken evin halini:); "don't speak!" diye bağırırken siz de beni duymamalısınız. Sesim o kadar berbat. Uzun yolculuklarda bana şarkı söyletmeyi seven kocam,"sesi kötü ama niyeti çok iyi derdi":)
Sevgilerimle.
Şebnem hanım, anlayışınız için teşekkür ederim.
Sevgilerimle.
Elif, işte şimdi, burada ben sizi sobeliyorum. Hakkınızda 5 bilinmeyen şeyi açıklamanızı istiyorum:)
Hadi bakalım:)
Dory, böyle bir takım şarkılar var beni ağlatan. Ama bazen Twiggy şarkı söylese bile ağlıyorum, ya.
Dory, size öyle imreniyorum ki nefis örgüler yapabiliyorsunuz, diye. Hiç bilmem ben. Çocukken ,zlediğim kadarıyla, geçenlerde başlamıştım; bir süveter öreyim demiştim kendime, kare, geniş bir yakası olacaktı. Eh, yaka yapmayı bilmediğim için, feci oldu. Tığ ile süs yapayım, dedim, iyice keyfim kaçtı. Şimdi, yünleri koyduğum saksı içinde duruyor öylece. Çok geç farketmeye başladım şu "kadın" yeteneklerine. Üzülüyorum buna.
Sevgilerimle.
Metin bey, sanırım sağlığımı azıcık ihmal ediyorum, ama bırakalım şimdi bunları.
Sizi de sobeledim. ama siz Salinger sendromunuz nedeniyle ser verip sır vermezsiniz, değil mi? Bu da bizi çok meraklı röntgenciler durumuna düşürür ki hiç istemeyiz.
Sevgiler.
Peri Hanım,
1. İki sobe birden olmaz. Elif Hanım'ı önce sobelemişsiniz, daha bana sıra gelmemiş olur o zaman.
2. Hem ikinci paragrafın ilk cümlesinde beni sobelemiş, ikinci cümlede ise vazgeçmişsiniz. N'olcek bu durumda peki, kafam karışmayacak mı?!
Ne güzel, iyileşmeye başlamışsınız. Sevindim.
Metin Bey,
1-Bu oyunda iki sobe birden oluyor nedense. Kandırmıyorum, gerçekten. Sıra filan da yok, ne zaman isterseniz yazabiliyorsunuz.
2- Vazgeçmedim. Şöyle oldu: Güzel güzel yazdım. Sonra sizi tanıyorum ya, aklıma geldi ne bahaneler, mazeretler uydurabileceğiniz. Derin bir nefes aldım bunun üzerine; hem ısrarcı olmadığımı belli etmek hem de sunacağınız olası mazeretler karşısında kendimizi ne denli kötü hissedeceğimizi söyleyerek, buna ta başından engel olmak istedim. Nasıl? Zekice, değil mi? Ama ne faydası var zeki olmanın, nasılsa siz yazmayacaksınız. Hiç değilse gururlu kalalım:)
Sevgilerimle.
Ama siz de en zorundan baslamaya kalkmışsınız.. Ben en son lise yıllarımda kazak örmeyi denedim, hatta biri kendime, biri babama, biri anneme üç kazak ördüm. Ben ördüm diye giydiler bir de... Bence pes etmeyin, panço, çanta, bebek battaniyesi filan örün. (Aklımdaki bütün örgü projelerini saydım ben de:)
Sevgiler
Ay ben dikkat etmemisim ve sobelendigimin farkinda degilim yahuuu!!!!! Alacaginiz olsun diyerek sobenizi kabul ediyorum.
www.elifsavas.com/blog
Yorum Gönder