Günlük
Aşağıda olanlar beni sandığımdan daha fazla üzdü. Hem Türkiye adına, hem evsahipliğini yaptığım bu blog adına. Geceleri sık sık ağlayarak uyanmam ise genel bir endişenin ifadesi sanırım. Bir daha siyaset yapmam burada. Bu son olsun.
Bu arada gündüzleri daha keyifliydim. Haftasonunda, haftaiçindeki çalışmama göre kendime notlar veririm. Bu hafta çok çalıştım. Güzel yemekler yaptım. Çocuklarla ilgilendim. Bora ile hiç kavga etmedik. O benim blog nedeniyle üzüntümü paylaştı ve beni destekledi. Geçen hafta ki notum, pekiyi! :)
Bugün Atakan'ı bir arkadaşının doğumgünü partisine, Arçil'i de basketbol oynaması için okula bıraktık. Biz de Fethi Paşa Korusu'na gittik. Gölgeli yerleri ayrı, güneşli yerleri ayrı kokuyordu. Çok güzeldi. Oturup kitap okuduk. Renkler kitabının kırmızı bölümünü okudum. Bir sürü böcek cinayeti var bu kırmızı için. Çok ilginç. Anlatacağım ben size ama siz kitabı alın bence. Kitabı bir kadının yazdığı çok açık. Dili öyle ve benim çok hoşuma gidiyor. Demem o ki, hanımlar daha çok sevebilir kitabı. Dönüşte çocukları topladık. Basit, yazlık yemeklerle sofrayı kurdum. Biraz atıştırdıktan sonra, çamaşırlarla ilgilendim, Tina'nın kumunu vs değiştirdim. Onlar Spawn izledi. Geldiğimde, filmin ortasıydı. Battaniyeyi üstüme çektiğimi hatırlıyorum:)
Uyandıktan sonra yürüyüşe çıkıp, Kadıköy'e gittik. Alkım'ı dolaştık. K dergisin yeni sayılarını ve bir-iki kitap aldık. Bora oturalım istedi ama çok yorulmuştum, daha fazla gecikmek istemedim. Bora Bambi'de sevdiğim tombik dönerden ısmarladı. Buna hayır, diyemiyorum. Çocukları bıraktığımız internetcafe'ye uğradık. Eve döndük(Yaşasın:)! Bora sıcak çikolata yaptı. Nefisti ama ben yarım fincan içebiliyorum keyifle, sonrası ağır geliyor.
Çocuklar uyudu. Biz de Al Pacino'nun oynadığı 88 minutes filmini izledik. Polisiye bir film. Al Pacino'ya bayılıyorum.
Daha önceki gün, izlediğimiz stranger than fiction (lütfen beni öldürme)-Marc Forsterdin
dün izlediğimiz black book (kara kitap)-Paul Verhoeven
fur (kürk)- Steven Shainberg uzun uzun anlatıp, üzerinde konuşmak istediğim filmler.
Not: Metin Bey (www.jazzetta.wordpress.com), blog yazmaya başladığım ilk zamanlardan beri tanıdığım, çok sevdiğim bir blog arkadaşım. Eğer sitesini ziyaret eder, eski yazılarını da okursanız, bilgisi, kültürü, zarafeti, merhameti, insanseverliği ile siz de onu çok sevecek; bütün fikirlere evsahipliği yapan hoşgörülü ortamında, ustaca kaleme alınmış çeşitli konuları okumaktan çok keyif alacaksınız ( ki ben fakirin kileri ve tavanarası yazılarını çok severim). Aşağıda, birbirinizi kırmaya varan sohbetin, hiç değilse birbirinizi daha iyi tanımak gibi bir fırsat yarattığını düşünmek isterim.
Kavga kardeşliği öldürmez.
Sevgilerimle.
42 yorum:
Sevgili Peri,
Uzulmene uzuldum. Iki altakki yaziyi tam okumadim. Yorumlar da uzayip gitmis; daha genis bir zaman birakiyorum. Bu aralar surekli calisiyorum.
Etyen Mahcupyan'in demokrasi ile ilgili bir baska yazisini daha once baska bir blog araciligiyla okumustum. O yazidaki bir cumle hala benim demokrasi tanimimin bas tacidir: "Demokratlık ötekine razı olmak, ona höşgörü göstermek değil; ötekini istemektir. "
Bu yaziya deginen benim de bir yazim var.
Umarim bir ara daha da uzun yazacagim.
Cok guzel guluyorsun; umarim uzuldugun zamanlarin sayisi hep cok az olur olacaksa da.
sizin gunleriniz 36 saat falan mi Peri? ne cok sey sigdiriyorsunuz bir gune:) fotograf cok guzel, sen de cok guzel gulmussun. oturdugunuz yer de ne kadar hosmus.
uzmemeye calis kendini.sevgiler.
Sevgili Peri
Ben sizin bu haftasonlarınıza ba-yı-lı-yo-ruuuuum!! :D Allahım sanki ben gitmişim oraya, o masada oturup ben içmişim çayı-kahveyi, kitabı ben okumuşum arada gözlerim denize dalarak, rüzgarın ağacın yapraklarının arasından geçerken çıkardığı hışırtıyı ben işitmişim... aşağıdaki yazıya iki yorum da ben bırakmıştım; umarım üzüntünüze katkıda bulunanlardan değilimdir, çünkü sadece samimi bir-iki fikrimi paylaşmıştım...
Sevgiler :)
Bir günün özeti öyle dolu dolu geçmiş ki ne diyeceğimi bilmiyorum... Bizde evde pinekliyoruz genel itibariyle... bizde birer K dergisi okuyucları olarak söylemeliyim derginin tirajları muhteşem seviyede bu da neyi gösteriyor kalite bazında diğer dergimsileri solladığını :)
bende bir an önce kurulu düzen istiyorum :( göçebe gibi yaşıyoruz saçlarım uzadı sakallarımla karıştı, sabah kalktığımda yüzümü yıkamaya üşeniyorum kafamda sineklerle pirelerin karşılaşması var.. sudan korkar oldum... :) bizim günlerimizde böyle geçiyor yani sönük! :)
Pericim,
Merak ettim, "Kara Kitap" nasıl?
Birbiriyle zıt eleştiriler duydum da...
Sevgiler.
tam şimdi sizden geldim ben de.
kara kitabı beğendim. hatta radikalde uzuuuuun bir verhoeven ve kara kitap yazısı vardı. temel içgüdü ve total recall gibi filmlerin yönetmeni olunca ben izlemek konusunda ısrarcı olmamıştım. oysa bora çok izlemek istedi. neticede iyi bir filmdi. izlemenizi isterim. durun ben bulup, yazayım, oradan okuyun.
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=6960
sevgilerimle.
sevgili tavşan,
sizi gördüğüme çok sevindim. iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. kısa sürede taze yazılarınızı da görmek dileğiyle.
sevgiler.
pelin,
yazmadığım daha bir sürü şey de yaptık oysa. sanırım herkes kendi işini seri bir şekilde yapıyor da ondan çok şey yapabiliyoruz. örneğin bugün kahvaltıyı hazırladım, kaldırdım, çamaşırları topladım ve hemen arkasından dağ gibi çamaşırları ütüledim. sonrasında, lekeli görünen salon camlarını sildim ki oturunca göğe bakabileyim güzelce. balkonu yıkadım. arçil dersten geldi, çocuklara yemek hazırladım, mutfağı topladım ve bunları öyle görev duygusuyla kimseye aldırmadan, yakınmadan yaptım ki, saat 3.00'te kanepedeydim. Bora dedi ki o anda, "hadi yemek yiyelim". "hayır!" dedim. "bir anlığına dahi olsun kalkamam, yemek de yemem, aç değilim". ben renkler kitabımı okuyup uykumu getirmeye çalışırken bora sofrayı hazırlayıp yemem için zorluyordu. böyle işte. sabah uyandığım anda başlıyor hayat.
bütün bunlarla birlikte bora'ya sorarsanız ben zamanını iyi değerlendiremeyen biriyim. daha programlı olsam bir sürü şey öğreneblir, yapabilirim. böyl konuştuğunda ağlayacak gibi oluyorum. ben pekiyi almak için ne kadar, ne kadar çok çalışıyorum; onunsa notu insafsızca kıt.
sevgilerimle.
sevgili elif,
sen beni hiç üzmedin. asıl ben sen gerginleştin diye endişelendim. o nedenle de bilgisayarla pek vakit geçirmek istememe rağmen senin için açtım o gün.
çok düşüncelisin, teşekkür ederim.
sevgilerimle.
nakhar,
en kısa sürede toparlanın, spora başlayın. uykucu gaykediyi de ikna edip sabah erken kalkıp bisiklete filan binin. hadi.
hadiii!
:P sevgiler.
Peri, hicbirimiz icin endiselenmene gerek yok. Turkiye icin de endiselenme. Hele hele Metin Bey icin hic endiselenme. Hepimizle tek basina basa cikmayi basarmistir. :o) Kavga kardesligi oldurmez diyorsan, sen neye endiseleniyorsun?
Ama haklisin, geceleri bile aglatacak kadar etkilediyse, siyaset yapmaktan uzak durmak en iyisi.
Ben Al Pacino'ya tahammul edemiyorum artik. Cok cok severdim, sonra kendi aktorlugu icinde kabara kabar piser oldu. Haykirmadan konusamiyor. Kendi kendinin karikaturu sanki. :o(
Blog dertleri Bora ile seni birbirinize yaklastirdi, desene.
www.elifsavas.com/blog
Sevgili Peri, uzulme. bahar geldi. hem de ne iyi etti de geldi.
Asagidaki yazini okudugum zaman daha comment yoktu, icimden dedim ki - simdi bir suru insan yorum yazacak, peri mutsuz olacak -
bazi konular - siyaset basta, tartismaya acik konular- hepimiz birbirimizin fikrine saygi gosterince sorun bitecek..
dedigim gibi : bunlari bir kenara koy..hersey guzel olacak bu bahar :)
Daha da utandım şimdi benim gerilmeme üzüldüğün için...tekrar özür dilerim...biliyorum tanışmıyoruz ve belki de saçma kaçacak şimdi ama, söylemem lazım, böyle pattadanak söyleyiveren insanlardanım ben sanırım:
ben seni çok seviyorum...gerçekten...iyi ki varsın :)
sevgili peri,
farkettim ki ne kadar çok insan bu hitapla başlıyor.. :)
aşağıdaki hengame arasında benimle ilgili yazdığın bölümü okuyunca bir tuhaf hissettim. tanımlayamayacağım kadar mutlu oldum. itiraf edeyim, şımardım da hem.. sevdiğim bir insanın beni böyle görmesi çok çok değerli benim için.
şu 'böyle'yi açayım biraz.. böyleden kastım o beni şımartan sıfatlar değil; tahin pekmez.. bununla birlikte görüyor olman.. teşekkür ederim..
ama. bir ama var işte tedirgin olduğum.. sahiden politikaya atılma potansiyeli olan biri gibi mi görünüyorum? öyleyse çok üzülürüm vallahi.. cidden.. :)
elif,
al pacino'yu yine de seviyorum. karikatürünü de seviyorum.
bora ile beni bu yazı mı yaklaştırdı, diyorsun, aramız serindi de:)bu yazıyla aşkımız tazelendi, ha?:)) yok öyle olmadı.
endişelenme konusu ise ayrı bir hikaye.
:)iyi geceler.
endişeliperi
zeynep, sizi görmek ne hoş! beni unuttunuz sanmıştım. yok, kimse fikrini doğru düzgün ifade bile edemiyor ki tartışılıp... herneyse zeynep boşverin. teşekkür ederim, duyarlılığınız için.
bu aralar ne'den ne kadar etkileniyorum bilmiyorum ama inanılmaz endişeliyim. gece yattığımda, bir ihmalim yüzünden çocuklara bir şey olacak, bora doktora gitmediği için ölecek, çiçekleri suladım mı? ya, ayakucumda yatan Tina'yı sıkıştırıp boğarsam, dahil olmak üzere hemen her şeye endişeleniyorum. Türkiye'nin boktan gündemi de dahil içinde.
güzel öngörünüz içimi ferahlattı:)
elifcim, beni sevdiğini biliyorum. sen boşver bunları. ben hamileleiğim son zamanlarında inanılmaz gergindim. sanırım sen de öylesin. elinden geldiğince güzel şeyler düşün. TV'yi de açma bence, gazete de okuma. gerçekten ya. Güzel kitaplar oku, dekorasyon dergilerine bak, çocukların ne muhteşem olduğunu sana hissettirecek şeyler yap... çiçek filan al, şu yukardan asılan minik çiçekli salkım saçak çiçeklerden filan.
bu aralar böyle yap. çocukların son sınav dönemi. matematik ve fen sınavı var mesela arçil'in, çalışıp duruyoruz, bakalım ne olacak.
sevgilerimle. lütfen kendine iyi bak. hamileliğin keyfini çıkar, tamam mı!
halid,
bir dilekte bulunacak gibi mi diyorsun "sevgili peri" ile başlayan hitap şekli?:)
söylediklerimde samimiydim halid. dilediğin kadar da şımarabilirsin.
politikaya atılacağını hiç ama hiç düşünmedim. bunu asla beklemem senden:) ama aşağıda konumuz oydu ve işte bir sürü de tantana yapılıyordu.
seni gördüğüme çok sevindim.
sevgilerimle.
:) evet bunu her okuyuşumda devamında acaba ne isteyecek diye bekliyorum. ya da kendim yazarken acaba ne istesem diyorum önce sonra toparlıyorum..
ama sadece adınla ilgili değil o hitap. insanlar seni seviyor sahiden.. :)
politikaya atılma konusunda cidden içime su serptin. :) sen ya da sevdiğim başka insanlarda öyle bir intiba uyandırıyorsa yazdıklarımın tamamını silmeyi göze alabilirdim.. :)
sevgiler..
sevgili peri,
sevgili işte blog böyle yazılmalı diyerek beni cesartlendiren güzel peri,
hiç karışmadan izledim, nasıl da üzüldüğünü tahmin edebiliyorum.
ne güzel bir pazar yazısı yine.
ben hala adada karşılaşabileceğimizi umuyorum. bisikleti ben de unutmuş olabilirim. bilmem...belki de kullanırım.
yarışırız belki:)
yok, söylemeden edemicim, çatlarım.. saat.. bir saat geri.. :))
endiseli peri " geceleri aglayarak uyaniyorum " kisminda takildim kaldim ben .fethi pasa manzarasina bakmak icimden bile gelmedi sessiz takipcilerindendim "ses cikarmak icin (tanismak icin )bula bula bu konuyu mi buldun munasebetsiz!! " diye kiziyorum simdi kendime sessiz sedasiz takipte kalsam iyi etmis olacagim galiba
bu hassasiyetinizin sadece "o"yaziyla ilgili yorumlardan kaynaklanmadiginin farkindayim :( umarim sooolleee rahat rahat uyuyabileceginiz gunler yakindir
saygilar aysemine
elektra,
blog yazmak ne tuhaf! aşağıda, anonimin yorumuna, yok bu sefer ayşemine olmuş, bakıp ne demek istiyor, ona nasıl bir yanıt yazmalı, düşünüp duruyorum. o nedenle size bu işte esin kaynağı olmakla iyi mi ettim, kötü mü, emin değilim.
eh, karşılaşmak dileğiyle diyeyim ben de.
sevgilerimle.
evet halid, gelen arkadaşlar saatin erken olduğunu sanıp gitmesinler diye pazarlamacı taktiği:)
Peri Hanım,
Gülümsemeniz gibi aydınlık ve kocaman olacaktır herşey:)
Üzülmeyin lütfen: aynı fikri (fikrin ne olduğu önemli değil: siyasal fikir de olabilir, mor rengin güzel olup olmadığı da)paylaşmayan insanların tartışması doğaldır. Tartışmak güzeldir.Yeter ki birbirimizi dinleyebilelim-birbirini dinleye(bile)n insanlar olduğunu da göstermedi mi yazınıza gelen yorumlar? Sırf dinlemeyenlere bakmayın lütfen...
Ve en azından Metin Bey ve benim açımdan güzel dostluklar kavgayla başlar diyen şehir efsanesi doğrulanmaya başlamıştır-bu az şey midir?...
"Stranger Than Fiction" hakkında ne yazacağınızı çok merak ediyorum? O filmi çok beğenmiştim ben, ama merakım beğendiğim bir film olmasından değil. Mutluluk vermişti bana, film olur olmaz zamanda ve yerde aklıma düştükçe gülümsemiştim...Bu yüzden merak ediyorum sizin ne yazacağınızı...
Arçil'in sınavları hakkında size kendi söylediğiniz bir şeyi anımsatsam-hani belki endişeleriniz kaybolur azıcık da olsa:) Kurt Vonnegut hakkında yazdığınız o güzel yazıyı bir daha okuyun... Ne demiştiniz orada?:)
Sevgiler...
aysemine hanım, ne demek istediğiniz, öfkenizi anlamaya çalıştım. anlıyorum ama hak vermiyorum size. insanlar yazarken öfkelerini kontrol altına almış olmalılar biraz olsun. yazmak, konuşmak gibi değil ki neticede. yorumunuzdan hoşlanmadım. fikirlerime katılmadığınızı anladım ama bunu öyle çirkin dile getirmişsiniz ki, biraz olsun sempati duyup bir açıklama yapmak istedim size. beni tanıyorsanız eğer, umur eder yazardım da, biliyorsunuz. ama öyle kaba, öyle alaycı ki yazınız. vazgeçtim.
sizden hoşlanmıyorum. sessiz kalmanızı bir siyaset yazısı bozduysa, evet ben de pişmanın onu yazmaktan.
kabalığınızı bağışlamıyorum.
ah meral ah!
öyle endişeliyim ki bu son sınavlar yüzünden, hop oturup hop kalkıyorum ve Kurt Vonnegut yazım, tatlı, tasasız zamanlarda yazılmış da işin aslı şimdi yaşanıyormuş gibi geliyor.
Şu, yorumları tartışmalı yazı da kötü oldu, yazma isteğim tümden gitti Meral Hanım. İçimden hiç geçmiyor yazmak.
Sizin adınıza da çok sevindim. Metin Bey, gerçek bir insandır.
sevgilerimle.
çıldırıciiim bana bisiklet deme noluur gaykedi zayıflamak için bindiği bisikletten 35cm olan baldır kısmını 80cm yaparak indi direkt bacak kası.. şuan 100 lerde dolaşıyor ona sorsan hala 75 eee bende bir ayağımı koysam tartıya 35 kilo anca çekerim... biz nasıl eririz evden çıkarsak ama gaykedi'nin kış uykusu bitti yaz uykusuna vurdu kendini :D
sevgili endiseli peri, (sevgili, endiseli, kaygili, icli, dusunceli... diye gider bu boyle aslinda) epeydir severek takip ediyorum sizi, sayfaya siyasetle ilgili bir seyler koydugunuzda, zevkle okumakla birlikte "eyvah" dedim, "ya bir tatsizlik cikarsa simdi?" ve oyle de oldu nitekim. cok tuhaf gunler bunlar, bir sürü arkadasima neden o mitinglerde olmadigimi anlatamiyorum, gecenlerde msn'de bir arkadasimin anayasa mahkemesi kararinin ardindan nick'inin yanina yazdigi "367'yi boyle saydirirlar iste!" mesajini gorunca ne yapacagimi sasirdim. bu aralar sevdiklerimizi, tanidiklarimizi anlamakta ya da kendimizi onlara anlatmakta bile pek basarili olamiyoruz yazik ki!
allahtan kendimi tekrar anlatmak zorunda kalmadigim, ayni frekansta oldugum arkadaslarim da var. bir de, bir suredir takip ettigim, takip ettikce de "henuz karsilasmamis arkadaslar" oldugumuzu hissettigim siz varsiniz. lafi uzattim cok, diyecegim odur ki, gonlunuzu ferah tutun endiseli peri, yazma isteginizin kacmasina izin vermeyin.
çok sevgili neolitik hanım,
işe güce mola verip, size uğradım, orada da dediğim gibi masaüstü resmimizi sizin sitede görüverince çok şaşırdım, bir de yorum bıraktım.
en kısa sürede de bağlantılarıma ekleyeceğim. sizinle tanıştığıma çok sevindim. sık sık gelip lafı uzatırsanız daha çok sevineceğim.
sevgilerimle.
Peri, (ben yine ne cok is yapiyorsunuz meselesine donuyorum)sen o kadar isi, o derece duzenli ve planli yap(a)masan hic hersey boyle tikir tikir doner mi evde? bosuna domestic engineer demiyorlar buralarda.Ben sana yildizli pekiyi veriyorum, hem de iki tane:)benim notum bol:)
nakhar, geçmiş günler için en çok hayıflandığım bir-iki şey de, sigara içmiş olmam, o havasız kahvelerde ya da sigara dumanlı evlerde fazla vakit geçirmiş olmak. o kadar ciddi olmaya gerek yoktu. dışarı çıkıp bisiklete binsek, koşsak, oyun oynasak da olurdu. çok güzel olurdu.
ben öğüt vermeyi sevmem, öğüt dinleyenleri de aslında pek nasıl desem içten içe pek hoş bulmam. (arçil öğüt dinlemeli tabii:). bora geçen gün okuduğu kitapta deneyim hakkında çok güzel bir söz okumuştu, çok gülmüştük... hay allah dilimin ucunda ama ben daha sonra yazayım. evet evet böyle ama, bu öğüdümü dinleyin. ormana, parka bahçeye çıkın, yürüyün hiç değilse. hadi.
hadiiii!
:P
pelin, nasıl teşekkür etsem, bilmiyorum. yanına içten bir öpücük de koyuyorum. aslı da bugünkü mektubunda övgü dolu sözleriyle beni biraz şımarttı. (tamam tamam çok şımarttı. ben şımarma kapısı aralanmışsa, öyle az buz şımarmam, doya doya şımarırım... heh heee)
teşekkür ederim.
çok güzel fotoğraf
Peri Kızı,
Bozcaada yazısı hazır, ayrıntı için aklınıza gelen soruları bekliyorum.
Sevgiler.
Sevgili Gülümseyen Peri,
Ne kadar güzel bir gülümsemen var. Gözlerinin içine kadar işlemiş, baktıkça ben de gülümsüyorum.
Canım,
çok tatlı görünüyorsunuz, Allah ayırmasın..
Filmleri not aldım, ben de izleyeceğim..
bahar yüzün hiç solmasın..
sevgilerimle
bora bora!
şimdi bora olarak, böyle dediyseniz, size yanıldığınızı kim söyleyebilir? hiçkimse! eğer siz de azıcık olsun isminize benzeyen biriyseniz, kararınıza onay beklersiniz. kesinlikle haklısınız, diyorum:)
şaka şaka:) teşekkür ederim güzel sözleriniz için. bakın elim ayağım birbirine dolaştı:) şaka şaka. hadi bana eyvallah:)
ekmekçikız, çoook teşekkür ederim. okudum, yorum da yazdım. valla sana zahmet veriyorum.
sevgili enne, çok teşekkür ederim. öyle mi gerçekten? keşke şu iltifat kısmını daha uzun tutturacak bir sistem keşfetsem.
sizdan geliyorum ben de, şu yakışıklı prensinizde tam bir şövalye centilmeniği var:)
ece!!!!
hoşgeldin. teşekkür ederim. filmler, evet çok güzeldi. az önce berbat ama gerçekten berbat bir film izledim. eğer bora ile azıcık küs olmasak izlemezdim ama o da burada çalışıyordu. sessiz ve huzursuz durmam gerekiyordu bir küs bağyana yakışır bir şekilde:)
sevgiler.
hah fil, because i said so. ben sana demiştim. sakın izleme, kendinden utanırsın. ben mecbur olmasam hiç izlemezdim:)))
hımm anlıyorum seni ben de bi sigara tiryakisiyim... maalesef...
gaykedinin oturduğu yerde zaten günlük güneşlik bol çiçekli böcekli bir yer modern köy yeri inek minek olsa tam olacak :)
doğayla başbaşayız ondan yana sorun yok...
annem(kaynanam) da bol bol değişik türdeki otlardan emekler yapıyor bir nevi sağlıklı yaşam standartlarına bir yerden uyuyoruz :)
Yorum Gönder