Pazartesi, Mayıs 21


kermit... ilk aşkım.
bir gün uzun uzun yazarım,
neden bir zamanlar kermit'e deliler gibi aşık olduğumu.
gerçi hala da aşığım sanırım.

23 yorum:

endiseliperi dedi ki...

halid buralarda olduğunu hissetmek çok hoş:)

endiseliperi dedi ki...

halid, sen bi dolaş bakalım hayalet gibi. pencereleri açıp rüzgar üfle, harfleri değiştir, belki bir yazı bile yazarsın, olmaz mı? olmak ya da olmamak...:))

yasemin dedi ki...

ben de aşıktım kermit'e. nerden bulduysak 25 sene öncenin konya'sında, kermit'im vardı bir tane. aynısıydı öyle bozuntusu falan değil yani. içi boncuk dolu olan oyuncaklardan, tipi birebir aynıydı. onu ne kadar çok sevdiğimi hatırlattın. neraba* kermit.

* cem merabası.

asliberry dedi ki...

Ben de aşıktım, benim de vardı Kermit'im.
Evde tek başıma Kermit'e sarılıp, Kerrrrrrrrrrmiiiii diye seslenir, dudağından öperdim. (Domuz kız oluyordum yani.)

tavsan dedi ki...

benim sevgilim kocama hitaplarimdan biri kermit; zaten severdim ben de kermiti, o da bere takinca ozellikle bana kermiti hatirlatiyor. bi de su gecen yazdigin bilardo yazisi; tam da biz ilk defa beraber amerikan bilardo oynamisken oylesine..benim icin tamamen ilkti. halbuki ortaokul yillarimda arkadaslari hep izledim 3 top, 4top oynarlarken.

Talisman dedi ki...

Hihii çok şeker..
Ben Çelik Blek' teki Rudi ye aşıktım. Teksas' taki yani. Sonra onu Tenten le aldattım ama Tenten le daha çok arkadaş gibiydik. Biraz daha büyüyünce Tom Braks geldi ve ilk üçgen vicutlu platonik aşkım olarak hayatıma girdi :))
Severim bu çizgi roman- ekran aşklarını :)
Sevgiler :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Pekiiii, siz "Cep Fotoroman"ları ve onların yakışıklı(!) oyuncularını hatırlar mısınız?
Daha o zamanlar "Pembe Dizi", "Beyaz Dizi" gibi aşk romanları yayınlanmıyordu ve bu "Cep Foto"ların İtalyanlarına bayılırdık.
Ayy, şimdi yazarken çok komik geldi, nelerle zaman geçirirmişiz.

Talisman dedi ki...

Aaa aman tanrım, cep fotoromanlarr :)) Off çok etkilemiştir ordaki yakışıklı İtalyanlar beni..İsimleri hep Massimo filan olurdu. Ergenlik düşlerimin süper kahramanları.. :))
Bayıldım bunları hatırlamaya :)

teyzenteyfik dedi ki...

Cok sasirdim bu kadar cok Kermit asigi olduguna! Hepiniz asikmissiniz Kermit`e :)

Adsız dedi ki...

Ooo kermit ne kadar popülermiş. hafifçe kıskanmadım değil. ancak ben de miss piggy'i pek andırır bir domuzluk, şımarıklık, kapris var ki şansımın yüksek olduğunu söylemeliyim. ben kermit'in karakterini, kadınları algılama ve onlarla kurduğu ilişki biçimini, miss piggy öpünce heyecanlanmasını, onun kaprislerini göğüslemekteki erkekçe tavrını, kadınları ve erkeklerin böyle apayrı olmasını sağlamasını... olmayan eşitliklerini kadınlar lehine daha da bozmasını... ahh bayılıyorum kermit'e. hala ve daima:)

ben woody allen'ı da hoş bulurum. hoşlanıyorum sanırım bu görüntüden.

eski cep fotoromanlarını bilmez miyim? elbette biliyorum. isimleri bile dilimin ucunda:)) ben kasabada büyüdüm. oralarda her şey bulunur:)

çizgi romanlarda ise çok sonra ken parker'a aşık oldum. hala da aşığım. o apayarı bir konu:))

sevgiler.

elektra dedi ki...

:), kermit ve miss piggy.:) benim küçükken takma adım miss piggy idi. hem çok tombul hem de domuz gibi inatçı olduğum için. miss piggy'nin keeeeerrrrrmitttt diyişinden gayrı bir haltını beğenmezdim bu nedenle:)
çizgi romanlarda ise, kimmeryalı conan'a bayılırım.

neo dedi ki...

kermite ben de bayılırdım, benim de vardı. muppet şov dışında sonradan susam sokaginda da oynamisti, krem rengi trenckotu ve elinde mikrofonuyla masal dünyasının kahramanlarıyla matrak röportajlar yapıyordu:
"muhabiriniz kermit, alaaddin'in lambasi'ndan bildiriyor!" susam sokagi izleyecek yaşı çoktan geçmiştim aslında ama kardeşim çok severdi, ben de göz kulak olma bahanesiyle onunla birlikte oturur izlerdim :)

muppet şov'daki halini çok ayrıntılı hatırlamıyorum, telaşlı telaşlı koşturması kalmış aklımda. bir de muppet şov'da balkonda oturan huysuz ihtiyarları severdim. hiç bir şeyi beğenmez, hem şovla, hem de birbirleriyle dalgalarını geçerlerdi.

fotoroman çağına yetişemedim ben ama bir yaz tatilinde ablamın beyaz dizilerine takılmıştım. hepsi 159 sayfa olurdu, hepsinde aynı tip kadınlar (bal rengi büyük gözler, ince bir bel) ve erkekler (dar kalçalı, geniş omuzlu), tıpkı türk filmlerinde olduğu gibi içinde yanlış anlamalar, suskunluklar, bazen de entrikalar olan maceralar yaşardı ve hepsi mutlu sonla biterdi :)

taşrada, ergenligin can sıkıntısıyla başa çıkmaya çalışırken, önümde sonsuzluk gibi uzayıp giden o yaz tatilinde beyaz diziler kurtarıcım olmuştu. o zamana kadar okudugum kitaplardan -jules verne'nin maceraları ya da behrengi'nin hüzünlü hikayeleri- çok farklıydılar. o yaz onlarla gecti, öbür yaz artık klasiklerin kısaltılmamış versiyonlarını okumaya başlayan ve bütün bu aşk-meşk işlerini hor gören bir küçük ukala olarak beyaz dizilerin yüzüne bile bakmadım :) bazen sahaflarda beyaz dizilere rastlayınca, mazide kalmış bir yaz aşkıyla karşılaşmış gibi hissediyorum :)

asliberry dedi ki...

Neolitik Hanım,
Balkonda oturan iki yaşlı'dan;

-Bu show kadar berbat bir show görmedim.
-E o zaman neden her hafta geliyorsun?
-Gene de evdekinin dırdırından iyidir.

İnsan küçücükken böyle konuşmalara dikkat eder mi? Ediyor işte.

neo dedi ki...

asliberry,

bravo valla, ne hafıza varmış sizde. (gerci ben de kermit'in röportajlarını hatirliyorum :)

yorumu yazarken ihtiyarların diyaloglarindan bir şeyler hatirlamaya calıştım ama "berbat bir şov bu!"dan ötesi gelmediydi aklıma.

Adsız dedi ki...

Oo elektra hanım, sizi everfever bey'le tanıştırmalıyım. kendisi de hayrandır kimmeryalı conan'a. benim bağlantılarımda var adı, tıklayın, gidin, henüz gider gitmez sizi üst bantta bir conan karşılayacak.

sevgilerimi de iletin gitmişken. çok ama çok komiktir kendisi, giderken yanınıza gülme ekipmanlarınızı da alın.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

ah ne güzel, uyuyup, uyandım, başımdaki bilgisayarda iki sevdiğim arkadaşım güzel güzel konuşmuyorlar mıymış?:))

o iki huysuz ihtiyar çok komikti gerçekten. aslı nasıl hatırlıyorsun ama, bravo, ne hafıza var sende.

neolitik hanım o taşra sıkıntısını atlatmak için ben, ne beyaz diziler, çizgi romanlar, klasik romanlar okudum bilemezsin... tam bir aburcuburdu. beyaz dizilere de hiç seviyesiz kitaplar muamelesi yapmadım. o 159 sayfayı:))) ciddiyetle, hayal kurarak okurdum.

Adsız dedi ki...

bora magnum almış şimdi bana. nefis. bora bana kermitli şemsiye hediye ermişti. bir de cep telefonu kılıfı. o da kermitli. kermit'e olan ilgimi sempatik buluyor sanırım. magnum'un bademlisi de güzel ama klasiğinin üstüne tanımam.

Lilium Bosniacum dedi ki...

:) bizde kermit varken ben çok küçüktüm.. pek bi genç hisettim şimdi.. :) gerçi bize çok sonraları gelmiştir.. yoksa sizlerin yaşlarında hiçbir sorun yok hanımlar:D

elektra dedi ki...

gittim, gördüm ve ekipmanlar dağıldı peri hanım:)
iyi geceler.

haaa, bu arada, locadaki yaşlı insanlar enstantenesi, sınıfımda ben ders anlatırken vıdı vıdılayan çocuklarıma, ' çooocuğm, muppet şov huysuzu gibi ne vırvırlıyosunuz' diyerek yad ettiğim ve genç kuşaklara öğretmeye çalıştığım enstantenelerdendir. sayarım onları:) andığı için, aslı'ya saygılar:)

Adsız dedi ki...

halid,
evde bir film CD'si vardı, öylece duruyordu, şimdi onu izliyordum. fena değilmiş. united states leland. kevin spacey oynuyor. bir de ryan gosling onun adı sanırım, hoş bir oğlan. bu çocuğun izlediğim 3. filmi. yeni biri sanırım, çok hoş bir etkisi var.

eh, bu arada, zaman zaman siteye girip, neler yaptığını izliyorum. senin gibi asimetri takıntılı birisi için bu kadar simetrik düzenleme sıkıcı olmalı. ben simetriyi severim. yer, zaman bırakır.

gerçekten daha düzenli oldu site. şu bağlantıların filan fontunu küçülteceksin sanırım. aşağıda, sitede kaç kişinin olduğunu gösteren bir zımbırtı olacaktı. o gitmiş. eğer hayalet değillerse kaç kişi var, görmek hoşuma gidiyor.

kolay gelsin. sevgiler.

Adsız dedi ki...

fontunu değiştirip, puntosunu küçülteceksin sanırım... diyecektim, anlamsız bir kısaltma yapmışım.

Adsız dedi ki...

halid, başlıkları da kaldırmışsın iyi olmuş. iyice açılmış ortalık. acaba "son yorumlar" koyabilir miyiz, hazır alan da varken... ayyy halid çok utanıyorum, böyle bir şeyler isterken. ne olur, borcum olsun, söz ben de kurabiye filan yaparım sana. gerçi candan hanım'ın patlıcan yemeklerinin eline su dökemez ama...:p

sağol, sağol, sağol.

Adsız dedi ki...

"ben muhabiriniz kurbağacık! Sizlere pinokyonun burnundan sesleniyorum" diyip durmuştum aylarca. hatta sesimi de o kadar benzetiyordum ki istek alıyordu yaptığım taklit o zamanlar.

aklıma geldi şimdi.

öyle aşk boyutu da abartılı canım ama şimdi....