fotoğraf, arkada bacasında duman tüten gemi için çekildi. hiç fena çıkmamış:p bugün poyrazköy'deydik. önce karşıya, belgrad ormanı'nın arkasındaki köylere gittik. sonra kalktık geldik poyrazköy'e. pek poyraz yoktu. tepemizde ıhlamur ağacı, önümüzde geniş, geniş bir deniz.
yollarda, ağaçlarla çevrili yollarda düşünceleri gezdirmekten daha güzel ne olabilir.
*geniş geniş bir deniz, jean rhys'ın. benim, içine adımı yazdığım ilk yetişkinlik kitabım.
18 yorum:
Günaydın Peri:)
Belki bir ay kadar önce-akasya ağaçlarının çılgın gibi çiçeğe bürünmüş oldukları zamandı-evden Ağva'ya gitmek için çıktım, daha bir sokak gitmemiştim ki Ağva'dan vazgeçip Sapanca'ya gitmeye karar verdim, otoyola girince Hidiv Kasrı'na gidip ıhlamur ağaçlarını koklamak daha cazip geldi...ama ben döndüm, dolaştım Hidiv Kasrı'na giden yolu bulamadım! O yola girerim kapalı, bu yol girerim çalışma var, sinirlenip istikamet Anadolu Kavağı dedim! Oraya varınca da Poyrazköy'den denize bakayım dedim.
İyi ki de bu kadar çok fikir değiştirmişim o sabah: üstte ağaçların yeşili, aşağıda kır çiçeklerinin ve yabani çiçeklerin moru, kırmızısı, beyazı, yavru ağzı, eflatunu... dar, virajlı, renk cümbüşü yollar içinden vardım Poyrazköye (çok severim dar, virajlı yolları). Poyrazköy'de geniş, geniş denize baktım, geçen gemilerdekiler ne düşünüyor diye merak ettim... Martılar, sanki o geniş denizden dolayı, Boğaz'da olduğu gibi aceleyle değil, salına salına uçuyorlardı...
Bir de İstanbul'da deniz, en çok Poyrazköy'de deniz gibi kokuyor.
...
Sevgiler
ikinci fotoğraf... saçların rüzgarla flörtü... heidi geldi aklıma.
müsadenizle pinhani'den dön bak dünyaya'yı size armağan ediyorum...
"yalnız kaldıysan / kalkıp pencereden bir bak / güneş açmış mı? / yağmur düşmüş mü? / dön bak dünyaya..."
vesaire vesaire...
Pericim ne güzel iki fotoğraf. İkinci fotoğrafta Viking kaskı giymiş gibi çıkmışsın desem, kızar mısın? hehe.
marruu
hmm bence süper atletik bir koç var ekranda. ıııh ne kadar zor bir şey bir kadının, bir başka kadına iltifat etmesi, ben de isterem. :P
denize ayağımızdan gayrısını sokamadık daha. sırt adalelerim hesap soracaklar mahşerde biliyorum. ;)
"geniş geniş bir deniz, jean rhys'ın. benim, içine adımı yazdığım ilk yetişkinlik kitabım."
Demek, Jean Rhys'ı seversin Peri!
Ben de!
89 da "Ayrılıktan Sonra"yı, 90 da "Günaydın Geceyarısı"nı, 92 de "Dalda Duran Kuşlar"ı okumuşum.
Ve deminden beri çıldırdım, bütün kütüphaneyi alt üst ettim "Geniş Geniş Bir Deniz"i bulamadım. Oysa ne kadar sevmiştim onu, Ayrılıktan Sonra ile eşit galiba...
Poyrazköy, Karadeniz kıyısı köyler içinde en sevdiklerimden, adına en uygun yer bana kalırsa. Evet, bugün hava sakindi, ne güzel olmuş oraya gitmeniz.
meral, siz çok daha hoş bir zamanda gitmişsiniz.
ben aşağıdaki o paslı gemi ve şantiye görüntüsünden hoşlanmıyorum poyrazköy'deki. eskiden arkadaşken de gitmiştik bora ile poyrazköy'e. o zaman da kış mevsimiydi. soğuk bir rüzgar vardı. bora sever, yabani, çıplak görüntüleri. ona dedim ki, sen katlanabiliyorsun kederli olmaya. örneğin tarkovski filmlerine bayılır bora. ben ise hep rahat değilmişim gibi otururum tarkovski izlerken, içimde dalgalanmaya başlayan kara keder beni neredeyse bayıltır. bora kederli görüntülerin üstüne kederli müzikler seçer ve o anın tadını çıkarır! evet, öyle. bu, güçlü olmakla, hayatı kontrol edebilme yeteneği ile ilgili bir şey. beni ise hep sel alır.
ben birazdan ağva yazımı da yazayım sizin için. hatta çektiğim video çalışırsa onu da yükleyeyim. perşembe günü gittik. o da nefis bir yolculuktu.
sevgiler.
sevgili torkunç,
şimdi size http://www.pinhani.com/ burada bana hediye ettiğiniz şarkıyı dinleyerek cevap yazıyorum. çok güzel bir şarkı. bütün mevsimlerde, kalkıp pencereden bakmalı insan. ben yazmıştım bir ara. bu pencere, göğe bakma durağı ile. göğe bakmayı severim. uzakta olan, özlediğim, geçmiş olan herkesle kurduğum en doğrudan bağlantıdır gök.
heidi ise beni büyülerdi. öyle büyülenirdim ki, dünyayı duymazdım. babam bir kere azarlamıştı beni. onu kapatıp, radyoyu açmayı istiyordu ajans'ı dinlemek için. seslenmiş seslenmiş, duymamışım, sonunda bağırmak zorunda kalmıştı. heidi kapatılıp radyo açılmıştı. belki heidi'nin de etkisi vardır, şehirden gidip köye yerleşmek istememde. (bugün bir yüksek terastan şehre baktık. heidi gelmedi aklıma.)
vesaire vesaire vesaire
torkunç,
şarkı dinlerken zor olmuş yazmak, "bu pencere, göğe bakma durağı ile." cümlesi ile ne demek istediğimi ben de anlamadım. herhalde, soluma dönüp penreye baktım ve demek istedim ki "bu pencere, göğe bakma durağı mesela" :)
selam miso,
dur bir daha bakayım ben o fotoğrafa... heh hee, evet öyle olmuş. vikingler diye de bir çizgi film vardı. onu da çok severdik. vikingler deyince de o çizgi film dışında viking gelmez aklıma zaten.
mersiiii... öpüyorum.
candan,
sen öyle deyince bora'ya dönüp sordum ben atletik vücutlu muyum, diye. evet, dedi. kendim hakkımda hiç bilgim yoktur benim. o nedenle bu burç hikayesine filan sardırıyorum sanırım. şimdi bora dünyanın en çirkin insanı olduğumu söylese ya da en şahanesi, gözüm kapalı inanırım. aslında hiç spor yapmadım. yüzme korkumu da 2 yıl kadar önce bora'nın ısarrıyla, özel hocalar sayesinde yendim de sığ sularda yüzebiliyorum yenice. bu atlet tişörtler çok atletik gösteriyor. kollarım, boynum incedir mesela ama sporcularınki gibi kaslı çıkmış fotoğrafta. eğer birgün karşılaşırsak diye birbir yazıyorum bunları.
durumun aslı budur. yine de teşekkür ederim. iltifat etmek istersen hiç çekinme;)
sevgilerimle.
sevgili ekmekçikız, jean rhys'ı çok severim. ama yıllar oldu okuyalı. arçil'e hamileliğimin ilk ayları okudum sonra diğer, paris'te geçen öykülerini. çok hüzünlendirirdi beni o yılları. ancak geniş geniş bir deniz muhteşem, neredeyse çığlık atan renkleriyle, jamaika (?) ile kalmış çocuk aklımda.
sevgilerimle.
denizi seyretmek kadar dinlendiren baska birsey yoktur beni. herturlu su kenari olur gerci, bir sakinlik coker ustume hemen. fotograflar ve sen cok guzelsiniz Peri.
ters gitti birşeyler
gemi kadını kaçırdı
kadın şöyle bir baktı
gemi acıdan haykırdı...
M.
pelin,
nerelerdesin? türkiye'de misin? az yazıyorsun artık.
su, içinde olmadığım ve olmayacağıma emin olduğum sürece beni de dinlendirir:P sudan korkarım. içindeysem, aklımdan geçen şudur: işte beni boğmak için varolan bir su birikintisi. eğer kontrolümü kaybedersem içinde nefes alamam. ben, eskiden neredeyse küvet içinde bile rahat edemem. şimdi birazcık yüzmeyi biliyor ve köpekbalıklarının banyoda olmayacağına da iyice eminim artık:P
fotoğraf hakkında söylediğin güzel sözler için teşekkür ederim.
sevgilerimle.
sevgili M,
beni hep şaşırtıyorsunuz. şimdi, manidar dörtlüğünüzü okuyunca gülümsedim.
teşekkür ederim.
sevgilerimle.
buralardayim hala, turkiye'ye gelemedim henuz. yazamiyorum bu gunlerde ama takipteyim.
acik denizler nadiren beni de urkutuyor, ama cogu zaman keske solungaclarim olsa diyecek kadar seviyorum ben suyu:)
merhabalar,
size, bir 'fotograf' yollayabilirim miyim..
L.h.44
resimler harika. özellikle üstteki resim.
Yorum Gönder