Pazar, Haziran 10
sinemadan çıktık, sosisli yedik!
geçenlerde moda sinemasında spiderman 3'ü izledi çocuklar. biz de yürüdük. bora bana mango'dan pantolon ve ince bir hırka aldı. yorulduk biraz. çıkışta çocukları aldık, bora'nın yıllardır sosisili yemek için gittiği yere uğradık. adını unuttum şimdi. ayranları çok güzel küçük cam şişede. ben sosisli yiyemem. salam da yemem pek. sucuk, belki.
spiderman süper bir filmmiş! sosisli? o da süper! ben? sen de süpersin!
süper bir gün geçirdik anlayacağınız.
(bakar mısınız, bora ne kadar yorulmuş, çok da sıkılmış. teşekkür ederiz bora.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
27 yorum:
Sanırım Petek'ten bahsediyorsun. Sandviçlerin isimleri artist, formüllü, gandhi falansa Petek'tir.
Çok eski bir büfedir, yeni yerine geçti hala çok iş yapıyor ama ben eski yerini daha çok severdim. Beni de abim alıştırmıştı, sonra Mehmet'le gittik, şimdi Yaman'da müptelası.
evet aslı, bravo, petek ismi. bora da hatırlayamamıştı. şimdi msn'de söyledim aslı hatırladı, petek'ti adı, diye.
biz ilk sevgili olduğumuz zaman eski yerine götürmüştü bora. davulcu bir arkadaşı var bora'nın gençken hep oraya gelirlermiş. ben şimdi ki yerini daha derli toplu buldum. sıradan görünüyor ama... sonra ne içeceksek gidip dolaptan alıyoruz ya, çok hoşuma gidiyor. isimleri de evet çok hoş.
:)
öpüyorum.
Poni& Bora yakında sinemalarda:))))
Youtube sürpriz oldu:)
Meşhur edeceğim sizi, görürsün:))
bi de beni de öp:)
[aslı kıskanmasın:P]
Peri Hanim,
Siz cok tatli bir kisiye benziyorsunuz. Biz 14 Temmuz da Istanbul da ve hatta Moda da olacagiz. Ahh icim icime sigmiyor, inanin.
Eger bir aksam Moda ya cikabilirseniz, sizi gormek B.mi ve E. mi tanimanizi cok isterdim. Kendileri cok cok tatlilar, if I should say so myself :) Ve tabii esim B de tatlidir ama onu ben yapmadim, kredi kayinvalidemin :)
Just an idea :)
Take care,
B. ve E. nin anneleri (Gramatik oalrak daha dogru herhalde :))
peri peri,
ben sosisliye bayılırım. hatta o kadar ki, istanbul'un sizin yakasında iskelelerin ordaki büfe sosislilerine bile bayılırım. ama sizin yaka ile ilgili bilgim öyle az ki:( mesela bu sosisçiyi bilmemem, şimdi beni çok üzdü. bir tarif versen diye rica etsem, yazar mısın?
video sürprizi çok hoş:)
sevgiler...
Vayy, süper film olmuş bu!
Yakında "İnteraktif Peri Huzurlarınızda, pardon Sinemalarınızda" diye bir başlık görürsem hiç şaşmayacağım, çok hoş.=))
peri,
sosis ve salam ben de nadiren yerim ama bu anlattıgın yeri merak ettim simdi, karşıya geçersem önümüzdeki on yıl içinde :P gideyim ben de.
böyle özel bir durum olmadan (düğündü, partiydi) çekilen videoları daha çok seviyorum ben. sıradan bir günü özel kılıyor sanki kaydetmek. bir de neşeli bir şarkı döşense bu görüntülerin altına süper olur :)
Aaaa şimdi çok merak ettim ben. İş yerinde Youtube izleyemiyoruz, güvenlik duvarımız izin vermiyor. Akşam da eski iş yerimden çok sevdiğim bir arkadaşımla yemeğe çıkacağım, bu durumda bu videoyu ancak gecenin bir yarısı izleyebileceğim. Ayol meraktan çatlarım ben şimdi. İzleyen arkadaşlar ne olur filmin konusundan bahsetsinler biraz.
(Ece yok yok kıskanmam, kıskansam da içimde yaşarım ben, hiç rahatsızlık vermem)
aslı, filmin başrollerinde bora ve çocuklar var. sinemadan alınıp yola koyuluşlari ve en sonunda yönetmenimiz peri, bize an kadar kısa gülümsüyor.:)
sana da afiyet olsun...
not: periden istemiştim, ama sen de biliyorsun anladığım kadarıyla. nerede bu sosisçi? çok canım istedi.
fırsatçı elektra...
Bahariye Caddesinden Moda tarafına çıkarken sağdan Reks sinemasının sokağına giriyorsunuz. Burger King,(eskiden o sokakta Mc Donald's da vardı) ve Reks sineması solda kalıyor, Petek Büfe sağda kalıyor. Sokağa girince çok az yürüyorsunuz zaten.
Galiba adı da Sakızgülü Sokak. Reks'in oradan da soldan barların olduğu Kadife sokağa çıkıyorsunuz.
tamam, teşekkür ederim:)
Ay, simdi neyi hatirladim... Ben cocukken, aksam konservatuvardan cikip eve giderken, annem Sirkeci'de bir yerden sosili alirdi bana. Saatlerdir acili domates sosunda yuzen sosisler ne tatli gelirdi!
www.elifsavas.com/blog
bir konferans icin amerika'ya gittik. hani cok meshur ya hot dog'lari, bir heyecan deneyelim dedik. adam bir sandvicin icine sosisi oylece koydu ve oylece verdi. bu ne yaaa, icine ne suyundan, ne de tursu koydu... halt etmis dedim bizim bufe sosislilerinin yaninda.
"İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. Düşünüyordu: 'Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona birşeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük iler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar.' Saatine baktı: Dört buçuğa beş vardı. 'Eve gidip okusam.' Durağa yürüdü. . 'Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. Kocaman sinemalar yapmalı. Bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. İyi bir film görsünler. Sokağa hep birden çıksınlar...'"
Yusuf Atılgan- Aylak Adam
Sevgiler..
ece, öperim, sarılırım, saçlarını tararım, sana kurabiye pişiririm, soğuk limonata yaparım , müzik açarım, uyuturum. hayat, harika derim, yaşamak sevinçli bir şey. bu renkler, ışık, bu tat, bu bakış, bu şiir, hayat inanılmayacak kadar basit ve kalbini heyecandan durdurmaya yetecek kadar şahane şeylerle dolu.
bana inanmalısın.
sevgilerimle.
B. ve E. nin sevgili, tatlı anneleri. ne güzel demek istanbul'a hem de moda'ya geleceksiniz! bunu hiç kaçırmak istemem. eğer tatil için sağda solda olmazsak mutlaka görüşmek isterim.
sevgilerimle.
sevgili elektra, demek videoda yeterince anlaşılmıyor adres. sadece sokağın köşesinde deriden mağazasını hatırlıyorum. sokağa girip azıcık yürüyünce sağ kolda. hımm... aslı da vermiş tarifini. evet evet, reks sinemasına giderken.
sevgiler.
ekmekçikız, interaktif video fikri de fena değil aslında:) bir düşüneyim onu ben:p
sevgiler.
neolitik hanım,
şarkı döşemeyi düşündüm, vazgeçtim. filmi başlat, müziği aç, bekle, izle, dinle!
yani böyle bir duygu verdi. ne bu yaa, dedim kendi kendime.
demek düğün videolarını sevmiyorsun?! heh hee...ben başkalarının fotoğraflarına bakmayı da sevmem. bu eski sevgilim, bu eski sevgilimin kuzeninin okul arkadaşı... offf karmakarışık. çünkü ilginç tiplerse hikayelerini de dinlemek isterim, çay soğur...
valla ben yıllarca sizin tarafta yaşamış biri olarak diyorum ki, kadıköy'ün üstüne yaka tanımam. sen gel, hem MÜZİ'nin dediği gibi iki yakayı biraraya getirecek vapurlar var, vapurlarda çaylar var.
vs.
sevgiler.
Sevgili Talisman,
Yorumunuzu okuyunca çok sevindim; tam aynı şeyi birkaç ay önce yazmıştım.
http://ekmekcikiz.blogspot.com/2006/12/sinemadan-ikmi-insan.html
Demek, dedim benzer zevkleri paylaşınca böyle ortak noktalarda buluşuluyor.
"Aylak Adam"ın bu bölümünü özellikle çok anlamlı buluyorum.
eeeee aslı? muhtemel sorularına cevap veriyorum:
ses yok. çünkü benim digital fotoğraf makinası ile çektim. bora'nın bir gelişmiş video&fotoğraf makinası var ama o yavaş yavaş çalışıyor onun üzerinde. sonra kısa film bile çekeceğiz onunla. sonra onu halid'e izleteceğiz.
ben gene üşümüştüm o gün. üstümde bora'nın kocaman siyah kadife ceketi vardı. bir bankta oturmuş, mor siyah karışımı kırpık kırpık giyinmiş, piercing'li çocukları izlemiştik sessizce. sonra evet, mehmet'in dediği gibi çok tehditkar bu çocuklardan bir kıza telefon geldi. "annemle buluşacağım ben gidiyorum" dedi terbiyeli bir sesle. güzelce öpüştü arkadaşlarıyla, vedalaşıp gitti. aklımdan geçenlerden utandım biraz, zihnimde oluşmuş üç kuruşluk dandik şablonlara göre insanları değerlendirip sınıflandırdığım için.
bora biraz sinirliydi ama bir tartışmanın kıyısında dolaşıp sonra unuttuk onu. ben o gün çok yorulmuş biraz dinleniyordum, çocuklar bora ile sinemaya gitme programı yapmışlar msn'de. ama bora bir türlü onları beni uyandırmaya ve giyinip çıkmaya ikna edememiş, çok gecikmişiz. bizi boğa'nın yanında sinirle bekliyordu. benim hiç bir şeyden haberim olmadığı için bir anlam verememiştim ama sonra anlaşıldı. bu anlar, bol asitli bir konsantreye benziyor. zamanla, yavaş yavaş sulandırılıp seyreltmeye bakıyorsun, ama ne yorucu, saatlerini alıyor, işte filmi çektiğim zaman o konsantrenin tadı hafifçe hissedilir vaziyette kalmıştı sadece.
böyle işte. sevgiyle öperim. (tatilde siz burnun bir ucunda biz diğer ucunda olacağız:)
elif,
ben bazı şeyleri seven biri olmayı çok isterdim. örneğin can eriğini sonra işte bu sosisliyi...ama hiç sevmem. can eriğinin hoyratça saldırması ağza, o ses ve tat saldırısı beni neredeyse ürkütür. sosisliyi de temiz bir yiyecek olmayabileceği nedeniyle sevmem. o kadar titiz hiç değilim ama sosis şekliyle, rengiyle pek davetkar değildir benim için.
fotoğraflarda çok heybetli görünüyorsun hiç kısa boylu görünmüyorsun bu arada.
sevgiler.
sevgili müzi,
ne kadar güzel bir evlilik hayatınız var! cidden, bayıldım! sevgiliyle haftasonları buluşmak hep genç olmasını sağlar sanki insanı. bence hiç ev filan tutmayın. işte randevu ile, planlar yaparak, heyecanla bekleyerek haftasonlarını, işte öyle geçirin. hatta mümkün olursa sonra da ayrı ayrı iki küçük ev tutun derim ben. evli olmak değil de sevgili olmak her zaman iyidir. evli olup sevgili kalmayı başarmak için yollar denenmeli.
evet, hot dog, bizim sosislinin yanında haltetmiş. hem bizim simitimiz de var. yaaa:))
sevgiler.
sevgili talisman,
hatırlıyorum bu bölümü. ne iyi aklınıza gelip de buraya aktarmanız. ne güzel yazmış o kitabı yusuf atılgan. daha iki gün önce rafta kitabı aradık. bora birisine verdiğini hatırladı. kitap yine gelmedi elbette.
filmle, kitaplarla büyülenmiş insanların yaşadığı bir dünya çok güzel olurdu eminim ki.
teşekkür ederim katkınız için.
sevgilerimle.
Endiseli, yok, kisayim. Ufak tefekim diyeyim! :oP Birelliden bir santim hallice. Opera soylemek, insanin gogus kafesine tuhaf bir sekil veriyor, o yuzden ust kat hafif vucutcu gibi oluyor. Heybet oradandir, gerisi kof! :oP
Ben saldirgan yiyecekleri severim! Cin'in bir yoresinin yemekleri var, o restorana gidince garson hanim hep emin misiniz diye soruyor. :oP Cunku yemek yemek degil, aci biber yahnisi! Pis sosis... Bilmem ki. Dort yildizli restoran bile pis, bosveriyorum ben.
www.elifsavas.com/blog
Yorum Gönder