Perşembe, Ağustos 30

yarın ayder'e gideceğiz!

müzik: eric clapton- travelling riverside

kaç gündür yorgunluk çekiyorum. nedenini bilmiyorum. oysa sabahları yürüyüş yapıyor, çok düzenli ve iyi besleniyorum. ceviz, organik kayısı, pekmez filan yiyorum mesela. çok meyve yiyorum. su içiyorum bol bol. ama ölesiye yorgunum. çok dalgınım. markete gidiyor, alacağım şey dışında bir sürü ıvır zıvır alıyorum, vaktin nasıl geçtiğini kontrol edemiyorum, aklım benden habersiz bir yerlerde bir şeylerle meşgul hep. uyarı çanlarını çalıp başıma topladığım zamansa (aklımı yani), çıt çıkmıyor; bütün fikirler, izlenimler, anılar, planlar akıllı, terbiyeli çocuklar gibi sus pus yerlerindeler. ama bir şeyler döndüğünün farkındayım. nerede? işte şurada, aklımda.

bu nedenle bugün yazamadım yazıyı. oysa akşamki planım buydu. bir tane video var burada. ayder yolu çok güzel gördüğünüz gibi, çok düzgün. bora o hızla giderken ben de arabanın tepesindeki camı açmış, o şiddetli rüzgara aldırmadan sizin için bu videoyu çekmiştim gözükara bir savaş muhabiri gibi. umarım yarın ayrıntıları yazabilirim.

yarın arçil istanbul'a ilk taşındığımızda (yani arçil 6 aylıkken) ona bakan bakıcısına gidecek. az önce öperek, gitme, dedim, n'olur. seni öyle çok özlerim ki. dedi ki gözlerini bilgisayar ekranından bana çevirip, "gitmem gerektiğini sen de biliyorsun. bana çok emeği geçti. ayrıca çok özledim". kesinlikle benden daha akıllı. böyle erkeksi bir hal yerleşiyor üstüne. benim ulaşamadığım gizli köşeleri var artık aklının, ki biliyorsunuz, bu sıralar kendi aklımla bile başım dertte.

bu akşam böyle. sevgiler.

19 yorum:

Adsız dedi ki...

Peri Merhaba.

Cok uzun zamandir yazilarini okuyorum. Hani bir koltukta bir gece vakti los bir isigin altinda kitap okudugun bir resmin vardi. Saclarin kisalmadan once. Iste ilk o zamanlarda gunlugunu kesfetmistim. Yazdiklarin, paylasmayi sectiklerinle, uzaktan uzaga seni kendime dost belledim :) Oyle olunca da soze 'senli benli' basliyorum, kusuruma bakma lutfen.

Arcil'e bakiyorum, zaman zaman tam yasinin cocugu oluyor. Zaman zaman ise senin agabeyin oluyor... Sen bisikletten duseceksin diye endiseleniyor :) Ya da bu yazinin sonunda soyledigin gibi kendi kararlarini alip onlari sana aciklayabiliyor.

Birak Arcil Abi'yi gitsin. Donuste sana anlatacak bir suru seyi olacak...

Ilk yorumum da bu kadar olsun. Sonra gelip baska izler de birakirim.

Selam ve sevgiler,

Itir (blogsuzun teki)

Adsız dedi ki...

Yukaridaki yorumumda "donuste anlatacak cok seyi olacak" dedim. Ama bunu "sana ne olup bittigini anlatir" anlaminda soylemedim. Arcil Abi anlatmamayi secebilir.

Bir de yorgunlugun ile ilgili aklima bir sey gelmisti, ama fikirlerim cogu zaman oldugu gibi bende kalsin. Sen yedigine, ictigine dikkat etmeye devam et. Hem kendin icin, hem evdekiler icin, hem de okurlarin icin... :)

Itir.

Elif Derviş dedi ki...

Peri, katıldığım bir seminerde reikiyle ilgilenen bir arkadaş vardı, moralimin bozuk olduğunu görünce "ben bugün sana pozitif enerjilerimi yollarım" gibi bana o zamanlar komik gelen laflar ederdi. Yok mu ki buralarda bu reiki meiki işlerinden anlayan, yollasın sana birazcık dinlenmişlik :))

Ayder'i baştan beri merakla bekliyorum..klip bir türlü yüklenmedi ama bende, niye bilmiyorum.

Reikiden falan anlamam hiç ama, sana kocaman kocaman öpcüklerle Toprak'ın katıksız gülücüklerinden yollasam? Gelir mi ki ta oralara? :)

gülçin dedi ki...

sevgili peri, sen kendine gene iyi bakmaya devam et, hava değişiminden de olabilir. belki bu aralar ilave bir vitaminle de desteklenebilirsin.

bu arada, ben bayılıyorum bu oğullarınıza ya! ne tatlı annelersiniz, ne tatlı oğullarınız var!

sevgiler

Öykücü dedi ki...

İsimsiz senin hamile olduğunu düşünmüş:)) İspiyoncu veletler gibi oldu bu yazdığım:))Ben de öyle düşünüyorum yazarım ama daha önceki yorumlardan birinde daha yazmıştım diye yazmıyorum.Kendimi tekrar hatasına düşmeyeyim:P

Arçilin olgunluğuna hastayım.Ben de bir oğlum olsun isterim.Kadınca saçmalarıma, duygusal gel- gitlerime dışardan olgun olgun baksın ben de ona bakıp gururlanayım diye.

Kızım olmasını da saçmalamalarımı anlayan hatta zaman zaman ben gibi saçmalayan biri olsun diye istiyorum.Beraber alışveriş yapalım falan.

Sen saçmalamışsın demek istemedim asla Peri.Seninki kadınsal duygulanmalar, olmayacağını bile bile isteklerde bulunmalar gibi daha çok.Yazıyı okuyunca yanlış anlaşılabilir gibi geldi de.

Sevgiler.

müzi dedi ki...

video cok guzel. muzigi de cok yakistirdim videoya. ama videoyu gorunce hayalimde kazim koyuncu'nun baslamasi vardi. ve hangi sarki acaba diye heyecanlanmistim, daha eric clapton'in ismini gormeden. kazim koyuncu cok yakisiyor karadenize'e..

müzi dedi ki...

bir de yazmayi unuttum Peri, halsizliginin nedeni demir eksikligi olabilir mi? bende vardir demir eksikligi ve yorgunluk ve dikkatsizlige neden olur. bir olctur istersen, cok yaygindir cunku Turk ve Akdeniz kadinlarinda...

miso dedi ki...

Sevgili peri,
Yorgunluk bu, normal, korkma sakınnn :) Kısaca insanlık hali diyoruz. Bence Arçil gideceği için senin için yoruluyor. Hatta Yağmur'un gidişi bile yoruyordur seni. (Ama onu sakın merak etme, istediği anda yanındayız)

marruu

endiseliperi dedi ki...

sevgili ıtır,
bu güzel yorum için teşekkür ederim. çok hoşuma gitti. tam da ben keyifsizleşmiş, yazmak konusunda tereddütlerim artmışken geldiniz. keşke daha önce gelseydiniz.

arçil, evet haklısınız, anlatmaz pek. babasına gittiğinde buradan, buraya geldiğinde babasından genel geçer şeyler dışında çok bahsetmezdi ve hoşuma giderdi. bir delikanlılık, bir sır tutma, bir idare etme becerisi, bir büyük adamlık, bir küçük işlere gönül indirmeme hali var ki onda, bayılıyorum. bunlara benim hiç katkım yok. kendisi hamurunda olan bir şey yüzünden böyle oldu. ama gözleri bana benziyor ki, çok şükür! çok şükür!:))

fikirleriniz sizde kalmasın. çok meraklıyım ben. yazın buraya, olmazsa mail atın. öykücü'nün dediği gibi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz ne yazık ki. böyle bir şey olsa bir sürü tantana yapacağımı biliyorsunuz, eh, o mahrem fotoğraftan beri tanımışsınızdır beni artık.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

elif, toprak'ın katıksız gülücüklerini havada kaptım, teşekkür ederim ikinize de. ayder'i yazacağım ama ben ne maymuniştahlı biriymişim ki sıkılıyorum çok çabuk. ama illa ki yazacağım ve işte buradan duyuruyorum ki ayder yazısını sana ithaf ediyorum.:))

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

gülçin,
evet oğlanlar fena değil de ben sıkılıyorum bazen anne olmaktan. 24 saat kesintisiz anne olmak çok zor bir şey yahu. belki çalışıyor filan olsam biraz seyreltik bir duruma getireceğim ve bu kadar konsantre olmayacak bu mesai. valla öyle gülçin.

ama işte deliler gibi özledim bile. gel dedim bugün arayıp, en geç salı günü gel.

bir de vitamin alırsam artık ölürüm herhalde, bu kadar sağlıklı beslenme sonunda bu hale geldiysem. hava beni çok etkiler. sanırım ondan. bir de canımı sıkacak bahane arıyorum ondan. geçer.

teşekkür ederim.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

sevgili öykücü,
yanlış anlamam:)
hamile değilim.
ama hamile olsam, ne olur, nasıl olur diye düşünmüyor değilim. tazelenmeye ihtiyacım var, yeni bir yaşam fikrine. evet berbat bir fikir de olabilir ki, aklım başına geldiği an vazgeçiyorum. ama bir küçük bebeği kucağında tutmaktan daha haz veren ne olabilir ki. yok, hamile değilim:)

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

müzi,
kazım koyuncu'yu ben de çok severim. ama koymadım işte. aslında nedeni karadeniz yolculuğu boyunca her yerde duyulan karadeniz müziğinden gına gelmiş olmasıydı. ayrıca başka birini keşfettim ben yeni. birol topaloğlu ismi sanırım. lazca şarkı söylüyor, çok güzel. onu koyabilirdim. koyarım belki başka videolara.

yakın tarihte çekap yaptırdım. demir eksik değil fazla çıktı. ama ne kadar doğru şüphe içindeyim. çünkü demiri fazla olan birinin saçları dökülmez. benim her sonbaharda saçım dökülüyor.

hımm. böyle işte.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

ay misoo haklısın, aslında beni her şey endişelendirir, her şey ince ince düşündürtür, her şey yorar bu yüzden. bence de normal. geçer.

yağmur'a gönderdim mektubunu. msn'de de konuşmaya çalıştım (arkadaşlarıyla konuşurken sıkıcı teyzesine de bir kaç dakika ayırdı:p)seni arayacağını söyledi. bakalım neler olacak? teşekkür ederim ilgin için tekrar tekrar.

sevgiler.

gülçin dedi ki...

sevgili peri,
paul auster'i sever misin? yeni kitabı çıktı, brooklyn çılgınlıkları ismi. bloga yazacağım, diğer auster kitaplarından farklı bir anlatı. bir yerinde şöyle diyor: çocuklar, çocuk sahibi olmanın dışında herşeyin tesellisidir.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

haberim var gülçin. hatta bilgisayarı elimden bırakabilirsem 60 cm ilerimde duran radikal'in geçen haftaki kitap ekini alıp, kitap hakkında yazılan yazıyı okuyacaktım ben de ama, işte... doğru şeyi yapmak bazen 60 cm'e bakar ama elimi uzatacak irade yok bende.

bu nedenle sen yaz. ben okuyayım. ayrıca iyi bir söz etmiş. çocuk sahibi olmak kesinlikle normal olmayan, hastalıklı bir şey ve evet hepimiz bu hastalıklı şeyi istiyoruz. hayret. şöyle daha az düşünsem yine isterim hatta.

sevgiler.

Ali Kayhan dedi ki...

Yağmur'un sınav sonucunu şimdi öğrendim. Tebrikler ona. Ve tabii başarılar.

Hoşçakalın.

endiseliperi dedi ki...

alikayhan,
teşekkür ederim. ooo ne güzel sen de oradasın. şahane!

sevgiler.

Adsız dedi ki...

Peri Merhaba.

Hosgeldin. Ilk yorumlarimdan sonra bir kac gun gunlugune bakamamistim. Sonra bir geldim ki, dukkan kapanmis. "Dunyada tum yolunda gitmeyen islerden sorumlu" kisilerden birisi olarak cok dertlendim! Aniboom yazindaki sIkInti da oyle boyle degil... Onu okumak iyice uzucu oldu.

Benim aklimdakiler pek egri bugrudur. Aklimdan yaziya donusurken bu egrilikler bir turlu duzelmez. Yazdiklarimi daha sonra okuyunca, "aslinda tam da oyle demek istememistim" derim. Yorgunlugun icin "bende kalsin" dedigim dusunceler de egri bugruydu. Daha cok fiziksel degil de ruhsal yorgunluk ile ilgiliydi. Bu gunluk islerinin ne kadar buyuk sorumluluk oldugu, yazi yazmanin bazen insanin tum enerjisini bitirdigi, yazi yazmanin otesinde zaten 'endiseli' olmanin da insani cok yordugu vb. uzerineydi. Bunlari yapmazsan sen "Endiseli Peri" olmazsin, ben de senin yazilarini gunlugunde okuyamam. :) Ama bunu klavyeye dokmek istememistim.


Tekrar hosgeldin. Ben arada "Peri'ye soyleyemediklerim" diye epey malzeme biriktirdim. Zaman zaman yazarim, sonra da gelip "ama oyle demek istememistim" diye tekzip yayinlarim. :) Belki de yazmam; herkes her seyi okusun istemem!

Arcil'e gecmis olsun. Dislerini fircalamiyor diye cok kizma :) Benim de dislerimde teller vardi. Cok agri yapardi. Sonuna kadar sabredin olur mu?
Az once dondurma yedim. (Ama burada hava daha sogumadi ki!) Tellerin agri yaptigi gunler dondurma yemek zor olurdu. Bir de isirarak sulu, sert elma yemek...

Sevgiler,

Itir.