tatlı bir şey, en çok da mutfaktan gelen sesleri seviyor. diyelim mutfakta havuç soyuyorum, kesme tahtasındaki tık tık seslerini salondan duyup taklit ediyor:)
ben bir alışkanlıkla değil de, kararla müzik dinliyorum. bu da az zamana denk geliyor. kuş geldikten sonra, ona karşı sorumluluğum, mamasını, suyunu ve işte bir de müziğini ayarlamak oldu:)
bunlar nedir müzikmi anlamadım ? Chris Isaak filan var bu adamı severim ama anlamadım bişi tıkırdattım bişi olmadı :) http://www.p-a-r-a-d-i-s-e.blogspot.com/
"play" sembolüne tıklamanız gerek, genelde olduğu gibi, paradise. hep demiştir, adem ile havva'nın paradise'tan kovulmasına neden olan şeytani zeka ne isabetli olmuş, diye.
Biz de, Yaman'la şu anda 50 ways to leave your lover eşliğinde temizlik yapıyoruz. Yaman viledayla dans ediyor. Temizliğimiz bitince de parka gideceğiz.
yasemin, ben şakıyamıyorum ama başlıyorum bir harekete; işe, güce, dansa... mesela dün arçil ile dans ettik chris isaak'ın şarkısıyla. ilginç bir şekilde babasının komik ama, yine de tuhaf şekilde güzel olan dans etme şekliyle dans etti:)ben bunun üzerine dedim ki, "özlüyor musun babanı?" "durup dururken aklıma gelmiyor artık ama, düşününce özlüyorum," dedi.
bugün artık bu şarkıları dinlemeyeceğiz kuş hanımla da radioblogclub'tan bir şarkı seçip, o şarkının bulunduğu listeyi dinleyeceğiz. ben evde yalnızım ve salonun şeklini değiştireceğim birazdan. büyük ama heyecanlı bir iş. neden değiştiriyorum peki? ayrı bir post'un konusu olacak bu bomba haberi siz sevgili eski arkadaşlarıma hemen vereyim; çünkü yeni tv geliyor!!!!:)))
Çok sirinsiniz valla, sizi okumak icin heyecanlanıyor ve okurken, hatta sonrasında, günün degisik, degisik zamanlarında yazdıklarınızı anımsayıp gülümserken buluyorum kendimi. Bizim de yaklasık 2 aydır evimize yerlesen bir kusumuz var, oglusum konussa diye gözünün icine bakıyor, ama bolca sakımaktan ve salıverdigimiz her fırsatta evin altını üstüne getirmekten baska bildigi yok. Sectiginiz müzikleri dinlettim ve bayıldı bizimki de, gevezeligi iyice bir cogaldı. Yasamlarımızın icinde hep var üzüntüler, sıkıntılar ama siz yasamınızdan bahsederken sanki hep bunları sarıverecek teselliler, yara bantları da hazırlanırmıs gibi geliyor insana. Hüzünleriniz hep az, kücük mutluluklarınız bol olsun Sevgili Peri...
dgül, ne hoş sözler bunlar! öyle miyim gerçekten? öyleyim! öyleyim! :p bana şımarma fırsatı vermemelisiniz, çok seiyorum ve her fırsatı değerlendiriyorum:)
eskiden, şu, hayatın sıkıntılarını savuşturmak için daha yetenekliydim sanki de, artık, savunmasız ve güçsüz, ne gelirse, gerektiği gibi, gerektiği kadar çekiyorum. bu, insanı yaşlandırıyor ve biraz da durgunlaştırıyor elbette. ama yine de insan değişmiyor işte ve kendini şımarıklığın hobbidi salıncağında bulunca içindeki neşeyi savrukça kullanıyor.
teşekkürler ve de sevgiler.
not: bizim kuş, kapı gıcırtısına bile ötüyor aslında. bach çalsam da bir, klavyeyi tıkırdatsam da:)
10 yorum:
Sizin kuş, bunları dinleyip coşmuyorsa, şaşarım! :-)
Hele Paul Simon'la...
:)
evet ekmekçikız, sesi kısılacak, diye korkuyorum.
tatlı bir şey, en çok da mutfaktan gelen sesleri seviyor. diyelim mutfakta havuç soyuyorum, kesme tahtasındaki tık tık seslerini salondan duyup taklit ediyor:)
ben bir alışkanlıkla değil de, kararla müzik dinliyorum. bu da az zamana denk geliyor. kuş geldikten sonra, ona karşı sorumluluğum, mamasını, suyunu ve işte bir de müziğini ayarlamak oldu:)
sevgiler.
bunlar nedir müzikmi anlamadım ?
Chris Isaak filan var bu adamı severim ama anlamadım bişi tıkırdattım bişi olmadı :)
http://www.p-a-r-a-d-i-s-e.blogspot.com/
"play" sembolüne tıklamanız gerek, genelde olduğu gibi, paradise. hep demiştir, adem ile havva'nın paradise'tan kovulmasına neden olan şeytani zeka ne isabetli olmuş, diye.
şaka şaka:)
kendinize iyi bakın.
otherside'ı dinlerken ben de şakırım :)
Biz de, Yaman'la şu anda 50 ways to leave your lover eşliğinde temizlik yapıyoruz. Yaman viledayla dans ediyor. Temizliğimiz bitince de parka gideceğiz.
oooo yasemin ve aslı hanımlar da buradaymış:)
yasemin, ben şakıyamıyorum ama başlıyorum bir harekete; işe, güce, dansa... mesela dün arçil ile dans ettik chris isaak'ın şarkısıyla. ilginç bir şekilde babasının komik ama, yine de tuhaf şekilde güzel olan dans etme şekliyle dans etti:)ben bunun üzerine dedim ki, "özlüyor musun babanı?" "durup dururken aklıma gelmiyor artık ama, düşününce özlüyorum," dedi.
bugün artık bu şarkıları dinlemeyeceğiz kuş hanımla da radioblogclub'tan bir şarkı seçip, o şarkının bulunduğu listeyi dinleyeceğiz. ben evde yalnızım ve salonun şeklini değiştireceğim birazdan. büyük ama heyecanlı bir iş. neden değiştiriyorum peki? ayrı bir post'un konusu olacak bu bomba haberi siz sevgili eski arkadaşlarıma hemen vereyim; çünkü yeni tv geliyor!!!!:)))
:p
Çok sirinsiniz valla, sizi okumak icin heyecanlanıyor ve okurken, hatta sonrasında, günün degisik, degisik zamanlarında yazdıklarınızı anımsayıp gülümserken buluyorum kendimi. Bizim de yaklasık 2 aydır evimize yerlesen bir kusumuz var, oglusum konussa diye gözünün icine bakıyor, ama bolca sakımaktan ve salıverdigimiz her fırsatta evin altını üstüne getirmekten baska bildigi yok. Sectiginiz müzikleri dinlettim ve bayıldı bizimki de, gevezeligi iyice bir cogaldı. Yasamlarımızın icinde hep var üzüntüler, sıkıntılar ama siz yasamınızdan bahsederken sanki hep bunları sarıverecek teselliler, yara bantları da hazırlanırmıs gibi geliyor insana. Hüzünleriniz hep az, kücük mutluluklarınız bol olsun Sevgili Peri...
dgül, ne hoş sözler bunlar! öyle miyim gerçekten? öyleyim! öyleyim!
:p
bana şımarma fırsatı vermemelisiniz, çok seiyorum ve her fırsatı değerlendiriyorum:)
eskiden, şu, hayatın sıkıntılarını savuşturmak için daha yetenekliydim sanki de, artık, savunmasız ve güçsüz, ne gelirse, gerektiği gibi, gerektiği kadar çekiyorum. bu, insanı yaşlandırıyor ve biraz da durgunlaştırıyor elbette. ama yine de insan değişmiyor işte ve kendini şımarıklığın hobbidi salıncağında bulunca içindeki neşeyi savrukça kullanıyor.
teşekkürler ve de sevgiler.
not: bizim kuş, kapı gıcırtısına bile ötüyor aslında. bach çalsam da bir, klavyeyi tıkırdatsam da:)
Yorum Gönder