Cumartesi, Kasım 7

billy holiday:

üniversitede, ikinci sınıfın ya da üçüncü sınıfın yazındaydı. hayali, sinema filmleri çekmek olan ferit abi, kuşadası'nda bar açıp, para biriktirmek istiyordu bunun için. bir grup arkadaş, ona yardım etmek için kuşadası'na gitmiştik. herkes oradaydı galiba. eşyasız bir yazlık evde uyuyorduk, bahçesinde hamaklara uzanıp, kitap okuyorduk. ben çoğu kez şiir okuyordum o zamanlar (fransız bir şair vardı, kimdi?).
çiğdem'in el yazısı çok güzeldi. o, "çalıkuşu" yazmıştı. ç'nin, ş'nin kuyrukları yaramaz, k'nın sapı kısa, u'lar, a'lar tombul. çok güzeldi gerçekten. onun el yazısından yapılmıştı ahşap tabela. başka bir çiğdem, beni alıp denize götürüyordu sabahları.
barın açılış günü ferit abi billy holiday kaseti olmadığını farketti. açılış günü illa ki onu çalmak istiyordu oysa. gökhan'la çıkıp billy holiday kaseti aramıştık bütün kuşadası'nda. bulduk mu, hatırlamıyorum. ama o barda dinledik biz billy holiday'i.
sonra sonra ilişkimiz tümden koptu ekiple. ferit abi, sydney'e gidip döner dükkanı açmış, dediler. canı sıkılıyormuş çok. çiğdem hukuk fakültesini bitirdi, ama bir gazetede ekonomi muhabiri oldu yine de. gazeteci olmak istiyordu. öbür çiğdem son olarak bir avukatlık bürosu açmış ankara'da. gökhan'ın başına hor gördüğü her şey geldi: zengin bir kasaba avukatı oldu, evlendi, karısı hamileydi. recep, tiyatro oyuncusu olmak istiyordu. okulu bitirdi o da. bir kaç filmde gördüm. gerçekten çok, çok iyi bir oyuncu. bir gün reha aramıştı; "bil bakalım yanımda kim var," diye sormuştu. aa, recep'in sesi! yayınevi açmış, reha'nın kitaplarını yayınlayacakmış. kahkaham okul kahvesinde çınlardı ya, onunla telefonda konuşurken yine öyle çınıltılıydı. "değişmemişsin," dedi, bunu ima ederek. "neler yapıyorsun," diye sordu. bora'dan ayrılmış, göztepe'de bir evde arçil'le oturuyor ve yeniden avukatçılık oynamayı planlıyordum o sırada.
neyse. billy holiday'in anısı bende böyle neolitik'ciğim.

7 yorum:

Derin Mavi dedi ki...

Yine çok güzel anlatmışsınız...Sizi okurken yazdıklarınız canlanıveriyor sanki;fonda Billie Holiday,ferit abiyi barın arkasında kadehlerini zevkle servise hazırlarken,sizi bar taburesinde okuduğunuz kitaptan ayrılmadan zarifçe içkinizi yudumlarken görüyorum sanki...Anılara baktığınız pencereyi seviyorum...Sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

sevgili azurit,
ne kadar küçükmüşüm. öyle küçükmüşüm ki, o zamanki büyüdüğünü sanan kendime, şimdinin annesi olarak elimi uzatıp, saçlarını okşayıp, "dikkat et, olmaz mı?" demek istiyorum. "her şey çok güzel olacak, ama sen n'olur dikkat et birazcık."

sevgiler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Periciğim,
Aynen şu üstteki yorum cevabında yazdığın gibi oluyor, o zamanki kendini olmuş, herşeyi bilir sanan genç insana şimdiki zamanda durup bakınca:
"Dikkat et, her şey güzel olacak, sen sadece biraz dikkat et!"
:))

neo dedi ki...

ben ilk ne zaman dinledim hatırlamıyorum holiday'i. hep varmış gibi sanki... arkadaş gruplarında bar açmak isteyen biri illa ki olur diy mi, seninki açabilmiş bak :) benim de bir arkadaşım var, yıllardır söyler, "bu yıl ya bar açıcam ya evlenicem" diye :) nasıl seçeneklerse bunlar!

ben de yeniden gazetecilik oynamayı düşünsem mi acaba diyorum bu aralar, ama pek de istemiyorum. kafam bununla meşgul hep.

endiseliperi dedi ki...

ekmekçikız,
sen böyle yazınca (az önce sendeydim. orada sana "siz" demişim nedense. yapıyorum böyle tuhaflıklar)düşündüm, acaba kendime neyi yapmamam konusunda uyarırdım, diye. nedense aklıma, yaptığım hataların en eğlenceli sahneleri geldi, kıyamadım kendime. hem ben en çok kendi ihtarlarıma kulağımı tıkarım.

sevgiler.
çocuklara, ama önce kendine çok, çok iyi bak lütfen.

endiseliperi dedi ki...

canım neolitik'ciğim,
eskiden vardı öyle bar açma hayali kuran arkadaşlar ama şimdi hiç yok. ben şimdi kendi sarhoşluğuma bile katlanamıyorum. gerçi sarhoş olmayı da unuttum, kolonya sürsem başım dönüyor, yahu, o derece yani. hal böyleyken, alkol dolayımında olan hiç bir sohbetim yok. eğer, "bar mı açayım, evleneyim mi?" gibi abuk bir ikilemde kalmış bir arkadaşın varsa, "ikisini de yapma. ver parayı, biz endişeliperi ile kitapçı dükkanı açalım," de, tamam mı?

şimdi, gazetecilik oynamanı istemiyorum ben. seni azıcık tanıyorum ya, mutsuz olurmuşsun gibi geliyor bana. kaldı ki sen daha iyi biliyorsun işte o havayı. hemen karar verme, iyice bir düşün bakalım. sen ne iş yaparsan yap, çok iyi yaparsın. önemli olan, yaptığın işte senin mutlu olup olamayacağın.

sevgiler ve kucaklarım sımsıkı.

Hegesias dedi ki...

Sevgili Endişeli Peri, bu yazınızla beni pek bir hüzünlendirdiniz. Keşke kimse, yıkılan hayallerinin altında kalmasa. Çok acı bir şey bu, çok.