Cuma, Şubat 19

gece...



Bazı meslekler hayat hakkında bilgiyi şart koşar, bunu seviyorum. Dedektifin bulduğu kanıtlarla cinayetin nasıl işlendiğini, arekeoloğun toprak yığınına bakarak geçmişi, doktorun belirtilerine bakarak hastalığın oluşum sürecini hayal etmesinde, geçmişe dönük bir hikayenin zihinlerinde canlanması söz konusu, ki ne hoş. Ne zevkli. Her durumda hayat kendisi hakkında bir bilgiyi şart koşuyor gerçi. Geçmişi hikayelendirir ya da geleceği tasavvur ederken çıkış noktan sadece hayat hakkında bu bilgi. Artık kaynağını unuttuğun olayların, insanların, konuşmaların tortusu. Hele de yeni bir biçim edinmeyi hedeflemişsen, hayat hakkındaki bilgin konusunda kararlı olman gerekiyor. Yeni bir biçim, içerik hakkında bir sürecin varlığına da işaret ediyor. Biçim için şöyle ya da böyle, insiyaki ya da iradi olarak hazırlanmışsındır yani. Hayal kurarsın, ileride olacak olanın hayalini. Ve hazırsan seni orada bir gölge gibi bekleyen halin içine girersin.

Hazırım işte. Hiç de şüphem yok.



gecenin şiir falı


k'nın...

UZAK YAKINLIK

Soruyordun
Ilkyaz iste
Uyanip bir bahceyi dinliyoruz
Tenhalik boyle

Dallar mi kirilmis, sarmasiklar mi toz icinde
Beklesem hemen gelecek oldugun
Tam oyle oldugun
Oysa hep yanimdasin, seninle her sey yanimda
Kirip dokuk de olsa yanimda
Mesela cok sevdigin bir deniz bile yanimda
O deniz ki aramizda hic kimildamadan
Erkegini iyi taniyan bir kadin gibi yorgun.

Yarisi yenmis bir elmaydik bana sorarsan
Ikimizdik, iki kisi degildik
Bakiyorsak birlikte bakiyorduk gozlerimin icine
Birlikte gozlerinin icine bakiyorduk senin
Yanlisti, dogruydu, hic bilmiyorum
Sanki bir bakima ayrilik boyle.

Karsilikli otursak da ne zaman
Masa ortusunu ikiye bolen ellerimizdi
Bir tirnak yesilinden gerisin geriye
Ayak bileklerimizden gerisin geriye
Butun bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
Gereksiz ama yalnizlik boyle.

Edip Cansever (Sonrasi Kalir'dan)


p'nin...

III

Sanırım hiçbir şeyin öyle pek tamamlanmadığı
Bir çağda yaşıyordum. Ve bütün eksik kalmaların
Sessiz ve ünü olmayan bir tanığıydım ben
Ben, diyorum, demek oluyor ki bir anlamım vardı benim de
Düşünen bir şey olarak ve düşündüren
Ama korkarak söylüyorum, çok ağır bir yük gibi taşıyordum bunu da
Ve biraz da pek kullanılmayan
Ya da hiç bırakmadıkları kullanılmaya
Çok ağır bir yük gibi
Onu ben taşıyordum, düşündüklerimi
Ve bu durumda ne beni etkileyen
Ne de ben etkilendikçe bir başkasını
Etkileyen ve bizi geçen
Bir ben kurmuş oluyorduk ki, o zamanda diyordum
Yani hiçbir şey değilim de ben, sadece bir konuyum
Öyle mi?

Yeniden, yeniden, yeniden doğruluyordum
Bir insan tadında olan ve
Bunu geçen ben
Bir dram gibi sonsuz
Kumları üzerinde sonsuzluğun.


Edip Cansever (Pesüs'den)

Hiç yorum yok: