Cuma, Şubat 19

gündüz...



Canım,
Öyle güzel ki! Bahar gelmiş olabilir mi? Duş alıp çıkacaktım, Kadıköy’de işlerim vardı. Balık da alırım diyordum, sonra fıstık, kırmızı şarap… Kitapçıya gidip, okumak istediğim kitabı seçecektim ya, istiyordum ki sayfalara notlar düşeyim, altlarını çizeyim, bir sayfa diyelim beni yazmaya mı kışkırttı, sarı kağıtlara küçük mektuplar yazıp o sayfaya koyayım. Sonra göndereyim kitabı sana.Yapacağım bunu elbette. Ama hava öyle güzel ki, evi böyle güzel bırakıp çıkamadım. Pencereleri açtım.

Salon ısındı biraz, girebiliyorum şimdi. Radyo parazit yapıyor, şöyle yumuşak, tatlı Bülent Ortaçgil dinleyeyim, dedim. Çok sevmiyorum onu dinlemeyi, bazen böyle iyi oluyor duymak. Kitaplığa baktım, ne okumak isterim, diye. Homeros okusam ne iyi olur. Biraz şenlikli bir şey olsa… Kurt Vonnegut Jr okusam… Baudrillard’ın Siyah An’lar kitabını hızla alıp, terasa şezlong çıkardım. Kahve aldım, seviyorum n’apayım. Sonra içmem, şimdi içeyim. Her zaman ki gibi kitabı iki elimin arasına dua okur gibi alıp kitap falı açtım senin için… hmmm bu biraz müstehcen, onu sonra yazarım sana. Aaa bak, çok güzel bu da: “Açığa vurulmuş olması kuralın sırlarını azaltmaz. Sır, ister açıklanmış olsun ister gizlenmiş hep sır olarak kalır; hatta, özü itibariyle tamamen görünür haldedir; ancak bu görünürlük onun anlaşılmazlığını ortadan kaldırmaz.” (s.82)

Sevdin mi?

Mmmm… güneş çok güzel, tatlı tatlı kandırıyor sanki, fazla kalmayayım yine de. Reha’nın mezarı hemen karşıda, Burgazada’da, bitanem. Bazen konuşuyorum onunla. Ada çoğu kez sislerin arkasında kayboluyor. Bu yıl çok sis oldu İstanbul’da. Bugün güneşli, pırıltılı hava ya, Ada, eteklerinde suyun ışıkları, ruhani, heybetli, biraz karanlık… Baktım öylece … bu kez konuşmama gerek kalmadı… Öyle anlattım.

Ayşegül’le konuştum az önce. Hayır, Cumartesi gelmeyecek, Pazar kahvaltıya gelecek. Süslü bir sofra hazırlayayım, akşama kadar takılırız sanıyorum masada. Yarın çıkarım Kadıköy’e, alışveriş yaparım, belki beyaz şarap da alır, soğuturum, kahvaltıdan sonra güzel olur. Pazar günü de hava böyle olursa terasa çıkarırırım masayı, kahvaltıyı orada yaparız. Fotoğraf çekerim senin için.

Güneş aniden çekildi şimdi, gölgeli oldu hava. Pencereleri kapatayım.

Seni seviyorum.

14 yorum:

endiseliperi dedi ki...

pardon, peki. ilk falın şuydu işte:


"seni arzuluyorum" müstehcendir.

"hoşuma gidiyorsun" ise çok daha ince - burada öteki, hoşlanmanın öznesidir, arzunun nesnesi değil.

arzu hazla, hoşlanma ise yalnızca hoşlanmakla ilgilidir.

hoşlanma arzusu diye bir şey yoktur - "hoşlanma" amansızdır.
eskiden, hoşlanma arzu duymanın yerini tutuyordu -bugün arzu, bizi hoşlanma duygusundan bağışık tutuyor.

Adsız dedi ki...

Sevgili peri, Güzel peri
Bora senin için kıvranırken Murat U`ya Burdan mektuplar yazman ne kadar doğru? Boraya nispet mi?
Murat`iyi yazar olabilir ama Bora kadar iyi niyetli değil. Yazık ediyorsun. Bora ile sorunları aşmayı dene. Murat`la bu sorunların daha büyükleri ve farklı sorunlarla karşılaşacaksın.
İyi yazarla iyi sevgiliyi karıştırma lütfen... Lütfen...

teyzenteyfik dedi ki...

kesinlikle ask havasi var burada!

:)
ne guzel.

endiseliperi dedi ki...

murat kim ya?

Adsız dedi ki...

murat mı bilmem ama

bende nispet kokusu aldım ve her ne desense yakıştıramadım.. naif sana.. ki bora dan çok da hoşlanmam.

endiseliperi dedi ki...

yok yok, nispet filan yapmam ben.
ne gereksiz. bora da öyle anlamaz zaten, çocuk muyuz biz.

sağol.

endiseliperi dedi ki...

TT,
sana gelip dinledim bugün şarkıyı. çok hoştu.

Adsız dedi ki...

sevgili peri;
ne güzel yeniden sevmek, yeniden sevilmek, yeniden birine sürekli seni seviyorum diyebilmek...
bora ile olan hayatın rahatını bırakıp yeni bir maceraya atlayabildiğin için imreniyorum sana inan. aşık olmak sana çok yakışıyor, daha sevecen daha az ukala daha dışa açık yazıyorsun, her şey gönlünce olsun banu

Adsız dedi ki...

Düzeltme...
Murat değil "O" olacaktı.Yani Kaçakkova...
Yanlış yazmışım.
kafalar karışmasın.
Bilginize...

endiseliperi dedi ki...

benim kafam karışık değil, adsız, senin kafan karışmasın, sen iyi ol:)

Adsız dedi ki...

Sevgili Peri
eski yazılarını eski düzenini anlatmanı özlüyorum.
Bu gün evi şöyle düzenledim akşam gelince Bora kadıköyden balık alıcak demeni akşama babaneneler gelicek şunları pişireceğim demeni
atakuş ve arçille şunları yaptık demeni....Borayla haftasonu şuraya gittik demeni özlüyorum. Sen de özlüyor musun?

endiseliperi dedi ki...

hayır.

yuksekokceden dedi ki...

Merhaba,
Ben bazı okuyucuların, üzerlerine vazifeymiş gibi, Peri'yi eski hayatına yönlendirme ve onu huzursuz etme çabalarına şaşıyorum doğrusu!

Kadınlar için bittiyse bitmiştir bence..

Öyle bir anda alınmış bir karar değildir zaten. Günlerin, ayların hatta yılların bıraktığı tortuların katılaştırdığı bir kalp bırakmıştır geride erkek tarafı..

Kadın, o yüreği hep sıcak tutmak için çabalamıştır üstelik ve bilmediği bir yerde tuttuğu ajandada artık sabır hanesine yazılacak ne bir kelimesi kalmıştır , ne de takâti!

Sönmüş ateşi, istediğiniz kadar üfleyin, bir daha tutuşmayacaktır!

Bence nefesinizi boşuna tüketmeyin ve yeni bir Peri masalına daha adım atmaya hazırlanan kahramanımızı sessizce izleyin..

***

Bu da Peri'ye yeni bir film tavsiyesi:)[Kahkaha garantili, 13+]

it's complicated

sevgilerimle..

Handan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.