Cumartesi, Şubat 13

molanın içinde: zor günler



zor günlerden geçiyorum. zihnim sorunlardan delirmek üzereyken, evin içinde her nasılsa ezberlenmiş davranışları yapabiliyorum. kilo alamıyorum. yemek yemeyi unutuyorum. çok sigara içiyorum. az uyuyorum. az okuyorum. zaman geçiyor. bora bugün buraya uğradı onlarca mektuplaşmadan sonra. hiç bir yol alamamışız şu kadar zamanda. konuşmada ona sorunlarımızdan, mutsuzluklarımdan bahsediyorum, somut örnekler veriyorum ve bunu yaparken sinirleniyorum. her örnekte sinirleniyorum ve her örnekte bunu bir daha yaşamayacağım, diyorum. bir daha dönmem mümkün değil, aynı şeyleri yaşamam mümkün değil, dönebilsem dönerim, ama dönemiyorum, çünkü geçmişi en ufak bir şekilde anıştıran herhangi bir sahneyi bir daha görmek istemem. buna dayanabilsem, yaparım. yaparım çünkü bora çok üzgün. ölecek kadar mutsuz olduğunu söylüyor. beni anladığını söylüyor ve hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, diyor. bundan sonra mutlu olacağımız sözünü veriyor. buna inanmam, güvenmem mümkün değil. defalarca aynı hikaye oldu. defalarca evden gittim ve her seferinde aynı sohbetleri yaptık. her seferinde bora'nın üzgünlüğü ve her şeyin artık değişme ihtimali olduğu varsayımıyla geri döndüm. artık gücüm kalmadı. bazen gece yatmadan önce düşünüyorum dönme ihtimali üzerine. tarafsız olmaya çalışıyorum ve neredeyse bora'nın tarafını tutuyorum. acıdan inliyorum resmen... nasıl, nasıl bunalmışım. bora'nın ya da benim kötü insanlar olmadığımız çok açık. her durumda birbiriyle sevgili olması hoş olacak tiplerden olduğumuz da. ama bazı insanlarda tutmaz bu. bazı ilişkiler kahramanlarına rağmen yürümez. yedi yıldır deniyoruz. yedi yılda yedi ciddi ayrılık yaşadık. bora'nın tutkusu her şeye baskın çıktı her seferinde. ama bu kez yapamam. yapabilsem keşke. keşke olabilse bu. bunu bir kez daha bora'nın mutsuzluğunu yok etmek için yapabilir miyim, diye düşünüyorum ama benim mutsuzluğum öyle yoğun ki bu sefer ve gücüm hiç ama hiç kalmamış ki yapamıyorum. kendimle ilgili soyut beklentiler, hayatın anlamı falan filan yüzünden değil; yani öyle büyük, yüce şeyler yok aklımda yapamayacağımı düşünürken. sadece yapamıyorum. bitmiş. gücüm tükenmiş, anlıyor musun? sana ayrıntılardan bahsetmediğim için anlamıyorsun. ama ayrıntılar çirkin şeylerdir, ne olursa olsun çirkin. bizimkiler çok çirkin değil de yorucu şeyler. çok tekrar edilmiş. karakterler çok baskın çıkmış. o kadar konuşulmuş, lüzumlu şeyler es geçilmiş. ertelenmiş her şey, ilerideki mutluluk hayali için sürekli ertelenmiş ve hiç bir şey kalmamış.

bora ile konuşuyoruz. ben mutsuzluklarımı anlatıyorum. o da bunun nedenlerini... ve sonrasında da bora'nın bunların artık olmayacağı şeklinde ki sohbetine geçiyoruz. tekrar tekrar. bora bensiz yaşayamayacağını söylüyor, ben de bora ile yaşayamayacağımı. tekrar tekrar tekrar tekrar. hiç edebiyat yapmamaya çalışıyoruz çok somut konuşmaya. acıları çok gerçek şekilde dillendirmeye. yorgunluktan ölmek üzereyim. bora benden daha beter.

yine de düzen kurmaya çalışıyoruz ve evlerimizde iyi bir düzen var şimdi. söylediğine göre güzel bir semtte güzel bir evleri var. görmedim. o, atakan'la ilgileniyor. atakan çok da etkilenmemiş bu olaylardan ve mutluymuş. evi temizlikçi bir hanım temizliyormuş. sabah kahvaltılarını yapıyorlar, akşam da bora yemek yapıyormuş. zaman zaman zor yemekler denediği bile oluyormuş. bana bir balık yemeği tarifi verdi, fena görünmüyor. ama ben balıkla kaşarı birarada pek sevmem. sinema üzerine bir kitabın çevirisini bitirmek üzereymiş. bence önemli ve güzel bir kitap. bora'nın da çok iyi çevirdiğine inanıyorum. çok kitap okuyormuş, ama okuduğu kitaplar çok kasvetli.

benim ev içi ezberlenmiş davranışlarım devam ediyor. daha çok ekmek pişirmeye başladım. arçil beyaz ekmek istiyor, ama dışarıdan beyaz ekmek almayı düşünemem bile. evde beyaz ekmek tarifleri deniyorum. kendime çok sevdiğim mısır ekmeği ve çavdar ekmeği yapıyorum. arçil muğla'dan sonra kahvaltı yapmaya eğilim gösterdi. eskiden çok zorlardım. şimdi sabahın köründe, tereyağında iki yumurta, iki adet pınar üçgen peynir, bir dilim krempeynirli ballı ekmek ve bir adet salatalık yiyor, koca bir bardak süt içiyor. bunu çok önemsiyorum da ondan anlatıyorum. gerçekten iştahla kahvaltı yaptığı ve beni bu nedenle çok mutlu ettiği tek dönem şimdi. alışverişe çıkmayı unutmuyorum. mutfağı çok canlı, evi temiz, kedi, kuş ve balıkları neşeli tutmaya çalışıyorum. arçil'le sohbet etmeye gayret ediyorum, fena değil ama bir parça büyüdü sanki ve paniğe kapılıyorum. çocuk büyürken insan farkedemiyor, bir şey oluyor, bir şey diyor mesela, o anda ayırdına varıyorsun büyüdüğünün. Evde neşeli olmaya gayret ediyorum. Arçil yine de çok dert ediyorsun ya, sıkma canını bu kadar, diyor. bugün yine ormana gidelim, dedim ona. reddetti, gerçekten hiç istemiyorum, dedi. sabah ingilizce dersi vardı. salon soğuk olduğu için mutfakta yaptılar dersi. hocası sevimli bir çocuk. dersleri 15 günde bir yapacağız artık ve belki ikinci bir dil öğrenmesi için başka bir hoca gelecek.

arkadaşlarla görüşsem iyi olur, ama hala çıkmayı istemiyorum dışarıya. sanki düşünmem, düşünmem, daha çok düşünmem için zaman ihitayacım var daha. çıkamıyorum. herkese diyorum ki, siz gelin. ama şimdi de gelmeyin. biraz sonra.

aklımın içinde bir çağıltı var sanki. düşünmem lazım ya, yaptığım sadece bu çağıltıyı dinlemek oysa. o çağıltının bitmesini bekliyorum sanki. o zaman durulacak her şey. kolaylaşacak. yorgunluğum azalmış olacak.

bora'nın iyi olmasını çok istiyorum. kendimin iyi olmasını da. güçlenmek istiyorum. o da güçlensin. beni anlasın. onu anlıyorum. elbette bir şekilde seviyorum bora'yı ve daima iyi olmasını yürekten istiyorum.

durumu ancak bu kadar özetleyebiliyorum.

22 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

yorum duymak, okumak istiyor musun bilmiyorum.

çünkü o kadar karışıksın ki,istemeyebilirsin de...

33 yaşında ve bekarım. üzerinde yönetici yazan bir kartvizitim var. Aynı zamanda cüzdanımda bir boşanma avukatının ve psikiyatrın kartvizitini taşıyorum.

Garip bir durum değil mi?

Köşenin Delisi dedi ki...

:((((

Alighierime dedi ki...

Merhaba,

Benim bir blogum yok maalesef sizinle paylasacak, sizi bir suredir okuyorum. Yaziniz uzerine ne dusundugumun bir onemi yok. Sadece bir sarki yollamak istedim size liseli gencler gibi. Tosca operasindan. Aryanin adi "E lucevan le stelle". Sarkinin sozleri wikipedia'da var. Asktan bahsediyor.

http://www.deezer.com/listen-698733

Umarim hosunuza gider.
Sevgiler,
Ali

Adsız dedi ki...

Peri'cim .....


Aysin...

Handan dedi ki...

ben bir insan bir şeyden ne kadar çok bahsediyorsa orada bir sorun vardır diye düşünen biriyim. siz de o kadar çok boradan bahsediyor ve bora üstünden kendinizi anlatıyordunuz ki sonunda sorun çıktı ortaya, yani zaten vardı da orta dediğim blog.

tavsan dedi ki...

Cok cok guzel anlatmissin. Aslinda duymaktan korktuklarimi yazmissin ama yine de o kadar iyi anlatmissin ki Peri durumunu -simdi anliyorum seni ve durumu. Umarim cabucak gucunu toplarsin. Bence de dogru olani yapiyorsun; tereddut etmen Bora'ya olan sevginden ama yazinda acik aslinda ne istedigin, ya da daha cok ne istemedigin. Umarim bu donem uzun surmez ve ikiniz de cabucak gucunuzu toplarsiniz hayata baska yollarda devam etmek uzere.

Ve belki aklini baska seylerle mesgul etmek istersen diye ekliyorum - ben sanirim kendi iliskimde Bora'ninkine benzer bir konumdayim yapilan hatalar ve ertelemeler, unutmalar baglaminda. Ama bizim genel durumumuz daha iyi, sukur ki cok daha iyi ve ben biraz degistirdim davranislarimi, o hatalari bir kismini hic yapmiyorum artik -ama izleri ortaya cikiyor hala ara ara. Onlar da gecsin diye bekliyorum gucle.
Suclu olmak da cok zor ama yine de tekrar tekrar yapmak ayni hatalari birseylerin yurumediginin gostergesi evet -illa iki taraftan birinin ya da her ikisinin de kotu oldugunun degil.

Sevgiyle kucakliyorum seni cok.

eczacı aslıgül dedi ki...

bi sn yavaş:) yavaş çünkü ben olan biteni anlayamadığım için doğru düzgün yorum da yapamıyorum.

bora seni aldattı mı yoksa?
ben şöyle anlamıştım, sen bir başkasına aşıksın ve 'O' diye bahsettiğin o meçhul kahramana olan aşkın nedeniyle bora'dan ayrılmak istiyorsun.

peki,bora sen bir başkasına aşıkken, niye hala ısrar eder ki? başkasına aşık bir kadından ne hayır gelir insana?

böyle tapılası bir kadın olduğun için imrendim sana sevgili peri:)
acısı da var yanında ama baksana aynı anda iki erkek seni istiyor ölesiye.

güzel günlerini bir an önce sabırsızlıkla bekleyen meraklı bir okurun.

aslıgül

mavi dedi ki...

İçindeki, beynindeki sesi anlatmışsın Sevgili Peri'cim. Sanki bunlar Bora'ya söylemek istediğin ama nedense ağzın kilitlenmişde söyleyemiyormuşsun gibi. Bir an önce işe başlamalısın bence.İşyerinde bütün gün çalışıpta yorulunca gece yastığa başını koyduğunda bunları düşünecek bir halin kalmayacak ve o içindeki çağlayan sana ninni gibi gelip seni uyutucak.
not: Ahh keşke İstanbul'da olsaydım seninle o ormana gidedik sen bana rus edebiyatından bahsederdin, ben de sana İzmir'de başımdan geçen komiklikleri aktarırdım.

senaaaaa dedi ki...

offff... içim parçalandı okurken. böyle şeyler olmasa ya, hiç olmasa böyle şeyler

Asortik Krep dedi ki...

Şaşırmadım, farklıydınız..Yani daha önce yapılan yoruma katılıyorum diyelim..Sen onu çok anlatıyordun sanki kendine sevmek için sebepler yaratıyor gibiydin..

Farklı bir adam sevmeliydi diye düşünmüştüm..
-Üzgünüm, bunları yazmaya hakkım var mı diye düşündüm bir yandan da ama paylaşmışsınız ve yorumlar açık,uzun süredir okumuyordum da sizi ama görünce şaşırmadım işte

Aşk olayı doğruysa, bitmiş zaten, daha fazla üzmemeli kendini insan.
En son okuduğumda sizi Kaz Dağları tarafında arsa arıyordunuz ya, gitmek istemeyeceğini düşünmüştüm,sadece yazılardan tanıdığım kadarıyla yazıyorum bunu.

suursuzkoyun dedi ki...

hiç bir ilişki tamamen tükeninceye kadar bitirilemiyor ne yazıkki! tamamen tüketmek ise sancılı bir süreç, içindeki peri artık kaldıramıyorum diye bu kadar feryat ediyorsa vardır bir sebebi. bence bora'nın seni etkilemesine izin verme, borasızken kendini dinle ve onsuz mu onlu mu bir hayatın senin için daha huzurlu olduğuna bak. ahkam kesiyor olmaktan hiç hoşlanmam ancak yaşadıklarını buraya yazdığına göre sen de birşeyler duymayı istiyorsun diye düşünüyorum. ben de benzer bir durum ve benzer duygular yaşadım, seni çok iyi anlıyorum. bazen tanımadığın biriyle konuşmak daha kolaydır, konuşmak istersen buralardayım...

Adsız dedi ki...

Hayatı zorlaştırma konusunda bir uzmansın.Her şeyi kafana takma yahu.Bora bitti işte,bunu o da anlayacak ama sen buluşup konuştukça,iletişime devam ettikçe hep bir umut var sanacak.Klasik erkek işte.Bu dönemde kes at, ilerde yeniden dost kalabilirsiniz belki.

Fotoğraftan ev adresin görünüyor biraz.Bi de O'nun Almanyadan olduğu düşünülüyor.

Keşke daha ayrıtılı,uzun uzun yazsan.Hem Onu hem Borayla olan problemleri.Yani seni daha yakından tanımış olurduk hem de sen kafandakileri yazarak daha netleştirirdin.

miso dedi ki...

Peri canım,
Ne zor bir dönem; ne çaresiz :(

Bora'yı seviyorsun, o da seni seviyor, ama dediğin gibi olmuyor işte :( Söylediğin her şey aslında çarpıp geri dönüyor. Bora'nın bir şey düşünebildiğini sanmıyorum; bir an önce acısını dindirmek istiyor.

Tavsiye? YOk pericim, ne münasebet :( Keşke söyleyebileceğim bir şey olsa. Aynadaki aksime bile söyleyemiyorum ki sana bir şey diyeyim.

Canım peri

marruu

endiseliperi dedi ki...

teşekkür ederim... çok teşekkür ederim.

yorumlara yanıt yazmak tuhaf şimdi. biraz sayıklar gibi konuşacağımdan ve bu sayıklamalardan doğru bir şeye ulaşmayacağımızdan ve gereğinden fazla konuşacağımdan. bu kadarı yetsin. dün yatağa bir sürü kitap, dergi yayıp hiç birine yoğunlaşamamışken nietzsche'nin şu sözüne rastgeldim; "kendinden hiç sözetmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür." özel hayatımdan yine de çok sözederek soyluluğu haketmediğim düşünülse de, kimse de ikiyüzlü olduğumu söylemez sanırım:)

şimdilik böyle kalsın.

sevgiler.

dış kapının mandalı dedi ki...

Bu kadar çok arkadaşınız var ve kimse iki kelime işe yarar birşey yazmıyor. Haddim olmayarak tavsiyelerim, bir okurunuz olarak.
Tavsiyeler
1-Mutlaka dışarı çıkın. Evde çok kaldınız. Hapishanedekiler bile bu kadar kapalı alanda kalmıyor. Örnek: Beyoğluna gidin, bir tur atın ve bir cafede oturup sıcak birşeyler içip, dışarıyı seyredin.Göreceksiniz ne çok insan var sizin gibi, yalnız değilsiniz. Sultanahmet'e gidin. Boğazda Emirgan'a gidin Çınaraltında sahlep için. O olmadı. Ortaköy'e gidin.
2- Yakın dostlarınızı davet edin evinize. Ağırlayın onları. Ve sohbet edin onlarla. Yük paylaşıldıkça azalır.
3-Bora'yı affedin.Veya bir şans verin ona. Çünkü eğer sizi seviyorsa sizin istediklerinizi bundan sonra dinleyecektir( Bora'ya söyleyin, herşeyi biliyorum ayaklarını bıraksın, burdan bile gıcık oldum. Amma dürüst iyi bir adam o başka). Ne kaybedesiniz. Sadece iki üç ay.

Handan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
simon l. dedi ki...

peri hanımcım, ben size ayrıca yazayım ama buradaki yorumlar erkek-kadın ayrımı açısından ne kadar ilginç. kadınlar birkaç çeşit, ay ne kötü diyenler var, nedenler üzerinde duranlar, hatta bu sırada çeşitli senaryolar yazanlar. erkeklerse somut, hep çözümle ilgili. iyi hissetmeniz için ve çözüm için öneriler sunuyorlar ki belki kaçınılmaz olarak -aynı cins- öylesi çok daha güzel ve doğru geliyor bana.

eczacı aslıgül dedi ki...

kaçakkova'yı inceledim ve sadece yazıyla sevgili olunabilecek, gerçek hayatta kaytarıp yan çizecek gibi bir izlenim edindim. sana kıyamam. bora öyle ya da böyle, hayatı birlikte sırtlayacak, sorumluluk paylaşacak bir adamdı. göğsünde kitle oluştuğunda senin yanındaydı. düşüp bayıldığında kucaklayıp taşımıştı.senin canın sıkıldığında, hadiseni ikea'ya götüreyim derdi.evde oturman onun suçu değildi. meşgaleler edinmene hep destek olmuştu.rusça dersi alıyordun örneğin.msn'den konuşurdunuz ve boşver bugün yemek yapma dışarıda yeriz deyiverirdi sana. hırka ve hediyeler alırdı biz imrenirdik okurken.herşeye rağmen zarif ve düşünceliydi.her ne hata yaptıysa,insan demek noksan demektir,affetmek sizin büyüklüğünüzden gelir.kendinizi başka bir erkeğin kollarına atmadan önce lütfen 40 yaşınızın verdiği olgun akılla biraz daha sakin düşünün ve onunla yapmak istediğiniz kız bebek hayalinizi hatırlayın.hani hep derdiniz,ölümden korkuyoruz çünkü çocuklarımız var,onlara ne olacak diye endişeleniyoruz.bora ile hayatın endişelerini bile paylaşıyordunuz siz.kaçakkova bu konuda oldukça kaçak davranacak biri gibi görünüyor.lütfen çok dikkatli adımlar atın ki biz de üzülmeyelim sizin için.bora'dan yana bir şans daha diyorum ben.

sevgilerimle

aslıgül

redrabbit dedi ki...

bu da geçecek..neler geçmedi ki..di mi? dışarı çıkma,arkadaşlarla dertleşme önerisine kesinlikle katılıyorum..Bende işe yaradı en azından..Yürüyüş ama uzun yürüyüş kesinlikle iyi bir meditasyon..Geçecek..Şu arkadaki orman beni bile heyecanlandırıyor..Belki fotoğraf çekip bizimle paylaşırsın..

Adsız dedi ki...

Simon,

Ben de kadınım ama öneri ve çözüm sundum.Çok seksist gördüm sizi:P

Misonun üzerindeki yorumun sahibi olan adsız.

tavsan dedi ki...

Insanin bu kadar bile acik olmasi ne zor bir yandan da hakkaten. Cok mudaheleci yorumlar yazdimsa ozur dilerim Peri.
Yine ve hep, kucakliyorum uzaktan da olsa.

Adsız dedi ki...

Kaçakkova`nın tarzıdır bu. Yazıyla ilgilenen kadınları etkilemek. İlk değilsin sonda olmayacaksın. Bora gibi yürekli bir adam değil. Onun sadece yapmacık bir yürekliliği vardır. Karizmatik görünmeye çalışır. Boradan daha fazla üzer seni , yıpratır...Sen narin zarif ve kırılgan bir yapıya sahipsin.
Bir şans daha ver. İnan bana bu kendine de verdiğin bir şans olacak.