Perşembe, Mayıs 27

seni seviyorum


öğle uykusu icat ettim kendime şimdilerde. sarı perdeler, güneşin saldırgan imgesini bir kaç ton soldurarak sessiz odaya dolarken, bir uyuşukluk sarıyor beni ve şöyle bir uzansam iyi olur, diyorum kendime. yalnız bir insanın kendisiyle ilişkisi bir tuhaf, şu an, şimdi neyi yapmak iyi olur? sorusuna çok şaşırtıcı yanıtlar verebilir. öğle uykusu bunlardan biri. gerçi ben bu aralar kendime kurallaşmış, ilkeleşmiş öneriler getirmiyorum hiç. kaçınıyorum bundan. su içmek sağlığa faydalıdır, cümlesi beni sudan buz gibi soğutabiliyor mesela. kurmam gereken cümle şu: canım su içmek istiyor, o kadar!

bu yüzden, ben öğleleri şöyle bir uzanıyor ve uyuyakalıyorum. az önce kalktım ve uykudan uyandığım her seferinde zihnimi bir meseleyle uğraşıyor buluyorum ki, bu sefer ki şuydu: seni seviyorum.

evde, yeterince yüksek sesle söylenmişse, neredeyse haykırılmışsa, bir odadan çıkar  ve  bir eğim çizerek yandaki odanın kapısından girerek diğerine ulaşır bu cümlecik. arçil'le böyle menzilini vs yi çok iyi tutturduğumuz  bir seni seviyorum püskürtmelerimiz vardır odadan odaya. seni seviyorum'un akış gücünü, menzile iyi oranlanmış sesin volümü belirler çünkü ve iyi ayarlanmazsa, ah yazık, yarı yolda, havadan zemine, koridora düşüverir iki cansız sözcük. diyelim ben ayarlayamadım, sesim de ince çünkü... dedim ve bekliyorum,  karşılığını alamıyorum... birkaç dakikalık sessizlik içimi buruklukla dolduruyor. bu kez biraz daha yüksek sesle, sanki biraz da öfkeyle, seni seviyorum! diyorum. hooop cümle sonhız, kapıdan çıkıyor, eğimi çiziyor, diğer odanın kapısından giriyor, tam karşıdaki pencereye çarpıp, arçil'in kulağına pat, diye düşüyor. Bu haykırışla şaşıran arçil telaşla bağırıyor, ben de!

hmmm... ben de demek ne demek, allahaşkına?
-seni seviyorum
-ben de
eksik, kusurlu, heyecansız, dalgın ve eşitliği bozan. heyy... cümle duyalım!

gerçi arçil'le bizim seni seviyorum'larımız sadece seni seviyorum değildir. mesela arçil geç vakit olmasına rağmen bilgisayarda oyun oynuyor. seni seviyorum, diye bağırdığında şunu demek istiyor: yaptığım hatanın farkındayım, ama yine de devam etmek istiyorum. aramız iyi mi? ben biraz duraklamalı yanıtı gönderiyorum: seni seviyorum,  aramız iyi.

ah... arçil geldi şimdi. sofrayı hazırlayacağım. salata mı cacık mı? diye sordum. Cacık, diye yanıtladı. ama senin için zorsa, salata da olur, diye ekledi. zor olması sorun değil, ne istersen, dedim. odasına doğru giderken, seni seviyorum, dedi. buzdolabından yoğurdu çıkaran ben gülümsedim. ben de... ben de seni seviyorum.

sevgiliye söylenen seni seviyorum için vaktimiz kalmadı şimdi. onu akşama yazayım.

4 yorum:

şenay izne ayrıldı dedi ki...

öğlenleri uyuyup geceleri cin gibi olmak, anne sevgisi, cacık. bu yazıda herşey var.

Unknown dedi ki...

Bende kaylule yapmak istiyorum ama öncesi cacık yemek.

Unknown dedi ki...

Hersey guzel hos da sen bu oglani erkek egemen dunyanin delikanlisi gibi yetistirmiyorsundur umarim!!!!

endiseliperi dedi ki...

eyvallah şenay.

kaylule sözcüğü için teşekkürler hacıvat. elbette cacığı kayluleden önce yemek lazım. çünkü yoğurtta yorgunluk durumunda üretilen enzimin aynısından var. iyi uykular.

eleştirel günlük, yok valla bizde öyle şeyler, erkek egemen dünya filan çok ciddi sözler bizim ana oğul basit dünyamızda. yok, ne evde ne de dünyayla ilişkimizde egemenlik, hakimiyet, iktidar gibi çok büyük, güçlü şeyler yok bizde.


sevgiler herkese.