bu nefis pazar günü neşesini sürdürmek için, tim burton'ın, alice harikalar diyarında filmini izlemeye başladım. heyhat, hiç de umduğum gibi eğlenceli bulmadım başlarda. o sırada, filmi pause edip, kaçak'a, "film hiç de umduğum gibi eğlenceli değil. hayret" notu gönderdim. geri dönüp play'e bastım, izlemeye devam ettim. hayır hayır film çok eğlenceli... nefis. bildiğimiz bir sürü sembollerle dolu alice harikalar diyarında filminde, kendini tanıdıkça güçlenen, ne istediğini bilince karakterli olan bir alice var. alice bu kez kanlı kraliçeye karşı devrim girişiminde bulunan harikalar diyarı halkını zulümden kurtaran mürthiş bir lider. bayıldım.
alice çocukken girdiği harikalar diyarı'na, on üçyıl sonra tekrar girer ve şapkacı ile alice'in konuşmaları bakın, ne romantik, ne hoştur!
şapkacı: daha önce geldiğindeki gibi değilsin. eskiden çok daha "çok"tun. çokluğunu kaybetmişsin.
alice: çokluğumu mu?
şapkacı (alice'in kalbini göstererek): burada bir şeyler kaybolmuş.
(ah şapkacı haklısın, zamanın bize kattığı hiç bir şey yoktur, kalbimizden eksilip dururuz.)
şapkacı: niye her zaman ya çok uzun ya çok kısasın?
(ilişki denilen şey çok tuhaf şapkacı. karşımızdakini ya yüceltiyor ya küçümsüyoruz. dengeyi bozan sadece o budala bakışımız işte.)
alice: keşke uyanabilseydim.
şapkacı: hala rüyada olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
alice: tabii ki. hepsini ben uyduruyorum.
şapkacı: yani ben gerçek değil miyim?
alice: maalesef. sen benim hayalgücümün ürünüsün. ben de olsa olsa yarı deli birini görürüm zaten.
şapkacı: evet, evet. ama bunu görmek için de yarı deli olman gerekir.
alice: öyleyimdir o zaman. uyandığımda seni özleyeceğim.
(bana kalırsa da aynen böyle; karşımızdakini biz kurgularız. başkasının kurgusunda reddedilen biri, bizim kurgumuzda ideal sevgili rolündedir.)
alice (savaşmak zorunda olduğu korkunç canavar jabberwocky'yi görünce): bu imkansız!
şapkacı: sadece öyle olduğuna inanırsan.
alice: bazen kahvaltıdan önce tam altı imkansız şey düşünürüm.
şapkacı: çok güzel bir alıştırma. fakat bu anda tek yapman gereken jabberwocky'ye odaklanmak.
(gerçekleşmesini istediğin imkansız ama arzudan deliye döndüğün tek bir şey söyle! tek bir şey! yoksa, hayatın çok sıkıcı demektir.)
şapkacı: burada kalabilirsin.
alice: ne kadar çılgın, saçma ve mükemmel bir fikir bu. ama kalamam...
(ve alice gerçeğe döner; yeni dünyanın tavşan deliği çin olduğu için de gemiye binip...)ben geciktim izlemekte ya, izlemediyseniz izleyin mutlaka. arçil'e birlikte izleme teklifinde bulundum, ama o 17 yaşında kocaman biri olduğu için, hafif küçümser bir tavırla gülümseyerek, "sana iyi eğlenceler, anne" dedi.
8 yorum:
Ben de haftasonu izledim Alice'i. Ben ise "bütün iyi insanlar biraz kaçıktır." lafına takıldım en çok. Tüm sevdiğim insanların, diğer insanlar tarafından yarı deli diye tanımlandığını düşününce, onlarda beni çeken şeyin sadece farklılıkları değil aynı zamanda iyi kalpleri olduğunu da farkettim. Çocukluğumdan beri en sevdiğim öyküdür Alice'in öyküsü. Bir kez daha rastlaşınca onunla, çocukluğun harikalar diyarına gittim.
kitabı geçen hafta okudum. (Harikalar Diyarı ve Aynadan İçeri) Çocukluğumdaki gibi eğlenceli değildi. Çocukluğumda felsefi bölümleri anlayamıyordum. Şimdi de eğlenemedim. Vakit bulup filme bakmak güzel olurdu.
sevgiler her gün takip ettiğim peri...
sevgili peri
tesadüf eseri ben de dün izledim filmi. bana en çok dokunan da şapkacının "çokluğunu kaybetmişsin" lafı oldu. hepimiz zamanla çokluğumuzu kaybedip, kaybetmekten korkan insanlara dönüşüyoruz çünkü. banu
tim burton, çatlak karısı ve jonhhy depp'in olduğu her ama her şeyi izlerim ben :)) bu filmi de büyük merakla beklemiş ve gelir gelmez izlemiştim sinemada. maalesef türkçe seslendirmeliydi ve iyi bir seslendirme sayılmazdı, o yüzden biraz hayal kırıklığına uğramıştım, ama yine de süperdi.
Ama onu izledikten birkaç hafta sonra Dr. Parnassus'u izledim.... muhteşemdi.. ne alice kaldı aklımda ne şapkacı...parnassus'u tek geçerim...izlemediysen hani ;)
sevgiler.
aydan atlayan kedi, ben de kaçığım biraz :p bak, yemin ederim. ben de çok seviyorum alice harikalar diyarında kitabını. sen alice'in yerinde olsaydın, gerçek dünyaya döner miydin allahaşkına?
meral hoşgeldin,
ben şu bağlantıları değiştirdim ya, seni eklememişim, koyayım derhal. meral, ben hala felsefi bölümlerini anlayamıyor ve hala çok eğleniyorum bu kitapla:)bence çocuklarla birlikte izleyin, onlar da eğlenir.
evet banu, çok haklısın.buraya yazdım mı hatırlamıyorum, geçenlerde moda'da yıllar öncesinden tanıdığım bir arkadaşımla karşılaştım. dedim ki ona, yahu sen o zaman 21 yaşındaydın, adorno okurdun, bana füruğ'yu sen tanıtmıştın, ismet özel okurduk, sen ne kadar muhteşemmişsin, şimdi farkediyorum. o da dedi ki, sonraları aslınd açok daha muhteşem şeyler de yaptı ama, zamanla sadece armut olgunlaşır. insan neyse odur ve zamanla daha iyi filan olmaz yani. olsa olsa işte çokluğunu kaybeder.
canım elif,
nasılsın yahu, çok özledim seni. böyle eski dostlarım gelince çok heyecanlanıyorum. miso nasıl? görüyor musun? çok selamımı söyle ona, lütfen.
Dr.. ne? ilk kez duyuyorum. arçil'e verdiğim listeye hemen ekliyorum bu filmi. sen öyle diyorsan muhteşemdir. sağol elif'ciğim. ufaklığı çok öpüyorum.
herkese sevgiler çok.
:)) ben sürekli buradayım aslında, her yazını okuyorum, sadece sessizim bu aralar ;)
miso'yu görmez olur muyum, her gün hem de :) söylwrim tabii ki selamını.
Filmin tam adı The Imaginarium of Dr. Parnassus. Tadı damağımda hala :)
Ufaklık ve ben de seni öperiz..hatta muck :)
Peri'cim ben de bu yüzden seviyorum ya seni, kaçıksın ve dolayısıyla iyi kalplisin diye :) Kaçıklık iyi be Peri. Kal böyle. Kalalım.
Alice'in yerinde olsaydım asla dönmezdim. Bundan adım gibi eminim :)
hmmm... öyle olsun, elif. sessizlik bazen iyidir. ama bazen.
aydan atlayan kedi,
bence d eiyi. böyle kal, böyle kalalım. yaşasın kaçıklık! kahrolsun sağduyunun, mantığın korkak işbirlikçileri!
dönmezdik, aydan atlayan kedi... ah istediğimiz yeraltında 1.75 lik bir alan, bir tavşan deliği yahu... dönmemecesine gitmek istediğimiz yer burası.
Yorum Gönder