Cumartesi, Şubat 26

rahat bir uyku çekmek için...


yorgan döşek önemli değil de, yastığıma çok bağlıyım, kendi yastığım olsun da, taş üstünde bile uyurum. totoro olsa gerçi yastığa da gerek kalmaz.

kolay bir akşam geçiriyoruz. zorlamıyoruz. içine karamelli çikolata kıyılmış, içtiğim nescafeden de biraz eklenmiş brovni şahane olmuş. siyah çay ve kantaron çayı, meyve, fındık fıstık, belki bir de miyazaki filmi... aramız pek iyi değildi, ama kışla iyi vedalaşmak istiyorum.

4 yorum:

neo dedi ki...

ne güzelmiş! ben de çay yapmak istiyorum ama müthiş bir üşengeçlik var üzerimde.. kaloriferler cayır cayır ama yine de ev biraz soğuk, badem ısrarla kucakta yatmak istiyor, soğuktan mı acaba?

peri bak blogları dolaşırken ne buldum? hangi roman hangi çayla içilir diye bir yazı:
http://egoistokur.com/hangi-roman-hangi-cayla-iyi-gider/

çayların kendi sitesi de şu:
http://bagladiestea.com/novel-tea.html

hangi roman hangi çayla gider biraz zorlama geldi ama, okurken ne içilir sorusu eğlenceli. gerçi benim açımdan sorunun cevabı kısa, çay. yanında da sütlü çikolata (bitter faydalı imiş ama sevmiyorum), üzümlü ya da limonlu kek, tatlı bi şeyler yoksa fındık, badem, beyaz leblebi. sen de çay insanısın diy mi? (bir are bu tea person/coffee person konusunu da yazmalı).

iyi geceler, öptüm.

pass dedi ki...

dünya koca karınlı totoro ben de üstünde uyuyan kız gibi hissediyorum çoğu zaman, sanki sırf bunun için gönderilmişim gibi dünya üzerine.. bugün on üç saat uyumuşum yalan değil böyle hissedişim. :)

endiseliperi dedi ki...

siyah çay için vakit biraz geç sanki, neo'cuğum. ama bir bitki çayı şahane olur şimdi. hadi üşenme, kalk yap. ben şimdi kantaron çayı aldım. badem bence soğuktan kucağında yatıyor. az önce kaçak'la da aynı konuyu konuştuk. louis hep kucağında uyuyormuş,pek oynamıyor diye dertleniyordu. ben de kış mevsimi, biz bile hep uyukluyoruz, dedim.

baktım verdiğin bağlantılara. çay poşetinde bir romandan satır fena bir fikir değil. fal gibi de okursun. ama hangi çayla hangi roman fikri çok zorlama. ama tatlım, kahveyle düşünebiliyorum da çikolatayı, çayla düşünemiyorum. şimdi bir kase fındık var yanımda, ama bana fazla geliyor tadı, beyaz leblebiyi tercih ederim, çok severim onu.

çay insanıyım kesin ama, kahveye de düşkünüm. sabah ilk işim kahvem içmek. ve bazen dışardayken ve üşümüşken, canım inanılmaz kahve ister. soğuk içeceklerle hiç aram yok. yazın bile sadece su severim soğuk olarak.

ama sen yaz kahve ve çay insanını, çok hoş olabilir.

sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

:) sevgili pass, bu post'u girerken aklımdaydın. totoro görünce sen geliyorsun aklıma. uyumalısın da, karnına, sırtına, başının altına bir sürü yastık doldurup... bir mucize gelişiyor içinde. bugün bebeğinin kulağından bahsetmişsin ya, arçil doğduğunda, ben kendime gelirken arçil'i kucağıma verdiler. tam kendimde değildim, arçil'in ilk kulaklarını gördüm, öyle muhteşem, öyle sanatkarane çizgileri olan bir organ ki, içimde, ben yaptım diye düşündüm, olağanüstü. sonra eğri burnu... arçil karnıma dayamış burnunu, doğduğunda eğriydi resmen, hemşire sert bir hareketle çekiştiriyordu arçil'in burnunu kopacak sanıyordum:) ve sonra elleri ve ayakları, muhteşem bir şey. simsiyah, uzun saçları kirpi gibiydi, çok şekerdi. şimdi hala arçil'in başını öptüğümde, onu bebekken öptüğümde ki dokunuşu hissediyorum dudaklarımda, derisi, saçı, tuhaf, rahatlatıcı bir duygu.
pass, lütfen fırsat bulduğun her an dinlen, uyu, müzik dinle, yemek ye ve hep olumlu şeyler düşün. öyle güzel bir şey yapıyorsun ki...


sevgiler çok.