Pazar, Şubat 20

sihirli flüt

bugün akşamüstü, ıvır zıvır yiyecek dolu pazar günü masasında oturarak, bergman'ın sihirli flüt filmini izledim. isabet oldu, tam pazar'lık bir film. müzikli, komik, eğlenceli. bergman, mozart'ın sihirli flüt operasını -nasıl desem, tam uyarlama değil de- sahnelemiş. film, operanın bölümlerinden oluşuyor. uvertürle açılıyor. o sırada operadaki seyircilerin yüzlerinde dolaşıyor kamera.  özellikle şu seyirci kızın yüzünde duruyor.


film sahnesi ve opera sahnesi arasında çok hoş geçişlerle tatlı bir film olmuş. zaten sihirli flüt operası'nda konuşma ve şarkı bir arada bulunuyor, biliyorsunuz. hmmm... bilmiyor musunuz!? şaka şaka, ben de bilmiyorum:) operadan anlamam, cahilim, ama çok severim. hani, üst sınıftan, zengin, kibar adam, hoşlandığı yoksul kızı operaya götürür... 


kız o italyanca şarkı sözlerinden hiç anlamasa da çok duygulu, ince ruhlu olduğu için gözyaşını tutamaz, ağlar filan. adam, kıza bakar, onda, cehaletin kara gölgesinin gizleyemediği soyluluğu görür...  kız sanki kaderin ağları arasında kaybolmuş gerçek bir prensestir de, ah!... bir bilen yatağının altına bezelye tanesi koyup test etse, tüm gerçek ortaya çıkacaktır... tamam tamam uzattım.  işte benim operayı sevmem de o kadar. bunu, yazın yatağımın üstüne astığım prenses tüllerden de tahmin edebiliriz  zaten. kızmayın hemen geçiyorum.


 üniversitenin ilk yılında opera ve baleye çok giderdim. büyülenirdim sahneden, müzikten, giysilerden, dekordan...  yurtta, aynı odada kaldığımız bir kız vardı, adını unuttum, kısa sarı saçları vardı. o önerirdi, ben de kabul ederdim. kızla öyle samimiyetim yoktu, ama opera yolunda kara bata çıka yürür (ankara'da operaya gidişimi hatırladığım her seferinde kara gömülen ayaklarımız aklıma geliyor nedense, yolu yok muydu ki operanın?), o sırada da laflardık. böyle, birbirini tanımayan insanlardan oluşmuş, ayrı ayrı arkadaşlıklarım vardı. eskişehir'de avukatlık yapıyordur şimdi, adı neydi acaba?


sihirli flüt'ün konusunu da anlatayım istiyorum ama üşeniyorum.  çok eğlenceli. bir pazar kahvaltısı sırasında çoluk çocuk izleyebilirsiniz bence.  ama size sevdiğim bölümlerin videosunu bulup koyabilirim. bi sn. hah, işte!



burada, karanlıklar kraliçesi'nin üç perisi prens tamino'nun yakışıklılığına vurulurlar ve her biri onu koruma görevini kendisi edinmek ister, aralarında şarkı söyleyerek didişirler. tamino o sırada canavarla karşılaşmış, korkudan bayılmış, canavarı bu üç peri öldürmüş. prens tamino tek meziyeti yakışıklılığı, budala ve şuursuz düşte mi gerçekte mi yaşadığını bilmeden öylece prensesine kavuşacak. karanlıklar kraliçesi, sevgili kızını korkunç sarastro'nun kaçırdığını söyleyerek kızının fotoğrafını gösterecek ona, prens kraliçe'nin sözünün yalan olduğuna ilişkin en ufak kuşkuya kapılmayacak kadar sağduyusuz, kızın fotoğrafını gördüğü anda ona aşık olacak. yanına da ona yardımcı olsun diye kuş avcısı papageno verilecek. sözde prensten daha aşağı niteliklere sahip olan bu köylü, bir kuşun yardımıyla prenses pamino'yu derhal bulup kaçıracak da şaşkın prens tamino üç ruhun yardımıyla bile bulamayacak prensesin yerini.


burda birbirlerine aşık olan papagena ile papageno'nun şarkısı var. çok sevimli.



gece kraliçesi'nin aryası gerçekten çok güzel. çok içli söylüyor, kanmamak elde değil, ama yalan hepsi. amacı kutsal irfan kitabını küle döndürüp dünyayı kontrol altına almak. amanın!

8 yorum:

Aylak Kedi dedi ki...

başımı döndürdün bugün peri

endiseliperi dedi ki...

:)keyfim yerindeydi.

sevgiler.

justine dedi ki...

Canım,
Bergmanlara gelesin inşallah! diyeceğim sonunda, o olacak:p
Hah ha, der miyim ben hiç öyle şey Periciğime, kötü bir dilek o:) Of, karabasan, kabus, tanrı, maskeler, binlerce Bergman zamazingosu (babamın en sevdiği kelimeydi bu!) filan falan. Hayır şekerim, sana Lynch yakışır:p

Ben baleyi de operayı da çok severim. Eskiden çok giderdim şimdi o kadar değil ama (İzmir taşra!) yine de gitmeye çalışırım. Ve o prenses benim bir kere! Bezelye tanesini onlarca yatağın üstünde, o narin vücudunda hisseden soylu kadın:)

Ankara'da da çok opera izledim, on sekiz on dokuz yaşlarındaydım. Gerede'den giderdim. Yok yok, daha önce de gittim. Yatılı okulda okurken (İstanbul'da) ablamın yanına giderdim. O, Odtü'de okuyordu, beraber giderdik ve kara bata çıka elbette. Bu ayrıntı default geliyor canım. Başka türlü gidilmez. Duygusallaşıyorum yine koru kendini!

Çok sarıldım sana. Bugün böyle kesik kesik oluyor ama yazacağım ben sana.
Sarıldım demiş miydim?

pelinpembesi dedi ki...

ankara,opera:)) belki de aynı zamanda ben de karda arkandan gelmişimdir..çok sık giderdim operaya öğrenciyken..

endiseliperi dedi ki...

sevgilinden döndün ama anne sözleriyle dolup taşmışsın, ne iş justine?:) insan sevgilisine bakarken, zihninden annesiyle çatışır durur belki:p
boşver boşver.

bergman, forever! öyle görünüyor justine. çok seviyorum bergman'ı. daha elimde epey bir bergman filmi var. sonra hangi yönetmene geçeyim, düşünüyorum şimdilik. ama lynch değil, beni çok huzursuz, sinirli yapar lynch. üstüme titriyorum, canım sıkılmasın, kötümser olmayayım, diye. yoksa, nasıl ki şu evdeki her toz zerresinden ben sorumluysam, depresif halden çıkmak da benim sorumluluğumda. çok zor, hiç bozmamak lazım sinirleri.

baleyi, operayı, mezar heykellerini, rönesans resimlerini sevdiğini biliyorum. bu durumda benden daha prenses olduğunu düşünebiliriz. peki, n'apalım, öyle olsun:)

yatılı okulda bizi allahın her haftası tiyatroya, konsere, sergiye götürürlerdi. kaldırımda sıra sıra dizilirdik:)

canım justine. biraz kederli ve şaşkınsındır bugün ya, yarın daha iyi hissedersin. hele bir de nöbet tutunca her şey aynı olur.

sarılıp, öpüyorum.

endiseliperi dedi ki...

aa, öyle mi, buket! ne hoş, belki de. o kadar kar yağıyor mu acaba ankara'ya artık. ama hiç üşümezdik sanki. gençlik öyle bir şey, yanaklarım al al olurdu yürüyüşten döndüğümde. o soğukta, akşam yemekten sonra, o yokuş dikimevi yurdundan çıkıp yürürdüm, mavimsi bir ışık olurdu sanki havada, arabalrın, mağazaların ışıkları... ne çok severdim öyle yürümeyi.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

merhaba, bergman sineması hakkında önerebileceğiniz siteler var mı? teşekkür ederim peri hanım.
eloise

endiseliperi dedi ki...

sevgili eloise,
bu korsan dizi, film sitelerinde sorun var bu aralar. facebook tabanlıymış da bir değişiklik yapmaları gerekmiş de, yeniden düzenlenmeleri gerekiyormuş. ama korsan dediğin adamlar, tembel adamlar mıdır, bilemedim, ne zamandır düzeltmediler. ben, elimde olan bergman CD'lerinden izliyorum bu nedenle. ama bana kalırsa, filmi bilgisayarınıza indirin, cd'ye yükleyin, izleyin ve sonra da saklayın. çünkü bergman filmlerini aklınıza düştükçe izlemek isteyebilirsiniz. ben mesela yeniden izliyorum.

bazı yönetmenlerin filmlerini koleksiyoner zihniyetiyle arşivlemekte fayda var. benim aklımda 9-10 yönetmen var böyle.

bu arada, korsan siteler düzelince bergman'ın birkaç filmini bulup izleyebilirisniz sanırım. gördüğümü hatırlıyorum. google'a sorun, o size yerini gösterir:)

sevgiler.