Perşembe, Mart 31

conrad okuyor-atze






bir kış günü, hasta ve yorgun atze, sapı kırılmış gözlüğü ile uğraşarak conrad'ın ölüm seferi -narcissus'un zencisi- kitabını okuyor. fotoğraf için çok teşekkür ederim, atze.

 not: siz de conrad'lı fotoğrafınızı, okuma hikayenizi birkaç satırla yazıp gönderirseniz çok sevinirim.

9 yorum:

justine dedi ki...

Müthiş, çok güzel. Atze'yi özlemişim ben, söylesene bunu Peri, gelsin buralara.
Narcissus'un Zencisi'ni okurken fotoğraf çektirmedim. Yanımda kimse yoktu zaten. Daha sonra (araya bir yazar kesinlikle girmeli) Batılı Gözler Altında'yı okuyacağım. Ama ben, bir Conrad fotoğrafım olacaksa eğer, Narcissus'u okurken çekilmiş olsun isterim. Çok sevdim o kitabı. Sahi senin var mıydı öyle bir foton? Dur bakayım eskilere, unuttuysam bağışla. Ben çektireyim (Poliş gelsin) hemen gönderirim sana, belki bir yazı yazarsam kitapla ilgili bloğa da koyarım. (Laf aramızda, fotoğraf güzel olmalı tabii:p Atze'ninki çok hoş.)

Bu oyunu sevdim ben:)

Of, bugün canım çok sıkılıyor, kahve de iyi gelmezse ne iyi gelir insana? Bir eve gitsem.

neo dedi ki...

benim de sözüm var, göndereceğim.. ne vakit okusam onu bilemiyorum, baharda gider mi ne dersin, lord jim var bende.

endiseliperi dedi ki...

justine,
ben de çok beğendim bu fotoğrafını atze'nin. atze çok iyi. mektuplarda sesi neşeli geliyor. sanırım baharın gelmesi ona çok iyi geldi. aramızda baharla arası en iyi olan atze bana kalırsa. çünkü o, kuşlar, böcekler, çiçeklerle konuşabiliyor ve gerçekten samimiyetle, her canlıyla eşitlenerek yaşayabiliyor.

a-ha! işte can alıcı soruyu sordun. hayır, justine, benim conrad'lı fotoğrafım yok. belki arçil'e çektiririm ben de. polişka ne zaman gelecek ki! aa justine, beyaz hastane önlüğü giyiyor musun? iş kıyafetinle çektirebilirsin. bir hastadan rica edersin, ben sizinkini çektim, şimdi sıra sizde, diye:)

sayılı saatler çabuk biter. her zaman bitti, biliyorsun. öpüyorum çok seni. mektubun posta kutunda.

endiseliperi dedi ki...

neocum,
lord jim, bizzat baharda gider:) gerçekten. hadi çektir hemen, lütfen... oyun devam etsin.

sevgiler çok.

justine dedi ki...

Hah ha, beyaz önlük, küf yeşili forma (alt-üst), altta jean üstte forma, sabo terlik, bazen etek ve kazak üstüne beyaz önlük, of of Conrad'a hangisi yakışır acaba?;p Şimdi jean var altımda, yeşil forma var ama mavi, bordo, gri, lacivert çizgili hırkamdan görünmüyor. Saçlarım yandan tek örgü, işte bu saç belki Narcissus'un Zencisi'ne gidebilir;)Ama bir dakika asıl önemli şeyi unuttuk, Conrad yok yanımda!:) Hah ha, amaç onu göstermek değil miydi yoksa?

Şimdi yanımda, dediğim Yalom kitabı ve Bernarda Alba'nın Evi var, Lorca'nın. Yok hayır, onlarla görünmek istemiyorum, asla!:))
Keyfim yerine geldi sanırım, bak sen şaşıyorsun ama, benim bırak günümü, saniyem saniyemi tutmuyor.

Bırakalım da tüm bunları, biraz önce yerinde filme gittim ben, Acil Yoğun Bakım'a. Kurşun önlük ve boyunluk üzerimdeydi. O zaman düşündüm fotoğraf olayını. Kurşun önlük ve Narcissus! Ne vicdan ne acıma girebilir içeri:) (Daha fazla saçmalamadan sustur beni canım.)

Son bir şey daha söylemeliyim. Şimdi biz bu foto oyununa girdik ya, kadınlar günü gibi. Ne bileyim, erkekler göndermez sanki. Erhan Bey mesela hayatta böyle bir şeye katılmaz. Adım gibi eminim. (Justine'e istinaden;p) Oysa kadın erkek eşit diyoruz, peh peh peh!
Yemişim eşitliği diyeceğim, kabalık olacak.

Çok sarıldım canım, çok.

pelinpembesi dedi ki...

ne güzel bir oyun kurdun peri.ben de katılmak isterdim ama conrad kitabı bulamamıştım ya koca fuarda.en kısa zamanda bulup ben de katılacağım oyuna..atze nerelerde diye merak ediyordum,neyse senden haberini aldık ya.

endiseliperi dedi ki...

yok, sadece conradlı fotoğraf istiyorum. şu kurşun önlük çok hoşuma gitti. hah haa ne vicdan ne acıma girebilirse daha iyi olur. ama vicdan karın boşluğunda, taş gibi ağır, sızıyla dışarıya yayılan bir şey, değil mi? sen sağlıkçısın, daha iyi bilirsin anatomiyi:) vicdana hiçbir şey engel olamaz. o taşı tepeden atıp tekrar çıkarıp durmak gerekir, ama insanın kendini affetmesi yine de çok zordur. o vicdan mezarımız taşımız olur sonunda. üstünde yazılan gizli yazıyı da kimse çözemez.

hala neşeli misin? afedersin. metafor oluşunca devam ettirmek icap etti.

valla kaçak'ın elimde bir fotoğrafı var; yayınlayacağım. erhanbey oyunları sever, onda erkek maçoluğu da hiç yoktur. ama fotoğrafını çekmek için bile olsa, insanın bir başkasına ihtiyacı var. olsa olsa bundan gönderemez erhan bey fotoğrafını bir de belki üşengeçliğinden.

öpüyorum çok.

endiseliperi dedi ki...

sağol buket, sevdiysen hemen katıl oyuna. bulamıyorsan idefix'ten filan getirt, yap bir şeyler. sensiz düğün olmaz:)

sevgiler.

Ayça Yaşıt dedi ki...

İnce düşünceli, güzel Peri. Bu oyunun mucidi sizsiniz, asıl ben teşekkür ederim.

Sevgiyle.