Salı, Mart 1

şimdi daha iyiyim


(şarkı, şenay'dan arçil'e geçmiş olsun hediyesi. teşekkür ediyoruz çok.)

calvin, farklılığı nedeniyle ayrıksı durduğu, başetmesi ona çok güç gelen, ortak bir dil bulamadığı, okuldan, sokaktan nihayet eve döndüğünde, "nasılsın?" diye soran annesine, hayali arkadaşı hobbes'a sarılarak, "şimdi daha iyiyim," der.

sokak, bütün eğlencesi, neşesi süzülmüş, geriye derdi, tasası kalmış gibi tatsızdı bugün. soğuktan ve kaygıdan içine çekilmiş, telaşlı bir kalabalık... tehditkar bir eşkiya gibi insanları savuran soğuk. bu kadar.  iyice yabancılaştığımdan, bana artık çok absürd gelen hareketler yaptım;  bir takım paraları bir yerlerden çekip, diğer bir takım yerlere yatırdım. sadece bir tane kitap almaya izin vermiştim kendime. aldım: kurmaca nasıl işler, james wood, ayrıntı yayınları.

bahar gelinceye kadar evden çıkmama kararındayım.

4 yorum:

Ayça Yaşıt dedi ki...

Yaz yeni bitiyordu, şimdi ittire kaktıra bitirmeye çalıştığımız kış için hazırlanıyorduk. Günün güzel geçeceğine dair ipuçları veren bir güne uyanmıştım ki, “şehrin ortasında ne kadar çok kuş varmış” dedirten cıvıltılar duydum. Şaka değil, senfoni. Güzel bir gün olacaktı, pencereden uzattım başımı, suratları bir karış insanlar yürüyordu. İnanamadım, baharın son demlerini kutlamalıydılar, ben de gözlerimi kısmalıydım, bu manzara neydi şimdi? Bu delilik, ilginçlik, bambaşka bir terslikti.

Aynı günün akşamı asık suratların neyi beklediği belli oldu. O tatlı ılık hava gitti, sulu sepken yağmaya başladı, öfkeli soğuk kulaklarını kırdı dışarıda olanların. Anlaşıldı, kar şehirden önce insana yağıyor, güneş önce insana. Peri, dünyanın oraya gitmesini beklemeden, baharı getirsek, ne dersiniz?

Sevgiyle.

endiseliperi dedi ki...

sevgili atze, ne tatlısın ve yine ne hoş yazmışsın. biliyorsun ben hiç kıyamıyorum bu yazdıklarına, burdan alıp, güzel şeylerimi sakladığım dikiş kutuma koyayım istiyorum.

ben seni aslında aşağıda zencefilli limonlu çaya bekledim. sen de anlamışsındır, ama gelmedin:)

atze, ben iyiyim, içimdeki soğuklar kırılmış, ağaçlar tomurcuklanmış durumda. ama şu odadan çıkmaya göreyim, nasıl bir kar, fırtına, tipi, hiç sorma. kendimi kandıramıyorum. birazcık desteğe ihtiyacım var. biraz müzik, biraz kitap, işte böyle hoş sohbet... evet, yakında içimden dışarıya, dünyaya da bahar gelecek.

öpücükler, sevgiler.

şenay izne ayrıldı dedi ki...

çünkü (sanal) bir arkadaşınızım ve hep derim her şey yoluna girecektir diye, ama siz bana "işler öyle yürümüyor her zaman" diyorsunuz. şarkı o manada anlamlıdır.
hamiş : yazıdan bağımsız yorum.

endiseliperi dedi ki...

hmmm! şarkı hem o manada anlamlı, hem şu manada, şenay: sen sen olarak, insanın açmazları ve zaafları ve beklentileri ile ne türden klişeleri düşebileceğini sezebilen müthiş duyarlı biri olduğundan, hediyeydi, dilekti, kutlamaydı, bunlar gibi paket programlara pek yüz vermezsin samimiyet krizin nedeniyle ve sen bir şarkı hediye ettiysen, eylemin konusunda, bütün kişilik katmanlarınla helalleşmişsindir, ki yaparsın bunu didik didik. netice olarak şarkıyı tüm manaları ile çok kıymetli buluyorum.

işlerin nasıl yürüdüğü ile ilgili aslına bakarsan şu kadar olsun gerçekçi, sabit bir fikrim yok. böyle olduğu için de direnç gösterebiliyorum. günlük sahneyi, komedi, romantik, müzikal, hatta hatta sitcom formatında çekiyorum; yoksa halimizi en iyi anlatacak olanın neorealismo olduğunun ayırdındayım. itina ile görmezden geliyorum bunu.

arkadaşımsın. sanal manal ayrımı yapmayı gereksiz buluyorum, biliyorsun.

kucak dolusu sevgiler.