Çarşamba, Ağustos 31

bir mektup ya da güzin abla hadisesi

sevgili v,
bu sabah neşeyle uyandım. çünkü bir kaç gündür gökyüzü, hava benim en sevdiğim halinde. benim kadar moral yapısı hava ile doğrudan bağlantılı biri daha var mıdır, bilmem. insanların sığ bir sohbet konusu olarak gördükleri havadan bahis, en ciddi meselelere bakışımı belirleyen temel bir şeydir. ben havadan nem kapar, rüzgarın önünde savrulur gider, yağmurun sesinde bir aşk vaadi duyarım:)

sabah, dün yapamadığım telefon görüşmelerini yaptım ve bir takım işleri yoluna koydum. çayı demledim, yerleri süpürdüm. terası yıkadım ki, kapısını gönül rahatlığı ile açabileyim. tina, terasta akıp giden suya pür dikkat kesilip, onu takip ediyor ya, buna çok gülüyorum, biraz da ondan bu teras yıkama işgüzarlığım. eh, radyoyu da açtım. neşeli dans müzikleri çalıyor ki, bedenim dans edemese bile, şu esen tatlı rüzgarla da birlikte kanım başka türlü akıyor sanki içimde. senin mektubun geldiğinde vileda ile yakın bir ilişki içindeydik. onu duvara dayayıp, kendime bir fincan çay koyup, sana yazmaya başladım işte.

her şeyi açıkça yazmayacağım, için rahat olsun. güzin abla hadisesi bana hep ilginç gelmiştir. sanırım yıllarca, hem de zevkle okudum onu. ilgimi çeken, öncelikle mektuplarla yürüyen bir ilişki yaratması güzin abla'nın. ona derdini anlatan birinin sosyal, ekonomik, ahlaki yapısını zihninde tekrar yaratacak bir hayal gücüne sahip. mektup sahibinin zihniyet ve duyarlılıklarını kavrayışında, onun samimi itirafları yanında, gizli kapaklı iç dünyasını sezişinde müthiş bir yetenek ve incelik görürüm. daha internet icat edilmeden sanal bir ilişkinin ilk tohumlarını atmıştır bana kalırsa güzin abla.

bir kararın, tercihin, eyleme geçişin eşiğinde duran bir insanın gerçekliğini kavrayıp, onun hissettiği baskıyı, iradeyi bir nevi üstlenmiştir. mektup sahibi, güzin abla'nın önerisi ile derdine derman bulmuş mudur, bilemeyiz. ancak güzin abla bir gerçekliği kusurlu da olsa zihninde kopyalamış ve protez de olsa ona bir çözüm sunma gayreti içine girmiş ve bana kalırsa bunu layıkıyla da yapmıştır.

güzin abla köşelerini okumak, bir hikaye okuma zevkiyle eşdeğerdir benim için. mektup sahibinin kişiliğini, içinde bulunduğu olay örgüsünü, hangi konuda tereddütler yaşadığını ve hangi konuyu güzin abla'dan gizlemeye çalıştığını ben de düşünürüm. ona yanıt veren güzin abla'nın da kişiliğini, hesap ettiği sorumluluk sınırını kavrar; dert sahibine sadece onun farketmediği bir gerçekliği göstermeye çalışıp, onun yerine karar vermediğini örtülü olarak sunma gayretini takdir ederim. bu hikayelerin entelektüel derinliğimize denk düşmemesi hiç de önemli değil. bir hadise var, bir takım olaylar gelişmiş, bu içtenlikle ve dondurulmuş bir zamanda, bir karar eşiğinde paylaşıma sunuluyor. sonrasında mektup sahibinin neye karar verip, olayların nasıl geliştiği biz köşe okurlarının hayaline bırakılıyor. bundan daha heyecanlı, gerilim yüklü, beni olayların hayaliyle başbaşa bırakan daha kusursuz bir hikaye düşünemiyorum.

yüzyıllar sonra, bizim zamanımızı anlamaya istekli bir tarihçi olursa, bence güzin abla mektuplarının bulunduğu gazete köşelerini okumazsa eksik bir iş yapmış olacaktır.

gönderdiğin videoyu öyle beğendim ki, bunu da yazıma iliştiriyorum. çok teşekkür ederim. sana yanıt vereceğim en uygun zamanda. aslında bu yazıya sözünü ettiğin paralel evren konusunu da eklemek isterdim, ama şu an vileda sopası cezalı bir çocuk gibi duvara dayanmış, haksızca uzun sürdüğünü düşündüğü bu cezanın artık bitmesini istiyor:)

sevgiler.


4 yorum:

v dedi ki...

süpersin:))

endiseliperi dedi ki...

:)mersii, v'ciğim. o senin süperliğin:) şu paralel evren şeysini de gülümseyerek düşündüm vileda yaparken. bakalım, belki onu da yazarım. ama şimdi evle ilgili daha başka meşguliyetler içindeyim (abajurun şapkası düştü. japon yapıştırıcı yapıştırmıyor. allahtan paket bantı ile aynı renkte de altı, onunla tutturacağım şimdi. hay gidi hay;)

öpüyorum seni. sevgiler çok.

serpil dedi ki...

Tina'ya güldüm, şarkıyı dinledim, kendimi daha iyi hissettim
Sevgiler Pericim :))

endiseliperi dedi ki...

serpilcim benim, seni görmek ne hoş. benim neşem seni iyi hissettiriyor ya, ne tatlısın sen.

kucaklıyorum seni.

sevgiler.