yılın belki de en güzel havası var bugün. ışık, bulutlar, serinlik mükemmel. az uyudum ve yorgunum biraz. akşam için tavuklu şehriye çorbası yaptım yine. bol limon da sıkınca arçil bayılıyor bu çorbaya. bir de etli, bezelyeli, mısırlı, havuçlu, patatesli pilav. iki yemek yapmaktansa hepsini bir arada pişirdim. ocağın altını şimdi kapattım, pijamalarımı giydim, yemek vaktine kadar bir film izleyeceğim. eğer siz de izleyecek bir film arıyorsanız, çok da kederli, sert, ağır bir film olmasın diyorsanız, "bir aradayız, hepsi bu" adındaki bu filmi izleyebilirsiniz. işte afişi ve bağlantısı:
sonra torrent'ten indirdiğim "new york, seni seviyorum," filmini izleyeceğim. size vereceğim bir bağlantı yok bu nedenle. eğer bulur ya da indirirseniz, yanınızda sevgiliniz de varsa, izlemesi eğlenceli aşklı filmler:)
Salı, Ağustos 30
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
Güzel film olmalı ama ben en çok çorbaya takıldım galiba:))
film izlerken bir kaç kadeh şarap içtim. başım dumanlı. çok da değil. o gzüelim ezine peynirin biraz daha durursa bozulacağını hesap edecek kadar aklım başımda. yarın kahvaltı için peynirli poaça yapıyorum. şansıma, maya, vanilya kavanozunda bir tane kabartma tozu buldum. poaça hamurunu yoğurmaya başlıyorum şimdi. tepsiye dizip, sabah uyandığımda fırına süreceğim. yarın yağmur da yağar belki. çok güzel olur.
filmler çok hoş, eğlenceli. ikisini de öneririm. ben daha önce de izlemiştim bu filmleri. ama işte şimdi uygundu yeniden izlemek.
poaçayı yaptım, tepsiye dizdim. şimdi mi pişirsem, sabaha mı, diye düşünmekteyim:)
öpüyorum seni. sevgiler.
yarın kendine tavuklu, şehriye çorbası yap bence. iyi hissediyorusn kendini içince.
Hmmm! Filmleri izlememiştim. Bir ara denerim. Ben de az önce Star Wars V'i izledim. Pek yakın olmamakla birlikte oldukça etkilendiğim bir bölümdür.
Hatta o bölümde duygulanan tek insan da benim galiba, her neyse...
Tavsiyem Poaçayı şimdi fırına vermenizdir. Gece yarısı kahvaltısının yerini hiç bir şey tutmaz. Hem belki öğrenciliğe bir geri dönüş de olur... Nasılsa (yanılıyor olabilirim ama) her öğrenci mutlaka gecenin bilmem kaçında arkadaşları evde çay demlerken fırına gitmiş ve ilk çıkan poaçalardan alıp sabaha kadar dostları ile sohbet etmiştir.
Yani belki, her neyse eminim çok lezzetlidirler, iyi geceler
heyy! nerdesiniz? sizi bugün göreceğimi hiç düşünmemizştim. kaçta bindiniz uçağa? istanbu'da mısınız yoksa şimdiden?
ne oldu biliyor musunuz? arçil az önce mutfağa geldi ve tezgah üstünde poaçaları gördü ve bugün endense hep acıkıyorum, dedi. ben de fırını yaktım. durun tepsiyi fırına koyayım şimdi.
nasıl oldu, hiç fikrim yok. biraz sarhoşum. tek, bi tane demlik poşetiyle çay da demledim. hmmm... ben zamanınd aolmayan şeyleri yapmayı çeok severim. geceninm bir yarısı yemek pişirmek de öyle. hiç üşenmiyorum buna. bazen domatesli spagetti yapıyorum. o d agüzle oluyor, gecenin ikisinde film izleyerek yemek. ya da trabzon ekmeğinde kocaman, tereyağ sürülmüş tost:) beni görseniz küçücük bir şeyim. ama normal dışı zamanlarda yemeyi seviyorum bir tek ve o da ender oluyor işte.
sevgiler.
Ben İstanbul'dayım yine. Mısır gevreği ve süt yiyerek vakit öldürüyorum. Vakitsiz olan şeyler her zaman daha eğlenceli gelmiştir bana. Rutin dışına çıkmak anı sahibi olmaktır nasılsa...
Film izlerken kesinlikle yenmesi gereken şey spagettidir. Hmmm aklıma düştü şimdi. Neyse ben gidip spagetti yapayım.
Sevgiyle...
yapın hadi:) ben acıktığımda aklıma domatesli bir spagetti düşer hep. başka hiçbir yemeği aramam da, ona dayanamam işte. domates yoktur sizde şimdi. ben domates de rendeliyorum, bir diş sarımsak kıyıyorum, varsa tazesi, yoksa kuru fesleğen koyuyorum. ve her yemeği çok pişmiş seviyorum ben. spagetti yi de öyle. hani ane tane pişmiş opilav iyidir derler ya, ben öyle yapabiliyorum, ama sevmiyorum ki onuç. biraz daha pişmiş olsun istiyorum. şimdi poaça pişti:) arçil'e açık bir çayla götürdüm. ben de yiycem bi tane şimdi:)
ahh! ne yazmışım ben yahu! diye bakıyorum. sarhoşluk böyle bir şey işte. kusura bakmayın. ne çok hata, anlaşılmıyor bile ne dediğim. hay aksi.
Yo gayet ne anlaşılıyor, insan hafif sarhoşken sürçüyor bazen böyle dil. Olur yani...
Yo ben de domates var ama ben şöyle yapıyorum makarnayı; Önce yeşil soğanları, sarımsak ile ve havuçla beraber kızartıyorum, sonra soyu sosu ekliyorum. çok az kekik ve biberiye kurusu ile birlikte makarnanın üzerine döküyorum. Şimdi de onu yapmakla meşgulüm. Ha pardon yağda kavurma esnasında bir kaşık da şeker kullanırım. Fena değildir...
hmmm! ne çok şey! biz öğrenciyken bir arkadaşımla içine koyacağımız malzemeye göre, melesa havuç da koyacaksak, bugün turuncu makarna mı yesek, derdik:)çin usulu yapıyorsunuz siz tam öyleyse... soya sosu tavuk dışında hiç aklıma gelmiyor. hatta yarın deneyeyim ben bunu. yüksek ateşte hızlıca yapıyorsunuz o halde di mi? corn flakes den iyidir, bakalım nasıl oldu.
Filmi epey zaman once izlemis olup uzerine de br guzel unutmusum. demek o zaman sevgilim yanimda degildi! Simdi var yine unuturum gibi sanki! Kendimi alamadigim bir takim sorunlar. Hatirladigim kadariyla ilk izledigimde de kendimle mesguldum yine.
Belli ki unutmak icin seciyorum bazi seyleri.
Sanirim kendime kirmizi veya bordo atki orecegim. Nerde kullanacagim ise muamma. Butun filmden aldigim, yanima kar kalacagi belli olmayan kirmizi bir atki.
Kocaman sevgiler Peri'ye.
yağmur, ben de daha önce izleyip, ben de unutmuştum! belki öyle bir filmdir. bence biz daha çok izleriz bu filmi senle;) ve filmden aklımda kalan tek şey de o kırmızı atkı oldu ve bend e öreyim dedim. nedir acaba bu kırmızının adı? mercan kırmızısı mı? o renkten bulmak lazım. ben kırmızıyı çok severim de beni asabi yapar kırmızı. eğer elimden bir bardak düşüp kırıldıysa, mesela ben, keşke kırmızı tişört giymeseydim, gibi bir söz söyleyebilirim:)
öpüyorum seni. sevgiler.
Peri,
Renkler konusunda genel anlamlari disinda hic bir bilgim yok. Filmde gordugumuz kirmizi, o an sadece kelime anlamiyla gelir oturur beynime. Kirmizdir sadece o. Yun almak icin gittigim dukkanda cesitlenir ve o an yuregim hangisine kayarsa alir gelirim. Yuncunun aynasinda yuzume tutup tutup kirmizi yunleri, yakistirma yaptigimi da unutmayayim.Her kirmizi herkese yakismaz enazindan onu bilirim;) O filmdeki kirmizi sana cok yakisacak ama bak gor.
Bir de siyah beyaz puantiyeli yagmur botlari mi alsak ?:))
Bir de ne zaman kirmizi giysem ben ergen havamdan hic cikamam. Hem ilgi ister hem de saksi cicegi gibi hisseder o gosteristen tuhaf bir utangaclik duyarim.
Aklimdayken sorayim o halde: bu renk cesitlemeleriyle ilgili okuyabilecegim bir kitap onerebilir misin?
Yoksa begendigim kirmizi etegi anlatmamin imkani yok. Bordoya calan kirmizi diyecegim herkes kendine bi renk skalasi sececek. Sonunda tum etekleri bordoya calan kirmizi gorecegiz:))
iste boyle sevgili Peri. Islerini hallettigin, minik ayrintilarla kendini mutlu ettigin bir gun olsun.
Hosca kal.
yağmur,
bu kırmızı aslında türk kilimlerinde olan, kök boya kırmızısı. buna benzeyen bir kırmızı iple ablam bana, elişi dersimiz için bir gül işlemişti. kırmızın adını sorduğumda mercan kırmızısı, demişti. doğrulamadım sonra. ama bordoya yakın kırmızı, evet:)
roman okurken filan yazar mesela, atıyorum 'kuru erik rengi bir şapka takmıştı,' demişse, ben duraklarım, epey bir hayal etmeye çalışırım, rengi, şapkayı, aşk acısı çektiği için gözünün altı morarmış kadının öyle solgun ve dalgın, ne kadar güzel olduğunu hayal ederim.
derdine derman olacak, renkleri adlı adınca açıklayan bir kitap yok elimde maalesef. ben de aramıştım. sana önereceğim iki kitap var ama: victoria finley'in renkler- boya kutusunda yolculuklar kitabında elimden düşürmem. paramparça oldu nerdeyse. diğeri, francois delamare ve bernard guineau'nun birlikte yazdığı renkler ve malzemeleri kitabı. ilkini kesinlikle almanı isterim.
beyaz puantiyeli siyah çizme! aklımı okuyorsun resmen. ve kıpkırmızı bir kaşkolla ne hoş dururlar. alalım!:)
güzle bir gün oldu gerçekten de. teşekkür ederim. öpüyorum çok. sevgiler.
Yorum Gönder