baktı, bir türlü uyku mahmurluğunu üstümden atıp, kendime gelemiyorum, "çamlıca'ya gidelim, hadi," dedi bora. ben çünkü çamlıca'daki eniştemiz'i okuyunca, oraya gidelim diye tutturmuş, ancak bora çok rüzgarlı olur, sevmezsin şimdi, demişti. "yok," dedim terbiyeli terbiyeli, "çok rüzgarlı olur". "o zaman moda'ya gidelim istersen," dedi. "olur," dedim.
kendimizi bir çocuğu giydirir gibi sıkı sıkıya donattık, çıktık yola.taksinin içi fırın gibiydi, "gece üçten beri çalışıyorum," dedi sürekli telefonla konuşan şoför arada. "gece çok güzeldi," dedi. şimşek çakmış. gece beni uyandıramayıp yalnız başına dolaşan bora onayladı onu.
moda çok güzeldi. "kar ne güzel, bütün çirkin detayları kapatıyor,"dedi bora.
moda'yı baştan sona dolaştık.
belediye kuşlar için yem bırakmış. neşelilerdi. yanyana olan ağaçlardan sadece birisinin tepesi kuş doluydu ve çılgınca ötüyorlardı. gelip geçenler o ağacın altında biraz oyalanıp, kuşlara bakıyorlardı bir süre.
gri denizin üstünde çekingen güneş ışığı çok hoştu.
kadıköy'e doğru yürüdük. baktık petek'in yanından geçiyoruz, içeriye girdik. bora artist yiyip ayran içti. ben sıkı kahvaltı yapmıştım, bir şey yemedim.
moda'yı baştan sona dolaştık.
belediye kuşlar için yem bırakmış. neşelilerdi. yanyana olan ağaçlardan sadece birisinin tepesi kuş doluydu ve çılgınca ötüyorlardı. gelip geçenler o ağacın altında biraz oyalanıp, kuşlara bakıyorlardı bir süre.
gri denizin üstünde çekingen güneş ışığı çok hoştu.
kadıköy'e doğru yürüdük. baktık petek'in yanından geçiyoruz, içeriye girdik. bora artist yiyip ayran içti. ben sıkı kahvaltı yapmıştım, bir şey yemedim.
kadıköy çarşısı'nda insanlar vardı ve kar da kirlenmişti. sapmadık çarşı tarafına. alkım'a gittik. abdulhak şinasi hisar'ın, fahim bey ve biz, sadık hidayet'in alacakaranlık (kör baykuş yoktu), adalet ağaoğlu'nun damla damla günler kitaplarını aldık.
hem yorulup hem acıktım. bambi'ye girdik. ben tombik döner seviyorum. bora da dilli kaşarlı tost. portakal suyu da istedik. döneri artık eskisi kadar iyi yapmıyorlar, biraz et kokuyor. "bir daha burada yemeyelim," dedim. arkamdaki tv'de sağır ve dilsizler için haber vardı. bora, oradan görüp, uçak, başkent, hoşçakalın sözcükleri elle nasıl denirmiş, onları gösterdi. taksiye bindik. eve gelmeden markete uğrayıp çay (ofçay'ın demlik poşet çayı güzel. lipton'dan daha güzel ve daha ucuz) ve bal aldık.
hem yorulup hem acıktım. bambi'ye girdik. ben tombik döner seviyorum. bora da dilli kaşarlı tost. portakal suyu da istedik. döneri artık eskisi kadar iyi yapmıyorlar, biraz et kokuyor. "bir daha burada yemeyelim," dedim. arkamdaki tv'de sağır ve dilsizler için haber vardı. bora, oradan görüp, uçak, başkent, hoşçakalın sözcükleri elle nasıl denirmiş, onları gösterdi. taksiye bindik. eve gelmeden markete uğrayıp çay (ofçay'ın demlik poşet çayı güzel. lipton'dan daha güzel ve daha ucuz) ve bal aldık.
tüm gece çalışan bora'nın iyice uykusu gelmiş, hemen yattı. ben biraz evi toparlayıp fotoğrafları yükledim. arkadaşında kalan arçil'i gelsin diye aradım ama, biraz daha kalayım, diye yalvardı. atakuş annesinden döndü. ev sessiz, balkondaki karı küreyip kürememekte kararsızım.
iyi ki yağdı kar, her şey çok güzel.
14 yorum:
peri hanım size bu aralar pencereden bakıp dinlenebilecek güzel bir şarkı
göndereyim dedim saygılar:)
http://www.fileden.com/files/2006/9/22/232694/07%20-%20Disarda%20Kar%20Yagiyor.mp3
ne cok imrendim, moda'da olmayi nasil istedim, bir bilsen...
cok yakismis kar.
sevgili duman, �ark� i�in �ok te�ekk�r ederim. ne ac�kl� bir �ark�. so�uk g�nlerde pencereden bakarken, i�imden annem ge�er. annemin ses tonunu taklit edip, ellerimi bir m�k�l durumda kalm� gibi onun gibi birbirine s�rterek "allah kimseyi sokakta b�rakmas�n," derim. i�imden. d�mdan ba�ka biriyim, ya�land�k�a annesine daha �ok benzeyen ama, hala �ok ba�ka biri.
pencereden, sokaktaki kediler i�in ald� mamay� onlara adil bir �ekilde payla�t�ran; oburlar� hafif azarlay�p �ok�a doyuran, utanga�lar i�in otomobil alt�na mama b�rakan, onu art�k tan�y�p seven, pa�alar�na s�rt�nen ikiz kedilerin ba�lar�n� ok�ayarak sevindiren, kendi halinde, hep yaln�z dola�an ve yaln�z oynayan ama halinden de pek memnun g�r�nen k�k, kara kediyi aray�p bulup, ona uygun bir uzakl�a mama b�rakan bora'y� g�r�nce, gizli bir te�ekk�r i�in s�tla� kaynatmaya ba�l�yorum.
so�uk k� g�nlerinin ne zalim oldu�unu biliyorum duman. pencereden bakt�mda, hayat t�m zalimlikleriyle de s�k�n ediyor. ama kar, ince ince, lapa lapa, d�ne d�ne t�m acizliklerimiz �st�ne inan�lmaz g�zel ya�yor.
tekrar te�ekk�r ederim.
sevgiler.
Burada da kedi kuş peşinde dolaşılıyor. Bunlar donacak diye ağlaşılıyor. Kaç kişiyiz diye sorarsan, sorma daha iyi. Moda medeniyeti Salacak'ta nah var...
Peri:)
Ne güzel yazıyorsun.Bu yazıları kar yüzünden yazdıysan hergün kar yağsın isterim:))
Ben de döner severim.Çayda da çaykurun demlik poşetini denemenizi öneririm.Liptonu almıyorum zaten.Eskiden lipton earl greyi severdim ama.Ben aslında pek çay içmem,bakma işte.
Artist nedir Peri? Çok lezzetli görünüyor ama:)))Canım artist çekti diyebilirim neredeyse:)))
Sevgiler..
Pericim,
Fotoğraflara bakınca İstanbul'daymışsınız gibi gelmedi. Neresi olduğunu da çıkaramadım. Sanki bir İskandinav ülkesi gibi hissettim. Neden? Bilmiyorum. Ankara ise kabus gibi. İki yıl önce de bir hayli kar yağmıştı ama bu sene anlaşılır gibi değil. Tanrı uzun süredir kar yağmadığını hatırlayıp hepsini aşağıya boca etmiş gibi. Kar seven ben bile yoruldum ve bunaldım.
Not: Bu dönem Upper hocasıyım. Yağmur'la belki tanışırız :)
marruu
Peri ben seni çok özlemişim.
ne güzel bir gün olmuş peri bu, imrendim...bi de sen öyle güzel anlatıyorsun ki...eline, diline sağlık :)
Pericim, bil bakalım ne oldu? Yani bu tesadüf müdür nedir şimdi? Elliye yakın sınıfız ve Yağmur bu dönem benim misafirim olacak :)) Tesadüf mü cidden? Neyse ne, ben pek sevindim :))
marruu
miso'cuğum,
bu çok güzel bir haber:) artık eti senin kemiği bizim yağmur'un:p
yağmur geldiğinde bahsetmişti, henüz karşılaşmadık miso hanım'la, diye. hadi bakalım, karşılaşın!:)
bu arada burası gerçekten de moda. bir iskandinav ülkesine gitmeyi çoooook isteriz. bora çok sever karı, soğuğu, fırtınayı...hatta sibirya ekspresi ile dolaşalım istiyoruz.
eh, ankara'ya da kar yağmasa ayıp olur şimdi. karsız bir ankara kışı çok tuhaf olurdu. ama yağmur'un dediğine göre hoş bir soğukluğu varmış ankara'nın. kuru soğuk. ben de oradayken ankara'nın kışını severdim.
çok öperim. sevgiler.
sevgili peri,
senin anlatımınla heryer birden güzelleşiveriyor, hani elinde bir palet varmış da fırçanı hafif darbelerle pıt! diye bir buraya değdirip orayı renklendiriyormuşsun da biz ona bakakalırken o sırada bir başka yere daha pıt! değdiriveriyormuşsun biz bu sefer oraya bakakalıyormuşuz gibi hissediyorum. masalsı, büyülü anlatımının, yumuşak renkli fırçana yeniden hayranlıklarımı ve sevgilerimi sunuyorum.
demesem olmaz: bu akşam trt1'de 20.15'de miyazaki'nin rüzgarlı vadi'si var.
Hakikaten kar herseyi guzellestiriyor. Kar altinda ev almamak lazimmis, daha guzel gorunurmus. Tabii bolca kar yagan yerlerde. :oP
Istanbul da karlar kralicesi gibi olmustur kesin.
www.elifsavas.com/blog
Peri,
Şu bahsettiğin İspanolca sitesini sorabildin mi?
Sevgiler..
Peri peri, seni okumayı çok seviyorum, garip ama heyecan duyulası bir büyülü halin var resimlerde, sanki masal kitaplarının kahramanları gibisiniz, öyle geçmişten fırlatılmış bu güne, ya da bir romanın kapağından fırlatılmış ne biliyim işte, öyle güzel bir büyülü yaşamın var gibi okuyorum yazdıklarını... masal gibi, öykü gibi.
Yorum Gönder