Cumartesi, Mayıs 1

haberiniz yok!


fotoğraflara biraz daha katlanın. bitmek üzere.

sabah ezanı okundu. hava aydınlanıyor. grimsi, mavi bulutlar ve belki çokça sis, dağı neredeyse örtmüş. ileride şehrin ışıkları sis arasından engizisyon ateşleri gibi parlıyor. susan sontag'ın, fotoğraf üstüne kitabı çok uyarıcı, çok parlak, çok akıllı, insan bu kadarına dayanamıyor... yatışmak istiyor. kalkıp kalkıp camdan bakıyorum o yüzden. her şeyi, bu saatte ayakta olmamızı bile makul karşılayan tina ve benden başka kimse uyanık değil sanki yeryüzünde. sen de uyuyorsun. ilerideki dağdan gözümü biraz aşağıya indirdiğimde eğri büğrü, bozuk kasaba caddelerini andıran sokaktan, bastonuyla bir adam yürür ya da başörtülü bir hanım eteklerini savura savura iner ya da bir it uyuz uyuz dolaşır ya olağan zamanda, şimdi ısssız... hah, kuşlar uyandı şimdi. bazen ileride küçücük görünüyor bir kuş, sonra yaklaşıyor ve evin çatısına konarken kocaman oluyor, karnını görüyorum. bazen de pencere kadrajına sağdan soldan girip diğer yandan kayboluyorlar.

öyle mutluyum ki diz çökmemek için zor tutuyorum kendimi.