Perşembe, Ekim 7

başladı


ursula: "bu ne yağmur böyle!" dedi.
albay: "ee, ekim ayındayız," diye karşılık verdi.

macondo'da yağmur ekim ayı olduğu için değil, dünyada olan kötülüğe isyan etmek için dört yıl sürmüştü.

sabah şehrimizde de yağmur başladı. ve hırçınlığına bakarsak dört yıl kadar sürecek. kendimi iyi hissetmiyorum. üşüyorum. oysa derhal kalkıp, bugün hiç durmamacasına devam etmesi gereken eylemler zincirini başlatmam gerek. yarın konuklarım gelecek. kadıköy'e gidip balık ve benim hiç yapacak halim olmadığı için meze vs almayı planlamıştım. ama bu yağmura kendimi nasıl bırakırım... üşüyorum. halim yok hiç.

burdaki kasaba gidip biftek alsam, salçalı biftek yapsam, pilav, patates kızartması, çorba, salata?... hmmm? eğer öğleden sonra gelirlerse, belki o sırada ikram etmek için börek ve kek de yapsam? yarın sabah da nevresim ve havluları ayarlayıp, evi çabucak temizlerim.


arçil aradı. bu akşam arkadaşında kalacakmış. onun bozuk bilgisayarını tamir edecekmiş. "kadıköy'e geleceksen bana bir kaç parça giysi ile evde unuttuğum ipod'umu getirsen?" dedi. "öyle üşüyorum ki, yağmur ne fena, gelemem... gelmesem... çok mu gerekli acaba istediklerin?" "yok annem biraz daha dinlen sen," dedi.

ahhh... şefkat beni nasıl duygulandırıyor. yüzümü yıkasam ve kahve ve lastik pabuçlarımı giysem, hiç bir şeyim kalmaz. yapabilirim. ama bu battaniye nasıl kandırıcı, ayartıcı. şimdi kalkacağım. kalkıyorum. gerçekten.

başlayalım. önce müzik!

gorillaz.............................

arçil dün dinletti bu şarkıyı.
"tuhaf şekilde çekici bir şarkı," diyerek.
bilmem, fena değil.

Hiç yorum yok: