Cuma, Şubat 18

monika ile bir yaz

bu akşam izlediğim bergman'ın, monika ile bir yaz filmi, diğer bergman filmlerinden epey farklı. bu filmde, bergman'ın diğer filmlerinden aşina olduğumuz edebi konuşmalar, filozofça meseleler yok.  italyan yeni gerçekçiliğine çok benzer bir teması var.


bergman hiç olmadığı kadar sokakta, insanların arasında bu filminde. bahar başlarına vurmuş harry ve monica adında iki genç karşılaşır, aşık olurlar. yoksul ve şefkatsiz bir dünyadan harry'nin babasına ait tekne ile kaçarlar ve her şeyden uzak nefis bir yaz geçirirler.



şehre dönüp, bir bebek sahibi olup evlendiklerinde her şey değişir. sürekli çalışmak zorunda olan harry'nin yorgunluğu, zaten sorumsuz, eğlence düşkünü, eh çokça da pasaklı olan monica'nın sıkıntı dolu dırdırı, sürekli ağlayan bir velet... o kadar aşk nereye gitti?


 monica karakterinin madam bovary'den epey esinler taşıdığı söyleniyor, ki benim için çok hoş bir rastlaşma oldu bu.



monica yukardaki sahnede 10 saniye kadar kameraya bakar. seyircinin onun hakkındaki olumsuz yargısını bilmektedir ve inatla çekmez gözünü kameradan. onunla bakışmanın duygusu çok tuhaf.

4 yorum:

justine dedi ki...

Canım,
ben bu filmi izlemedim, Bergman'ları hemen bitirmeme, zor günlere saklama gibi ucubik bir fikrim vardı, bu film de o sıra arada kaynadı. Bir de Monica fazla seksi geldi bana, böyle laylaylom havalar filan, neden bilmem sinir oldum:)
Şimdi film izlemeyi düşünüyoruz, aklıma senin lafın geldi, hitman, batman vs. esprisi:) Çok gülmüştüm. Neyse, bakalım seçelim bir şey, sanırım ben buralarda çok oyalanıyorum, biraz sinir oluyor bana. Söylemiyor ama, anlıyorum:p Geçen, üç saat oyalandın dedi ama inan en fazla yarım saat oturmuştum:)
Neyse öptüm, sarıldım.

*Polişka ile konuştuğum gibi sana da seslenmezsem arada, olmaz gibi geliyor, ben böyleyim işte.

*Dün biraz ateşlendim, ama bir aspirin plus c ve biraz nazla (şaka tabii, ben naz yapmam:p) kendime geldim bugün. Fark edeceğin üzere bende de hastalıklar başlangıç aşamasında duruyor, skor:1-1 :))

*Canım kurabiye istiyor! Konuyla alakası yok biliyorum ama böyleyken böyle.

endiseliperi dedi ki...

justine,
şimdi girdim eve. biraz yürüdüm, radikal bitmiş, hürriyet okudum. bir eski reklamcı arkadaşın ölüm haberi vardı, çok üzüldüm. hava çok güzel, biliyorsun ya sen de, bir yerde oturup kötü, poşet çay içtim. eve dönerken akşam yemeği için alışveriş yaptım. zeytinyağlı pirasa, tavuk şinitzel ve patates salatası yapacağım. nar bitmişti, nar da aldım, portakalla sıkacağım. deveci armudu yerine ankara armudu aldım bu sefer, o da çok riskli, iyisi değilse hiç yenmez, şansımıza:P

iyi ki gelip kendinden haber veriyorsun. yürürken aklımdaydın, justine gelmiştir, nereye! ben geldim, diyordur diyip gülümsedim. valla sevgili insanı, bilgisayarla fazla mesaiye bozuluyor, yarım saat ona üç saat gibi geliyor (galiba tersi doğru zaten:)

hangi filmi izliyorsunuz acaba? yaz bana, merak ederim. bergman'ın bu filmi en erotik filmi. öyle aman aman bir cinsellik yok da, bergman seviştireceğine, sevişmek hakkında konuşturur, biliyorsun:) ama bu film bir italyan filmi gürültüsü içinde, haklısın. evlilik hakkında da bir eleştiri yapmıyor hakkıyla bana kalırsa, monica'nın arızalı, kişiliği ilişkiyi mahvediyor. bergman filmlerinden epey farklı.

hmmmm! demek hastalık başlangıcındasın, (gülmemem lazım burda). umarım çabucak iyileşirsin, çok geçmiş olsun:p ah canım, masada bir tabak dolusu kurabiye var, çayla birlikte yedim şimdi bir tane. çıksın, hiç değilse bakkaldan eti burçak ile halley alsın, ikisi de kurabiyenin yerini haydi haydi tutar.

öpüyor, sarılıyorum, canım justine.

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

Teşekkür etme vaktini kaçırmışım diye düşünürken baktım bu bölüme de kurabiyelerin kokusu sinmiş, fıratı kaçırmayayın bu sefer. Peri, ne kadar derin, o kadar duru, nasıl naifsin. Teşekkür ederim.
U(YKSZ)

endiseliperi dedi ki...

aa ne güzel sözler, uykusuz. ben teşekkür ederim.

içten sevgilerimle.