Pazartesi, Eylül 25



KİTAP ANI- ARI MAYA
İlk kitap... kör talih

Ablam kızının o kadar da kitap okumasını istemiyor; benim makus talihim ile kitaplarla haşır neşir olmam arasında bir bağ kurarak. "ben" diyor, "kızımın, mutlu olmasını istiyorum. Bu kadar basit." Eh, ona yanlış bir fikir içinde olduğunu söyleyemem. Hem aramızdaki saygılı mesafeyi korumak isterim; hem kimseyi bir fikrin doğruluğuna ya da yanlışlığına ikna edecek inancım, enerjim yok!

Her ne kadar genel görüşe göre kötü bir evlilik yapmış, daha sonra hiç sevmediğimi anladığım bir konuda eğitim almış, hazırlıksız çocuk yapıp feleğimin şaşmasına izin vermiş, kariyer yapmaya elverişli işyerlerinden eyvallahsızlığım yüzünden geri dönülmesi imkansız şekillerde ayrılmış... bütün kalelerim zaptedilmiş, bütün tersanelerime girilmiş, bütün ordularım dağıtılmış olsa da bahtsız filan değildim. Muhtemelen yine eleştirilecek korkunç bir hatanın içindeyimdir şöyle kapıdan çıkıp insanları dinleyecek olsam. Ama öyle değil.


Bazı kadınlar konuşur, tipim değil filan derler, erkekleri tasnif ederken. Benim tipim, kitap okuyan, zeki ve espri yeteneği gelişmiş bir erkek oldu her zaman. İlkeli, ahlaklı, alçakgönüllü olmalı, bir de. Küçük şeylere gönül indirmemeli. Mal varlığı olarak da kocaman kütüphanesi varsa, kalbim çarpmaya başlar, gözüm ondan başkasını görmez olur. Solcu olması da allahın emri... işte yakınım olan insanlara göre bu duraklarda heba olup gidiyorum:) Anneme, kafası çalışan bir erkekle beraber olmanın zor ve zaman zaman yıkıcı olduğunu ama gönlümden de başkasının geçemeyeceğini söylüyorum. Yere göğe koyamadığı kızının da bir o kadar geçimsiz, alıngan, huysuz olduğunu, hiçbir ilişkide bir tarafın %100 masum ya da hatalı olamayacağını. "Ben" diyor, "babanızı idare etmesini gayet iyi bildim." (Onlar birbirine hala aşık olan çiftlerden. Ona göre babam çok zeki, kendisi de bir ilişkiler uzmanı. Hiç de öyle değil bence.)


Buna göre, makus talihimin başlangıcı, Arı Maya kitabı. Ders sırasında okuyordum, kitabı öğretmenim vermişti. Şöyle bir endişe içindeydim: Dudağımı kıpırdatmadan ve satırı parmağımla takip etmeden okumalıyım. Doğru. Doğru ama ya öyle dümdüz sayfaya bakıp okursam ve öğretmenim benim okuduğumu düşünmezse! Onu kandırdığıma ilişkin bir fikre kapılırsa! Bir an bile olsa! Kitap bitince öğretmenim dedi ki, "bir daha dudaklarını kıpırdatma okurken, sonra parmağınla da takip etme artık. Okuma yazmayı iyice öğrendiniz, canıım."

Ah! Ah!


(Bu arada öğretmenimin ismi Bekir'di ve soyadında da Yıldırım vardı. İstanbul'a gelip Üsküdar'a yerleştiler. Şimdi orada yaşıyorlar. Bekir Bey ile ne zaman konuşsak, sevgili öğretmenim de şöyle bir aklımdan geçer. Bizim Bekir Bey'i Üsküdar'ın ahşap evlerinin önünde kedileri beslerken görür gibi olurum:)

17 yorum:

Adsız dedi ki...

http://www.bbc.co.uk/radio/aod/networks/radio3/easylist.shtml

iyi bir radyo.hoş müzikler dinleyebilirsiniz.

endişeliperi

Adsız dedi ki...

Selam Duygu,

Uğramana sevindim. Anladığım kadarıyla çok film izliyorsunuz, Fe ile. Biz de çok ama çok seviyoruz film izlemeyi. Yeni DVD ve filmler aldık. Ortalık çok şenlikli.

uzak, kasaba, mayıs sıkıntısı bizim de çok beğendiğimiz filmler. Nuri Bilge Ceylan, atmosfer yaratmada gerçekten de usta bir yönetmen.

Norgunk Yayıncılık'tan kitabı da çıktı. İsmi, Uzak. İçinde filmin senaryosunun, iç ve dış basında çıkan yazıların, Nuri Bilge Ceylan ile yapılmış söyleşilerin bulunduğu bir kitap bu. Öneririm.

Sevgilerimle.

endişeliperi

teyzenteyfik dedi ki...

Nuri Bilge Ceylan demisken ben de sapka cikarmadan gecemeyecegim.
Bahsettigin kitap sevgilimde vardi, biraz karistirmistim.

Bir de Endiseliperi, Asliberry`e bisey söyle yaaa, yazmaya baslasin artik, belki dinler seni..:(

sevgiler...

endiseliperi dedi ki...

Evrim'ciğim hoşgeldin,

Bir sürü abarttılar da ondan. Sen kendini onun yerine koysana, hiç kolay değil bu noktada yazmak. Herkes iyiniyetli tabi ama... boşver. Ahalinin dikkatleri bir dağılsın, tabi ki yazacak.

Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler'ini de izlemeyi çok istiyorum bu aralar.

Hoşçakal.

endiseliperi dedi ki...

Ece,

Eh öyle tabi ama gözlerini, sana bakan gözlerini görmeden de olmaz.
Bütün bu verilerin hiç bir anlamı kalmaz, ona baktığında kalbin çarpmıyorsa. Bazen öyle olur.

Güzel sözlerin için sağol. Ben iyi bir okur değilim. Sistematik okuyamam. Siteyi bir incelesen ne okumuşum diye bir çorba olduğunu görürsün. Arada takip ettiğim çizgi romanların bahsi bile geçmemiş.

Öyle ama benim filmimde dekorda hep kitap var.

Sana sabahın köründe bir yorum bıraktım. Aşk yazıları beni kışkırtıyor. Akıllanmıyorum yahu!

Öperim, hoşçakal.

asliberry dedi ki...

Ben Ceylan'ın filmlerini izlediğimde Avrupa filmi izliyor gibi oluyorum. (Mehmet'in nefret ettiklerinden)
Mavi'nin annesi dedi ki, Festivallerde falan
Fransızlar diyormuş ki, e bizde böyle çooook film var, değişik değil. Tabii onlar daha Şark'a dair şeyler bekliyorlar ya...

Adsız dedi ki...

Aslı'cığım hoşgeldin. Keşke evlerimiz yakın olsaydı. Sana hep şöyle sıkıca sarılmak istiyorum ama yüzyüze geldiğimizde yapamadım. İnsan utanıyor. Bir de ben kedi gibiyim. İyice bir alışmam lazım sarrılmak için. Ama öyle yakınımsın ki, içli içli bir şeyler geçiyor kalbimden hep seninle. Hıçkırık gibi bir şey oluyor boğazımda duygulu olduğunda ya da acayip coşkulu oluyorum sen komik şeyler anlatınca.

Evimiz yakın olsa, birlikte film de izlerdik. Fransızlara filan küfrederdik.

Kucak dolusu sevgilerimle.

endişeliperi

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

Merhaba,bugün gördüm sizi.kedi,kitap ve resim anılar,devam ettim okudum bütün yazdıklarınızı.Kimi hoşuma gitti,kimi şaşırttı,bütün olarak beğendim yazılarınızı.Kaleminiz çok kuvvetli ama akşama evde kavga çıkarıcaktınız nerdeyse.Eşim veteriner,diyecektim ki"bak kedilere tuz da lazımmış,senin haberin yok".Oh neyse suymuş meğer gereken:))
Ev kedileimiz de ikiz gibi. İlginç olan ben de akşam bütüün kedilerimin resmini dizdim sayfama,yazıları sonra yazarım diyerek.(18 tane kedinin resmi)
Annesi ile gezmeye o evde kütüphane varsa ancak giden biri olarakta yazınızla ilgili olmadı yorumum pek kusura bakmayın lütfen.

Asortik Krep dedi ki...

Bende okumayı öğrendiğimden beri okurum..Hatta artık başka engellerim yok! daha çok okuyacağım :))

Zeki adamlara aşık olan kadınları hayatı zorlukları ile seven insanlar olarak tanımlıyorum..İnsan bilerek ve isteyerek hayatını zorlaştırır mı?Çok yoruluyorum çokkkkkkk :)))

Adsız dedi ki...

Saliha Hanım,
Hoşgeldiniz, uğramanıza sevindim. Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.

Sizin kedilerinizin hepsi çok sevimli. Hayatınızda 18 adet adet kedi olması da inanılmaz!

Hoşçakalın.

endiseliperi

Adsız dedi ki...

a.krep,

:)) kolay gelsin size.

endiseliperi

Adsız dedi ki...

Saliha Hanım,

Halihazırda mı 18 kediniz var, yoksa hayatınız boyunca mı 18 kediniz oldu? Bunu bir açıklığa kavuşturur musunuz lütfen! Çok merak ettim.

endiseliperi dedi ki...

Galiba 17 tane, 1 tanesine yuva bulmuşsunuz, değil mi Saliha Hanım?

Saliha Hanım'ın paticikler sitesinde hepsinin resimleri var metin bey.

Nasıl geçti habersiz... dedi ki...

evet,şu anda sürekli bahçemizde yaşayan 15, bir de evde 16 kedi bakıyorum.sayfamda sırasıyla bu sayıya nasıl ulaştığımı anlatmak istiyorum.bir gün inşallah yani. 17.de artık sürekli sabah akşam kendini karneye bağladı,yemekleri kaçırmıyor,üstelik artık küçük bebeleri dövmemeye de alıştı enikonu. onunla aramız da tek problem o. ben tatlı tatlı yapmamasını ,herkesin yiyebileceğini söylüyorum.Şunu farkettim,bütün kediler(kuru mama hariç )tavuğu filan ,tabaktan dışarı alıp yiyorlardı. ama beyaz kedilerin hepsi içinden yiyor.Kardan adam da dev gibi olduğu için tabağı kaplıyor :)).Ama oda alıştı bayağı,hepsi gibi tek tek önüne koyduğumu yiyor.Hepimiz mutluyuz yani.

Adsız dedi ki...

Hep birlikte mutlu olmanıza çok sevindim. Ne güzel, demek ki eviniz bahçeli, ferah bir ev. Evet, Tina da balık, tavuk parçalarını tabağın dışına çıkarıp yiyor. Tabakta yemeye alışsa iyi eder, çünkü mama bölgesini temizlemek de başka bir iş. Tina'nın verdiği iş yükü saymakla bitmez. Pencereleri bile Others filmindeki gibi itinalı açmak gerek; çünkü ceryan yapıp pencere çarparsa, bizim korkak ve sarsak Tina'mızın ilk aklına gelen kendini camlardan atmak. Ah! Ah!
Şimdi oturmuş, sonbahar güneşi altında, balık yediği ve hergün fırçalandığı için parlamış tüylerini ısıtıp, sokaktaki gelen gidene bakıyor:)) Biz de mutluyuz.

endiseliperi

celerone dedi ki...

Sevgili endişeli peri,

Ne güzel yazmışsın. Selamlar,

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim celerone. Size uğruyorum ama bir süredir aşk konusunda direniyor blogunuz:))yoğunsunuz sanırım.

sevgilerimle,

endiseliperi